Prof. Dr. A. Kadir HALKMAN
Sinavda kopya konusu
01 Kasım 2012, Perşembe
Merhaba,
Önce küçük bir itiraf ile başlayayım; lise ve üniversitede bazı sınavlarda kopya çektim. Yani hayatında hiç kopya çekmemiş olanlardan değilim. Öğrencilerimle sohbet ederken bu kopya konusu gündeme geldiğinde onlara nasıl kopya çektiğimi anlatıyorum, onlar güncel teknikleri anlatıyorlar. Tabi elektronik ortamın nimetlerinden çok iyi yararlananlar da var, ama benim klasik yöntem hâlâ geçerli. Klasik yöntem ile kastım, sınav öncesi gerekli bilgileri küçük kâğıtlara yazıp, sınavda asıl kâğıda taşımak. Hiçbir zaman için duvara ya da sıraya kopya yazmadım.
Bir itiraf daha ama bu küçük değil, oldukça büyük bir itiraf: Sınavlarda kopya çektiğim için hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Çünkü tembellik nedeni ile değil, ezberci eğitime karşı bir isyan, bir tepki olarak kopya çektim. Çok da iyi kopya çekerdim, öğrenci yıllığına geçecek kadar bu işi iyi yapardım.
Bazı dersler sadece ezber idi. Ve yanıtın, sadece ilgili hocanın istediği kelimeler ile verilmesi istenirdi. Konunun özünü kavrayıp, anlatılması yeterli olmazdı. İlle de hocanın kullandığı kelimeler olacaktı.
Bazı derslerin ise bize neden okutulduğunu hâlâ anlayabilmiş değilim. Adı; Genel XYZ olmakla birlikte sadece belirli bir konuda uzmanlaşacak kişilere verilmesi gereken dersler idi. Konu son derece karmaşık, anlamak mümkün değil, sadece ezber. O bilgiye gerek duyan kişinin kolaylıkla kütüphanelerden erişebileceği ezber bilgiler idi.
Örneğin, yıl 1974, ilgili ders kitabının baskı tarihi 1969 ve o kitapta 1963 yılı istatistik bilgileri var. O yıllarda kim ne kadar doğru kayda girmiş, bilinemez. Diyelim ki kayıtlar tümüyle doğru, üzerinden geçmiş 11 yıl. O istatistik bilgiyi ezberlemeyi reddetmiştim. O bilgiler yorumlanarak, 11 sene içinde böyle bir değişme oldu, buna göre şunlar beklenir diye bir yorum yok. Tabloda 72 rakam var ve sınavda bana bunlardan sadece 1 tanesi soruluyor. Çoğu sınıf arkadaşımın ezber yeteneği bu sayede çok iyi gelişmişti. Bana faydası ise, sadece sınavda kopya çekme yeteneğimi geliştirdi. Devamında, daha fazla zamanım olduğu için yakınlarıma daha fazla zaman ayırdım, daha çok sinemaya gittim, daha çok roman okudum, arkadaşlarım ile kahvehanede maça kızı oynadık ve asıl olarak o tarihlerde verdiğim sözümü tutma imkânı sağladı. Verdiğim söz şu idi: “İleride ben hoca olursam, ezbere dayalı eğitim vermeyeceğim”
Gıda mikrobiyolojisi, ezber olmadan olur mu?
Her yarıyıl ilk derste öğrencilerime şunu söylerim “Sizin ezber yeteneğinizi kontrol isteseydim, ben bu ders için hazırlanmaz, size telefon rehberini verip, bunu ezberleyin, dönem sonunda bu rehberden sorumlusunuz derdim. Ama ben size bir şeyler öğretmek için çaba harcıyorum. Her dersin belirli bir ezberi vardır. Ezber ile öğrenmek arasındaki farkı anlamanız gerekli. Ezber, yarın unutulur ama öğrenilen bilgi unutulmaz. Tabi ki 10-15 bakteri adını ezberleyeceksiniz. Size, örneğin Salmonella için optimum gelişme sıcaklığının 37 oC olmasını ezberlet-meyeceğim ama insan patojenlerinin optimum gelişme sıcaklığının insan vücut sıcaklığı olduğunu öğreteceğim. 37 ve 36,5 oC arasında Salmonella açısından hiçbir fark olmadığını da öğreteceğim. Bu nedenle sadece beni dikkatli bir şekilde dinleyin”
Böyle başlayıp devam edince pekâlâ oluyor. Öğrenciye sadece öğrenmesi gereken bilgiyi veriyorum. Hele şimdi internet ortamında bilgiye çok daha kolay erişiliyor. İnsanlar artık cep telefonlarından bilgiye ulaşıyorlar.
Benim dersimden kopya çeken oluyor mu? Olur tabi, neden olmasın ki? Öğrenmeyi reddeden, bu bilgileri gereksiz bulan öğrenci kopya çeker. Kopya çekmek için daha pek çok neden vardır. Bütün öğretim elemanlarının amacı, bu nedenleri olabildiğince ortadan kaldırmaya çalışmak olmalı.
Öğrenciler ile çeşitli ortamlarda beraber oluyoruz. Bu ortamlarda başka üniversite öğrencileri de oluyor. Genel olarak öğrenciler beni kendilerine yakın bulurlar ve hangi derste nasıl kopya çektiklerini anlatırlar. Sonra neden bu işi yaptıklarını sorduğumda anlattıkları nedenler, benim öğrenciliğimdeki isyan ve tepki ile aynı.
Hep beraber şu ezberci eğitimden kurtulmamız gerekli.
Sevgiyle.