Psikoloji
Türkiye’de Anksiyete, Gerçekten Artıyor mu?
Sohbet ettiğimiz, karşılaştığımız çoğu kişi bu durumdan muzdarip. Peki bu artış gerçek mi, yoksa daha önce saklanan belirtiler mi görünür hâle geldi?
Önce anksiyete neymiş bir bakalım. Kişi için normal sayılabilecek durumlarda bile yoğun endişe, gerginlik ve kontrol edilemeyen korku hislerinin baş gösterdiği bir ruhsal durumdur. Yaygın anksiyete bozukluğu, panik atak, sosyal fobi, özgül fobi gibi pek çok alt tipi bulunur. Dünya genelinde erişkinlerin yaklaşık %30’u yaşamının bir döneminde bu bozuklukları deneyimler ve şu anda nüfusun yaklaşık %4’ü aktif bir anksiyete bozukluğu yaşamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, COVID-19 pandemisi sırasında anksiyete ve depresyon oranlarında küresel çapta %25’lik bir artış yaşanmış. 2005-2015 yılları arasında dünya genelinde anksiyete tanısı alan kişi sayısında %14,9’luk artış kaydedilmiş. Türkiye ise bu artıştan en çok etkilenen ülkelerden biri ne yazık ki. Pandemi sürecinde Türkiye’de anksiyete vakalarında Avrupa ülkeleri arasında en yüksek artış yaşandığı bildirildi. 2024 itibarıyla yapılan yerli bir çalışmaya göre, Türkiye’de her 7 kişiden 1’i anksiyete semptomları gösteriyor. Kadınlar ise erkeklere oranla 3 kat daha fazla risk altında.
Uzmanlar ise anksiyete oranlarındaki bu artışın iki ana nedene dayandığını söylüyor. Pandemi dönemi boyunca yaşanan sosyal izolasyon, iş kayıpları, sağlık endişeleri gibi stres faktörleri anksiyeteyi tetikledi. Bunun yanı sıra, dijital yaşamın etkisiyle ortaya çıkan siberkondria (yani internetten güvenilir olmayan sağlık bilgileri arama davranışı) kişilerin endişe düzeylerini artırıyor. Bu gibi faktörler, ruhsal dengenin bozulmasında önemli rol oynuyor. Bir diğeri ise bilinçlenme. Sağlık okuryazarlığındaki gelişmeler, bireylerin ruh sağlığı belirtilerini daha kolay fark etmesine olanak tanıyor. Medyanın ve sosyal platformların da etkisiyle, daha önce bastırılan veya göz ardı edilen belirtiler artık daha açık şekilde dile getiriliyor. Bu da kliniklere başvuru oranlarının yükselmesine neden oluyor.
Peki anksiyete ile mücadelede atılacak adımlar neler? Anksiyete ile mücadelede bireysel, dijital ve toplumsal düzeyde önlemler alınmalı. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), en etkili bilimsel yöntemlerden biri. Gerekirse hekim kontrolünde ilaç tedavisi de uygulanabiliyor. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve kaliteli uyku stresi azaltıcı etki yaratıyor. Meditasyon, nefes egzersizleri ve yoga da kaygıyı hafifletmede etkili. İnternetten alınan sağlık bilgilerinin doğruluğu sorgulanmalı. Sosyal medya içeriklerinin her zaman güvenilir olmadığı unutulmamalı. Okullarda ve işyerlerinde ruh sağlığına dair farkındalık programları uygulanmalı. Medya anksiyeteyi utanılacak değil, konuşulması gereken bir sağlık sorunu olarak ele almalı.
Yazar: Eylül Rüzgar Üzer
Kaynak
1. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3956992
2. https://kdt.medicine.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/815/2023/02/2018-2019-PROJE_Grup_30.pdf?
3. https://kdt.medicine.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/815/2023/02/2018-2019-POSTER_Grup_30.pdf
4. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1529174
6. https://jag.journalagent.com/kpd/pdfs/KPD-40221-RESEARCH_ARTICLE-YILMAZ.pdf