Psikoloji
Günlerinizi Aydınlık ve Gecelerinizi Karanlık Tutun
Araştırmacılar, Avrupa kökenli yaklaşık 840.000 yetişkinin genetik verilerini analiz ettiler.
Daha erken kalkmak ve yatmak ile daha düşük “majör depresif bozukluk” riski arasında bir bağlantı buldular. Gün boyunca ışığa daha fazla maruz kalmanın, ruh halini etkileyebilecek ‘bir dizi hormonal etki’ ile sonuçlanması olasıdır. Çalışma yazarı Celine Vetter, “Uyku zamanlaması ile ruh hali arasında bir ilişki olduğunu bir süredir biliyorduk” dedi. Ancak klinisyenlerden sıklıkla duyduğumuz bir soru, “bir fayda görmek için insanları ne kadar erken değiştirmemiz gerekiyor?”
‘Bir saat erken uyku zamanlamasının bile önemli ölçüde daha düşük depresyon riski ile ilişkili olduğunu bulduk.’ Daha erken bir uyku programına geçmek isteyenler için Vetter şöyle diyor: ‘Günlerinizi aydınlık ve gecelerinizi karanlık tutun. Sabah kahvenizi verandada alın. Mümkünse işe yürüyerek ya da bisikletle gidin ve akşamları o elektronik aksamları kısın.’
Ekip, çalışmaları için, uyku zamanlama tercihlerimizin yüzde 12 ila 42’sini toplu olarak açıklayan genetiğe odaklandı. Araştırmacılar, 840.000 yetişkinden bu varyantlar hakkında kimliği belirsiz genetik verileri değerlendirdi. Bu toplam, yedi gün boyunca giyilebilir uyku takip cihazı takan 85.000 kişiden ve uyku tercihi anketlerini dolduran 250.000 kişiden gelen verileri içeriyordu.
Bu örneklerin en büyüğünde, ankete katılan deneklerin üçte biri kendini sabah kuşları (erken yatıp erken kalkan biri) ve yüzde dokuzu gece kuşları (geç yatıp geç kalkan) olarak tanımladı. Geri kalanlar ortada bir yerdeydi. Genel olarak, ortalama uyku orta noktası sabah 3’tü, yani gece 11’de yatıp sabah 6’da kalktılar.
Araştırmacılar daha sonra genetik bilgilere, anonimleştirilmiş tıbbi ve reçete kayıtlarına ve majör depresif bozukluk tanılarıyla ilgili anketlere baktılar. Ekip, erken kalkmaya yatkın olan genetik varyantları olan bireylerin de daha düşük depresyon riskine sahip olduğunu buldu. Her bir saatlik erken uyku orta noktası (yatma zamanı ile uyanma zamanının yarısı) yüzde 23 daha düşük majör depresif bozukluk riskine karşılık geldi.
Bu, normalde gece 1’de yatan birinin bunun yerine gece yarısı yatıp aynı süre boyunca uyuması durumunda riskini yüzde 23 azaltabileceğini gösteriyor. Eğer gece 11’de yatağa giderlerse, depresyon riskini daha da azaltabilirler, yaklaşık yüzde 40 oranında.
Erken kalkanların daha erken kalkmaktan fayda sağlayıp sağlayamayacakları çalışmadan net çıkarılmadı. Ancak orta veya “gece kuşu” aralığında olanlar için daha erken bir yatma saatine geçmek muhtemelen yardımcı olacaktır. Ekip, çalışmalarında basit bir korelasyonu nedensellikten (bir faktör doğrudan diğerine neden olan) ayırt etmek için genetik farklılıkları kullanan epidemiyolojik bir teknik olan ‘mendelian randomizasyonu’nu kullandı.
Harvard Üniversitesi’nden Iyas Dağlas, “Genetiğimiz doğumda belirlenir, bu nedenle diğer epidemiyolojik araştırmaları etkileyen bazı ön yargılar genetik çalışmaları etkilemez. Bu çalışma, kanıtların ağırlığını kesinlikle uyku zamanlamasının depresyon üzerindeki nedensel etkisini desteklemeye doğru kaydırıyor” dedi.
Önceki araştırmalar, tam olarak ne zaman uykulu olacağımızı ve ne zaman daha uyanık olacağımızı düzenleyen sirkadiyen ritim veya ‘saat’ anlayışını geliştirdi. Saatin zamanlamasını ve uyku zamanlamasını belirlemek için kritik olan proteinlerden biri, Periyot2 veya PER2’dir. PER2, memelilerde PER2 geni tarafından kodlanan bir proteindir. ‘Saat geni’ PER2 olarak adlandırılan varyantlar da dahil olmak üzere 340’tan fazla yaygın genetik varyantın, bir kişinin kronotipini yani belirli bir zamanda uyuma eğilimini etkilediği bilinmektedir.
Araştırma ekibi, onlarınkinin, kronotipin depresyon riskini etkilediğine dair en güçlü kanıtlardan biri olduğuna inanıyor. Daghlas, erken yatmanın depresyonu azaltıp azaltamayacağını kesin olarak belirlemek için büyük bir randomize klinik çalışmanın gerekli olduğunu ekledi.
Çalışma JAMA Psikiyatri dergisinde yayınlandı.
Kaynak: www.bizsiziz.com/ Feyza ÇETİNKOL