Prof. Dr. A. Kadir HALKMAN
Probiyotikler ve Fekal Transplantasyon
Peki ne yapacağız? Patojenlere teslim mi olacağız? Tabi ki hayır.
En makul çözüm insan bağışıklığını geliştirmektir. Güçlü bir bağışıklığa sahip olan bireylerin daha az hastalanacağı son derece açıktır. Bağışıklık nasıl güçlendirilebilir?
Öncelikle doğru beslenme gerekli. Doğru beslenme ile kastım ille de organik/ doğal gıda değil. Organik gıda konusuna LabMedya’da daha önce değinmiştim. Bu yazıda doğru beslenme konusuna girmeyeceğim çünkü itiraf etmek gerekirse beslenme bilimi açısından doğru beslenmediğim açık.
Probiyotikler
İnsan sağlığının öncelikle sağlıklı bir bağırsak florası ile ilişkili olduğu MÖ 4. YY’da Hipokrat tarafından belirtilmiştir. Günümüzde bağırsak florasının güçlendirilmesi için en yaygın uygulama probiyotiklerdir. Kelime anlamı “sağlık için” olup, bağırsağa yararlı bakterilerin yerleştirilmesi uygulamasıdır.
Bir mikroorganizmanın probiyotik özellik taşıması için gereken koşullar zaman içinde değişmiştir. Değişmeyen temel özellik patojenlere karşı bakteriyosin gibi antibiyotik özellikte maddeleri salgılayarak hastalıklara karşı direnç sağlamalarıdır. Bunun yanında sindirime katkı da önemlidir. İnsan sağlığına aykırı özellik taşımaması gibi basit kurallar her zaman geçerlidir.
Önceleri probiyotik mikroorganizmaların insan kaynaklı olması kuralı vardı ve bu kurala uyan tek makul materyal henüz süt emmekte olan bebek dışkısı idi. Sonra bu koşul kaldırıldı.
Kurallarda asıl önemli değişiklik bağırsak çeperine tutunma özelliğinde görülmektedir. İlk probiyotik tanımlamalarında mikroorganizmanın bağırsak çeperine tutunması ve bağırsakta kolonize olması gerekliliği varken, bugün bu kural da kimi otoriteler tarafından ihmal edilebilir bir koşul olarak görülmektedir. Buna göre bağırsak çeperinde tutunma özelliği olmayan ancak bağırsaktan geçerken sindirime katkı ve patojenlere karşı indirgeme gösteren klasik yoğurt ve kefir florası kimi uzmanlara göre probiyotik iken kimilerine göre probiyotik değildir.
Günümüzde probiyotik mikroorganizmalar ile ilgili çok yüksek bütçeli Ar-Ge çalışmaları yürütülmekte, başta yoğurt olmak üzere çeşitli gıdalar probiyotik mikroorganizma kaynağı olarak üretilmekte ve pazarlanmaktadır. Bir diğer deyiş ile probiyotik gıda üretimi çok ciddi bir endüstri olmuştur.
Probiyotiklerin gıdalar ile vücuda aktarılmasında en önemli sorun, yüksek mide asitliği ve safra tuzları nedeni ile probiyotik mikroorganizmaların önemli bir bölümünün bağırsağa ulaşmadan midede imha olmasıdır. Her ne kadar probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalarda midedeki yüksek asitlik ve safra tuzlarına direnç özelliği istense ve bu konuda araştırmalar sürmekte ise de probiyotiklerin canlı ve aktif olarak mideden kaçıp bağırsağa ulaşması için probiyotik içeren gıdanın makul miktarda ve düzenli olarak tüketilmesi önerilmektedir.
Yüksek mide asitliği ve safra tuzları sorununa karşı, probiyotik mikroorganizmaların liyofilize edilerek bağırsakta çözünen kapsül halinde oral yoldan alınması çok iyi bir alternatif olarak görülse de bu kez başka engeller ortaya çıkmaktadır:
-Kapsül olarak tüketim, tüketicide ilaç kullanmak algısı yaratmakta ve doğal bir tepki oluşmaktadır. Ya da probiyotik gıda üreticileri, pazar payını düşürmemek için bu algıyı oluşturmaktadır. En azından benim bu konuda açık bir bilgim/ fikrim yok.
-Liyofilizasyon işleminde probiyotik mikroorganizmaların canlılık ve özellikle aktivite kaybı üzerinde ekonomik getirisi gıda sanayisindeki kadar yüksek olmadığı için daha düşük bütçeli Ar-Ge çalışmaları yürütülüyor gibi görülüyor.
Fekal Transplantasyon
Basitçe ve öncelikle yoğun antibiyotik kullanımı sonunda tahrip olan bağırsak mikroflorasını yenilemek için sağlıklı bağırsak mikroflorasına sahip kişinin bağırsak mikroflorasının hasta kişiye aktarılmasıdır. Bu aktarım çeşitli şekillerde yapılmaktadır:
-Donör dışkısı, filtrasyon gibi basit bir seri uygulama sonunda hasta kişiye lavman yolu ile doğrudan bağırsağa aktarılır.
-Donör dışkısı bir şekilde burundan besleme yöntemi ile bağırsağa aktarılır.
-Donör dışkısı bir seri işlemden sonra liyofilize edilip bağırsakta çözünen kapsül aracılığı ile oral yoldan hasta bağırsağına aktarılır.
Şu ya da bu şekilde uygulanan fekal transplantasyon, kimi hastalar ve kimi klinik uzmanlar tarafından çok makul bir çözüm olarak kabul edilse de öncelikle kullanılan materyalin dışkı olması nedeni ile bağışıklık yetersizliği olan pek çok hasta tarafından kabul görmemektedir. Ayrıca donör ile ilgili pek çok kısıtlama vardır.
Donör dışkısının makul şekilde süzülüp renksiz ve kokusuz bir sıvı elde edildikten sonra liyofilize edilmesi akla gelen çok makul bir çözüm olsa da;
-Bağırsak florasındaki mikroorganizmaların tümü kültüre edilememiştir. İnsan bağırsağında kaç tür bakteri olduğu dahi bilinmemektedir. Bağışıklıktan sorumlu bakterilerin liyofilizasyon sonrasında canlılık ve aktivite kaybı henüz yeterince bilinmemektedir.
-Çünkü lavman ve/ veya burundan besleme uygulamasında maliyet çok düşüktür, ve dolayısı ile konu üzerindeki Ar-Ge faaliyetlerinin maliyeti, kısa ve hatta orta vadede gelir getirici yatırım olarak görülmemektedir.
Sonuç
Bir yanda kentsel yaşamda sağlık, bağışıklık, spor, takviye edici gıdalar ve öte yanda tümüyle kırsal kesimde yaşamak. Bir yanda kentsel yaşama uyum için çabalar öte yanda kırsal kesimde hiçbir çaba göstermeden devam.
Bunun grisi yok. Siyah ya da beyaz.
Ben Kadir Halkman, kentsel yaşamda griyi zorluyorum. Ne kadar başarabilirim bilemem.
Bizi izlemeye devam edin.
Sevgiyle ve dostlukla kalın...