Prof. Dr. A. Kadir HALKMAN
Şu süt konusu
01 Temmuz 2014, Salı
Herkes, her şeyi ve özellikle beslenme ile sağlık konusunu çok iyi biliyor ya, bugünlerde yine süt aleyhtarlığı başladı. E-postalarımıza abuk sabuk, saçma sapan iletiler geliyor. Neymiş efendim; süt sadece bebekler için anneden alınan başlangıç gıdası imiş ve 2 yaşından sonra gereksizmiş ve buzağının içeceği süt çalınıyormuş. Neymiş efendim, okul sütü laktoz intoleransı açısından çok yanlış bir uygulama imiş. Neymiş efendim, süt üretimi küresel ekonomik güçlerin oyunu imiş. Daha da ileri gidip, süt içilmezse kanser vakalarının ve obezitenin azalacağını iddia edenler de var. Yani süt kanser yapıyormuş ve obeziteye neden oluyormuş. Bu bilgiler de onurlu biliminsanları sayesinde öğrenilebiliniyormuş.
Mizah dergisi okuyor gibiyim. Her halde arkadaşlar kendi aralarında konuşurken işi geyiğe vurdular, yan masada oturan birisi bu konuşmayı duydu, ciddiye aldı ve bu şekilde yayımlandı. Buradan çıkan sonuç şudur: Arkadaşlar lütfen aranızda şakalaşırken ve işi iyisinden geyiğe vurduğunuzda etrafınıza dikkat edin, birileri ciddiye alabilir.
Çok yıllar önce (25-30 sene önce olsa gerek) Ankara Valiliği/ Belediyesi tarafından Kurtboğazı Baraj gölüne sabotaj ihtimaline karşı anonslar yapıldı, arabalar sokak aralarında dolaşarak hoparlörlerden "musluklardan su içilmemesini" uyardılar. Akşama doğru bir sorun olmadığı duyuruldu. Olayın aslı şu imiş: 2 arkadaş Kurtboğazı baraj gölünde dolaşırken ölü balıkları fark etmişler. Birisi diğerine "Acaba kimyasal bir kirlilik mi var?" diye sormuş. öbürü de "Bu barajı kirletmek için en az 4-5 kamyon zehir gerekir" şeklinde yanıtlamış. Orada bulunan bir diğer kişi bu konuşmayı "Kurtboğazı baraj gölüne 4-5 kamyon zehir atılmış" şeklinde yorumlayıp anında ihbarda bulunmuş. Balık bu; doğar, büyür ve ölür. Zehre gerek yok.
Şaka gibi geliyor değil mi? Ama aynen böyle oldu. Olmuş filan değil. Ben, bugün olduğu gibi o tarihlerde de Ankara Üniversitesi elemanı idim.
Sazanlık her yerde var. ABD'de bir fuar sırasında öğrenciler dihidrojenoksit adlı bir kimyasalın, bütün kanser hücrelerinde görüldüğü, asit yağmurlarında bulunduğu, boğucu özellik gösterdiği vb nedenlerle yasaklanması gerektiği ile ilgili bir imza kampanyası açmışlar ve çok sayıda imza toplamışlar. Çok az kişi ise "hadi len veletler, bu bildiğimiz su. Bırakın insanlarla dalga geçmeyi" demiş. İmzalayanlar cahil halk değil, teknik bir fuarı gezmeye gelenler.
Ben kendi hesabıma, çok iyi bir süt içicisiyim. 1 litre sütü bir defada tepeme dikip içerim. Çocukluğumdan kalan bir alışkanlık. Sağlıklı olduğu için mi içiyorum? Faydası olduğuna kesinlikle inanıyorum, bana hiçbir zararı olmadığına kesinlikle inanıyorum ve tadı hoşuma gidiyor. Yakın çevremdekiler benim yeme/ içme konusunda nasıl bir mızmız ve huysuz olduğumu çok iyi bilirler, tadını sevmesem şifa niyetine bile olsa her yemeği yemem.
Mutlaka süt içilmesi şart değil. Yoğurt ve dolayısı ile ayran, peynir, kefir gibi süt ürünleri tüketiliyorsa hatta bunlar sütten daha yararlıdır. Şöyle ki; süt proteini kazein, bu ürünlere dönüşürken daha küçük parçalara ayrılır ve dolayısı ile vücut tarafından sindirilmesi daha kolay olur. Rus asıllı biliminsanı Ilya Ilyich Mechnikov, Bulgarların neden daha sağlıklı ve uzun yaşadıklarını araştırıp, bunun asıl nedeninin bol yoğurt yemelerine bağlı olarak bağışıklıklarının yüksek olduğunu, bunun da asıl olarak yoğurtta bulunan çubuk şeklindeki bakteri ile kazanıldığını kanıtlayıp, bu bakteriye Lactobacillus Bulgaricus adını vermiş ve 1908 yılında bağışıklık konusundaki çalışmaları nedeni ile Nobel ödülü kazanmıştır.
Süt içme konusunda inandıklarım, benim inandıklarımdır ve hiç kimseye benim inandığım şeylerin mutlak doğru olduğunu dayatmaya kalkmam. Ama bir ricam var: Her duyduğunuza, okuduğunuza inanmayın. Her zaman söylediğim gibi yeme içme konusunda kafanızda sorular oluşursa ve biliminsanlarının gerçekleri ne kadar bildiğinden yana endişeye kapılırsanız (ki, bende de bu endişe var ama asıl endişem bu insanların biliminsanı olduğu şeklindedir), 70 yaş ve üstü yaşlı kadınlar size konuyu anlatırlar. Bir tavsiye: anneannenize, babaannenize, yaşlı teyze ve halanıza "süt kanser yapıyormuş, doğru olabilir mi?" diye sorarken, kafanıza terlik ya da baston yeme mesafesinden uzak durun.
Sevgiyle ve dostlukla kalın.