Psikoloji
Psikolojik Dayanıklılık
Bu özellik kişisel bir güç değildir sadece, beynimizin ve vücudumuzun karmaşık bir etkileşiminin sonucudur. Beynimizin stresle başa çıkma kapasitesi, yalnızca genetik yapımıza bağlı değildir aynı zamanda çevresel faktörler ve yaşam deneyimleriyle şekillenen epigenetik değişikliklerle de ilişkilidir. Örneğin stresli deneyimler, beyin bölgelerinde gen ekspresyonunu etkileyerek dayanıklılık üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Bu epigenetik değişiklikler bireylerin stresli durumlara nasıl tepki verdiklerini ve bu durumlarla nasıl başa çıktıklarını etkileyebilir.
Beynimizdeki belirli yapılar ve kimyasal ileticiler, psikolojik dayanıklılıkla doğrudan ilişkilidir. Prefrontal korteks, amigdala ve hipokampus gibi bölgeler, stres yanıtlarını düzenler ve duygusal dengeyi sağlar. Ayrıca dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterler, stresle başa çıkma mekanizmalarını etkileyerek bireylerin psikolojik dayanıklılığını artırabilir.
Beynin sinirsel bağlantıları ve sinaptik plastisitesi, stresle başa çıkma yeteneğimizi etkileyen önemli faktörlerdir. Sinaptik plastisite sinir hücreleri arasındaki bağlantıların güçlenmesi veya zayıflaması süreçlerini ifade eder. Bu süreçler stresli deneyimlere karşı beynimizin uyum sağlama kapasitesini belirler. Ek olarak çevresel zenginleşme ve sosyal destek gibi faktörler, sinaptik plastisiteyi teşvik ederek psikolojik dayanıklılığı artırabilir.
Nöroendokrin sistem stres yanıtlarını düzenleyen hormonları içerir. Hipotalamus-hipofiz-adrenal (HPA) ekseni stres durumlarında kortizol gibi hormonları salgılar. Bu hormonlar, vücudun stresle başa çıkma yeteneğini etkiler. HPA ekseninin düzgün çalışması, psikolojik dayanıklılığın bir göstergesi olabilir. Aksine HPA ekseninin aşırı aktivasyonu, stresle başa çıkma kapasitesini azaltabilir ve psikolojik sorunlara yol açabilir.
Sosyal destek psikolojik dayanıklılığın önemli bir bileşenidir. Aile, arkadaşlar ve toplumla kurulan güçlü bağlar stresli durumlarla başa çıkmada yardımcı olabilir. Sosyal destek beynin stresle ilgili bölgelerinde olumlu değişiklikler yaparak dayanıklılığı artırabilir. Ayrıca empati ve duygusal destek gibi faktörler, bireylerin stresle başa çıkma stratejilerini güçlendirebilir.
Psikolojik dayanıklılık, sabit bir özellik değil, dinamik bir süreçtir. Genetik yatkınlık, çevresel faktörler, nörobiyolojik yapılar ve sosyal destek sistemlerinin etkileşimiyle şekillenir. Beynimiz stresle başa çıkma kapasitesini artırmak için sürekli olarak uyum sağlar. Bu nedenle psikolojik dayanıklılığı artırmak için bireylerin genetik ve çevresel faktörlerini göz önünde bulundurarak müdahaleler gerçekleştirilmelidir.
Yazar: Eylül Rüzgar Üzer
Kaynak
1. Russo, S. J., Murrough, J. W., Han, M.-H., Charney, D. S., & Nestler, E. J. (2012). Neurobiology of resilience. Nature Neuroscience, 14(11), 1475–1484. https://doi.org/10.1038/nn.3234
2. Liu, H., Wang, L., & Zhang, J. (2018). Biological and psychological perspectives of resilience. Frontiers in Psychology, 9, 1519. https://doi.org/10.3389/fpsyg.2018.01519
3. Watanabe, N., & Nakaoka, M. (2022). Neurophysiological dynamics for psychological resilience. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 137, 104592. https://doi.org/10.1016/j.neubiorev.2022.104592
4. Torres-Berrío, A., et al. (2025). Neurobiology of resilience to early life stress. Translational Psychiatry, 15(1), 1-12. https://doi.org/10.1038/s41386-025-02158-4





