Prof. Dr. A. Kadir HALKMAN
EVSEL ATIKLAR
Çevre duyarlılığım çocukluğumdan beri vardı. Çünkü ailem ve ilkokul öğretmenlerimden bu konuda gerekli eğitimi almıştım. O tarihlerde geri dönüşüm diye bir kavram yoktu ve aldığım eğitim sadece “Yere çöp atma, çevreyi kirletme!” şeklinde idi. Sonra geri dönüşüm kavramı ile tanıştık. Avrupa’da büyük kentlerin elektrik enerjisini çöpten ürettiğini, çöpün içinden geri dönüştürülebilen atıkların ayrılmasının güç olduğu için kent merkezlerine konulan geri dönüşüm kumbaraları ve yeşil çöp uygulamalarını öğrendik.
Türkiye’de de uzun zamandan beri geri dönüşüm kumbaraları ve çöp arıtma tesisleri var.
Sonra, sokaktaki çöplerden özellikle kâğıt ve karton atıklarını toplayan insanlar gördük. En son olarak ise caddelerde trafikteki arabaların arasında büyükçe bir çuval bağlanmış tekerlekli basit bir çekçek ile kâğıt, karton ve ambalaj materyali toplayan insanlar ortaya çıktı.
Evimizde geri dönüştürülebilir kâğıt, karton, plastik, cam, teneke vb. tüm atıkları biriktirip fakültedeki geri dönüşüm kumbarasına taşımaya başladım. Sonra üzülerek fark ettim: Meğer bizim evde akşamları kapıya koyduğumuz ev çöpünün çok büyük çoğunluğu ambalaj materyali imiş. Öncesinde her akşam kapıya çöp koyarken şimdi 2-3 günde bir çöp koyuyoruz.
Hiçbir zaman “Ben böyle yapıyorum, böyle besleniyorum, doğrusu budur, herkes böyle yapsın!” şeklinde bir yaklaşımım olmadı. Bu, benim yaşam tarzımdır. Geri dönüştürülebilir evsel atıkları bugün evde biriktirip okuldaki kumbaraya atıyorum ama bir gün emekli olacağım ve artık okula gitmeyeceğim. Herkesin evinin önüne kumbara konulmasını beklemiyorum ama yerel yönetimlerin bu konuda daha fazla gayret göstermesi gerekiyor diye düşünüyorum. En azından daha öncesinde pilot bölgelerde yeşil çöp uygulaması vardı. Belediyenin çöp kamyonları, haftanın belirli bir gününde sadece geri dönüştürülebilir atıkların olduğu yeşil renkli çöp poşetlerini toplarlardı ama en azından benim oturduğum mahallede artık bu uygulama yapılmıyor. Pilot bölgedeki mahalle sakinlerinin bu uygulamayı yeterince anlamadığı ya da duyarlılık göstermediği için vazgeçildiğini duymuştum. Yine denenebilir.
Çok sevdiğim bir hikâye var: Adam okyanus kıyısında gel-git sonunda kıyıda kalmış denizyıldızlarını toplayıp denize atıyormuş. Bir başkası bunun saçma olduğunu ve tüm denizyıldızlarını okyanusa atmanın imkânsız olduğunu söylemiş. Adam bir denizyıldızını daha alıp okyanusa fırlatıp şöyle demiş; “Bunun için fark etti.”
Mutlu yıllar diliyorum,
Sevgiyle…