Prof. Dr. A. Kadir HALKMAN
Organik Gıdalar
01 Ocak 2014, Çarşamba
Bazılarının hiç umrunda olmayan ama bazılarının sapkınlık düzeyinde üzerinde durduğu organik/ doğal/ natürel gıda konusunda tam bir bilinmezlik sürüyor. Kent merkezinde yaşayan insanlara "Organik gıda tüketmeyi tercih eder misiniz?" şeklinde bir soru sorarsanız, dünyada buna “hayır” diyecek kişi sayısının oldukça az olacağı açıktır. "Evet" şeklinde yanıt verenlere şu soruyu soralım: "Güzel. Ancak organik gıdayı nereden bulacaksınız?"
- Köyden geliyor,
- Organik ürünler pazarından alıyorum,
- Kendi hobi bahçem var,
- Ve diğer yanıtlar.
Organik tarım ürünü olan gıdalar "organik gıda" olarak tanımlanır. Organik tarımda ise tarım ilacı, suni gübre, hormon vb. hiçbir kimyasal kullanılmaz. Daha da ötesinde, egzoz gazı nedeni ile karayollarına, belirli sanayi tesislerine yakın yerlerde organik tarım yapılması için sürekli ölçümler yapılır. Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) da organik gıda dışındadır.
Organik gıdalar, yaş meyve ve sebzede olduğu gibi doğrudan ya da fabrikada işlenerek tüketime sunulabilir. Kimi, fabrikadan geçmiş hiçbir ürünü organik gıda olarak kabul etmiyor. Bunlara sadece acil şifalar diliyorum. Bu kişilere göre organik buğday, un fabrikasına girdiğinde organik yapısını koruyor çünkü un yapmak sadece fiziksel bir işlemdir, ama organik süt fabrikaya girdiğinde bütün o çocuksu masumiyetini kaybediyor. Anlatamadık. Isıl işlem, basit bir fiziksel uygulamadır.
Köyde üretilen her gıdanın organik olmadığı açıktır. Köydeki üretici, pekâlâ tarım ilacı ve kimyasal gübre kullanır. Aksi halde istediği verimi alamaz ve elde ettiği ürünü organik gıda olarak pazara veremez ise zarar eder. Daha da tehlikelisi bilgisiz üreticinin ilacı gereksiz ve aşırı miktarda kullanmasıdır. Köydeki bütün üreticilerin tarım ilacı ve kimyasal gübre kullandığı iddia edilemez. Ancak ziraat mühendislerine göre, özel olarak organik ürün pazarına üretim yapmayan tipik köylü üretiminde tarımsal ilaç ve suni gübre kullanılmaması beklenmemelidir.
Dünyada ve özellikle gelişmiş/ gelişmekte olan ülkelerde organik ürünlerin pazar payının giderek yükseldiği açıktır. Organik gıda, organik şampuan, organik bez torba, organik kozmetik, organik kâğıt tabak, organik saat ve gözlük camı. Dünya ipek pazarının sahibi Japonya iken, 1935 yılında keşfedilen naylonun adının "Now You Lost Old Nippon" kelimelerinden türetildiği rivayet edilir. Bugün, biyolojik maddelerden üretilmiş organik plastik (biyoplastik) bile var.
İnsanların organik gıda tercih etmeleri saygıyla karşılanmaktadır. Ancak,
12 Mart 2012 tarihinde 7 milyarı geçtiği tahmin edilen dünya nüfusunun tamamının organik gıda ile beslenmesi söz konusu olamaz. Öncelikle bitki koruma derslerinde öğrendiğimiz şekli ile insanlar, hastalık ve zararlılardan arta kalan kısmı hasat etmektedirler. Münavebe (aynı tarlaya yıllara göre farklı bitkilerin ekilmesi) kısmi bir çözüm sağlar. Hastalık ve zararlılara dirençli türlerin ekilmesi denildiğinde klasik ıslah yöntemleri büyük olasılıkla yeterli olmaz ve çözüm GDO olur. Zaten, organik gıdaya yönelmenin temel nedenlerinden birisinin GDO tepkisi olduğu açıktır. Şu halde tarımsal ilaç kullanılması bir anlamda kaçınılmazdır, ancak bunun bilinçli bir şekilde ve münavebe ile desteklenerek uygulanması da son derece gereklidir.
Baklagil tarımı yapılarak toprağa tümüyle biyolojik yolla azot kazandırılması ise tam anlamı ile bir kent efsanesinden ibarettir. Baklagiller ile ortak yaşayan Rhizobium türü bakteriler, havadaki serbest azotu sadece baklagile gerektiği kadar aktarırlar. Bir diğer deyiş ile bu bakteriler havadaki serbest azotu sürekli olarak toprağa aktarmazlar. Baklagil köklerinde nodül şeklinde kolonize olan bu bakteriler azotu doğrudan bitkinin kullanımına sunarlar. Baklagil tarımından sonra ekilen münavebe bitkisinde verimin yüksek olmasının nedeni, baklagillerin derine giden kökleri ile toprağın havalanmasının sağlanmasıdır. Yeşil gübre olarak tanımlandığı şekli ile bazı bitkilerin sadece organik gübre olarak kullanılması amacı ile yetiştirilip, toprağa karıştırılması uygulamasında ekonomik koşullar ön plana çıkmaktadır. Devamında, ille de birileri yeşil gübre ile gübrelenmiş organik gıda tüketecek diye ve bu denli açlık/ yetersiz beslenme sorunu varken insanların tüketeceği gıdaların bu şekilde değerlendirilmesine sıcak bakmam beklenmemelidir.
Organik gıdaya karşı değilim. Hiç kimse karşı olamaz. Ancak gerçekleri de gözden uzak tutmamak gerekiyor. Bütün insanların sağlıklı ve dengeli beslenmesi için gereken tarımsal üretimin tümüyle organik olması mümkün değildir. Ekonomik koşullar buna izin vermez. Çöpe atılan/ israf edilen gıdalar, pek çok ülkede açlık sorununa çözüm oluşturabilecek iken bunların biriktirilmesi ve nakliyesini kimse üstlenmediği/ üstlenemediği için başka coğrafyalarda insanlar açlıktan ölüyor. Bu durumda doğru bir şekilde tarımsal ilaçlama ve kimyasal gübre kullanılması bir anlamda kaçınılmazdır.
Ayrıca bir gıdanın ambalajına "organik" yazılması ile ve/ veya ambalaj olarak küçük ve sevimli materyal kullanılması ile o gıda "organik" olmaz. İlle de organik gıda tüketmek isteyenlerin ambalaj üzerinde "organik ürün sertifikası" araması önerilir.
Son olarak permakültür uygulamasını doğaya saygı çerçevesinde tam olarak desteklediğimi bildiriyorum.
Sevgiyle ve dostlukla kalın.