Prof. Dr. A. Kadir HALKMAN
PROBİYOTİK SAYISI
Merhaba,
Yazının ilerleyen bölümü, teknik ayrıntı içermektedir. Özellikle genel ve selektif besiyeri kavramını bilen meslektaşlarımın itirazını öğrenmek isterim. Bir tarihte değerli hocam, ağabeyim, üstadım olan Prof. Dr. Aydın Öztan, “Bırak, onların da burada öğreneceği şeyler var” demişti ve bu bildiriş, benim hayata bakış açımı çok ciddi şekilde olumlu yönde etkilemişti. Şimdi “Bırak onların da burada sana öğreteceği şeyler var” aşamasındayım.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de probiyotik mikroorganizmalara rağbet giderek artıyor. İnsanlar, probiyotik tüketirlerse ayak parmağındaki nasır dâhil olmak üzere her hastalığa iyi geleceğini ve devamında saç dökülmesini de önleyeceğini düşünmeye başladılar. Bu, şaka değil. Doğrudan bana sorulan bu vb. onlarca saçma soru var. “Bilemem, konunun uzmanı değilim” diyorum. Bu kez de benden konunun uzmanı doktor ismi sorguluyorlar. “Onu da bilemem” dediğimde çok farklı tepkilerle karşılaşıyorum.
Probiyotikler, sadece insan değil hayvan beslenmesinde de çok uzun zamandan beri kullanılıyor. Yararları konusunda yüzlerce bilimsel makale var. Sağlık üzerinde olumsuz etki yaptığı konusunda bilimsel bir makaleye rastlamadım. 2018 Temmuz ayında hekim tavsiyesi üzerine probiyotik bakteri içeren kapsül kullandım ve hafifçe ishal oldum. Olurmuş, “Sorun değil, devam et, bağırsakların alışır” dediler ama ben hafif ishalin bana göre uzun sürmesi nedeni ile devam etmedim. Maksat, huysuzluk olsun.
Son 1-2 yıldan beri insan ve/ veya hayvan beslenmesi amacıyla kullanılan çeşitli probiyotik ürünlerdeki mikroorganizmaların sayısı öğrenmek isteniyor. Bu isteklerin çok büyük çoğunluğu, ithal ürünlerdeki beyan edilen probiyotik sayısının doğrulanması amacını taşıyor. Elimden geldiği ölçüde laboratuvar bulgularımın sadece teknik bir ön bilgilendirme olduğunu, bu bulguların insan ya da hayvan beslemede asgari canlı bakteri sayısı olarak önemli bir şey ifade etmeyeceğini, bu sonuçların ticarette ya da mahkemede hiçbir işe yaramayacağını anlatmaya çalışıyorum. Bana göre hayvan beslemede kullanılan probiyotiklerin yararını belirlemek ağırlık artışı, süt verimi vb. ölçümlerle kolaylıkla yapılabilir. İnsanlar için hazırlanan probiyotik ürünlerde ise anket çalışmaları ve/ veya kan analizleri ile devam ediliyor.
Şimdi biraz daha teknik ayrıntı ile devam edeyim. Ben, hiç kimseye bu konuda sağlıklı bir analiz sonucu veremem. Aşağıda, probiyotiklerin çok büyük çoğunluğu bakteri olduğu için mikroorganizma yerine bakteri deyimi kullanılmıştır, ancak genel anlamda başta probiyotik mayalar da bu genellemeye girer. Devamında farklı mikroorganizma grupları için de aynı teknik bilgi geçerlidir.
Her şeyden önce bunlar, benim klasik mikrobiyoloji laboratuvar bilgilerim ve deneyimlerimdir. Başka laboratuvarlarda özellikle moleküler yöntemlerle çok daha fazla tatmin edici sonuçlar alınabilir. En büyük kazancım, öğrencilerimin bu konuda ilerlemiş olması ve bana yeni bir şeyler öğretmesi olacaktır.
Herhangi bir numunede canlı bakteri sayımı denildiğinde asıl olan katı besiyerinde koloni sayımıdır. En Muhtemel Sayı (EMS) yöntemi de var, ona birazdan ayrıca değineceğim.
Basitçe, sayımı istenen bakteri uygun bir katı besiyerinde gelişerek koloni oluşturmalıdır. Bakteri, bilinen uygun bir katı besiyerinde gelişerek koloni oluşturamazsa klasik yöntemlerle sayılamaz.
Bazı bakteriler, analiz edilecek numunede tek bir tür (örneğin, E. coli ya da Bifidobacterium spp.) olarak bulunur. Uygun bir katı besiyerinde tek türün sayımı kolaydır ancak tek besiyerinde birden fazla türün sayılması her zaman mümkün olmayabilir ya da çok uğraştırabilir. Bir numunede hem E. coli hem Citr. freundii hem de Kleb. pneumoniae varsa VRB+MUG besiyerinde her üç bakteriyi ayrı ayrı sayabilirim çünkü koloni morfolojileri farklıdır. Burada önemli olan, tek besiyerinde sayım yapılacak ise farklı türlerin gelişme parametreleri aynı olmalı ve sağlıklı bir sayım için sayıları yakın olmalıdır.
Numunede Citr. freundii ve Ent. aerogenes varsa, koloni morfolojileri ve mikroskobik morfolojilerine göre birbirlerinden ayırt edilemezler. Böylesi durumlarda örneğin rastgele 20 koloni izole edilir, izolatlar biyokimyasal ya da genetik esaslı testlerle tanımlanır, sonra basit orantı ile sayı belirlenir.
Bu gibi basit uygulamalar, laktik asit bakterileri ve özellikle probiyotikler için çoğu kez geçerli değildir. Çünkü;
- Bazıları, günlük kullandığımız agarlı besiyerlerinde gelişerek koloni oluşturamazlar. Bunların koloni oluşturabilmeleri için bazı özel besiyeri bileşenlerine (vitaminler, aminoasitler, iz elementler vb.) gerek duyarlar. Bu bileşenlerin ne(ler) olduğu bazen ticari sırdır bazen de konu üzerinde yeterli literatür yoktur. Asıl sorun budur.
- Bifidobacterium spp. için geliştirilmiş TOS-propionate agar gibi bazı besiyerlerinde laktobasiller gelişemez ama laktobasiller için geliştirilmiş MRS agarda Bifidobacterium spp. gelişebilir.
- Probiyotikler genellikle karışık mikroflora olarak pazarlanır. En Muhtemel Sayı (EMS) yöntemiyle kabaca sayım yapılabilir. Bu uygulamada analiz edilen probiyotiklerin yağsız süt (%10 skim milk) ortamında gelişebildiği varsayılır. Standart seyreltme ve inkübasyon sonunda toplam canlı probiyotik sayısı EMS olarak belirlenir. Burada temel handikap şudur: Bir numunede [A], [B], [C], [D] ve [E] bakterilerinin her birisinin 8 log KOB/g şeklinde bildirildiğini varsayalım. Kültürel sayım yapılabilmiş olsa idi sonuç ~8,7 log KOB/g olarak bulunacaktı ancak EMS sonucu yine 8 log EMS/g olarak hesaplanacaktı. Bu önemsiz bir farktır, ancak bu 5 bakteriden sadece [A]’nın gerçekten 8 log KOB/g olduğu ve diğer 4 bakterinin numunede 0 KOB/g olduğu koşulda EMS sonucu yine 8 log EMS/g olarak hesaplanacaktır. Sonrasında mikroskobik morfoloji ile devam edilmesi her koşulda tatmin edici sonuç vermeyebilir.
Sonuç olarak ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur.
Sevgiyle,