Labmedya - Laboratuvar ve Sağlık Gazetesi

Sinirbilimci Christian Jarrett bu konuyla alakalı şöyle söylüyor: “Bir arkadaşım, mutfağında aynı kahvaltılık gevrekten bir düzine veya daha fazla kutuyu dizdi. Bu özel mısır gevreğini beğendi ve bir alternatif arayarak herhangi bir beyin gücünü boşa harcamak istemedi. Çeşitlilik ve kendiliğindenlikte kaybettiğini verimlilikte telafi etti. Özetle alışkanlıklar, hayatın bulmacalarına hızlı bir cevap sağlayan otomatik, öğrenilmiş davranışlardır.”

Alışkanlıklar olmadan, her gün uyandığınız andan itibaren, duş alıp yemek yemek mi, yemek yiyip sonra duş almak mı, ne yemeli, ne giymeli, işe hangi yoldan gitmeli ya da nereye park etmeliyim gibi bitmek bilmeyen düşünceler hayatın akışına ayak uydurmayı engelleyebilir.

Her gün aynı rutinleri izlerseniz, çoğunlukla ne yaşayacağınızı da bilirsiniz. Bu size uyuyorsa, o zaman kişilik açısından, muhtemelen yaşla birlikte büyüme eğiliminde olan 'deneyime açıklık' konusunda düşük puanlısınız. Alışkanlıkların bir dezavantajı, yalnızca bazılarının açıkça sağlıksız olması değil, aynı zamanda çok fazlasına sahip olmanın yaratıcılığınızı engelleyebileceği ve sizi şanstan mahrum bırakabileceğidir.

Alışkanlıklarınızı değişmek istiyorsanız, alışkanlıkların çevredeki ipuçları tarafından tetiklenme eğiliminde olduğunu unutmayın. Örneğin, mutfaktaki o mısır gevreği kutusu, işe giderken uğradığınız kafe. Bu bakımdan tatiller harika bir panzehirdir. Kendinizi yeni durumlara sokun ve eski alışkanlıklara güvenmek yerine yeniden düşünmek zorunda kalırsınız.