Prof. Dr. A. Kadir HALKMAN
Ayna Ayna Söyle Bana
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalının en önemli bölümlerinden birisi üvey annenin “Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha güzeli bu dünyada?” şeklindeki sorgulamasıdır. Ayna “Var tabi ki” deyince işler değişir.
Aynı üvey anne “Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha kendini beğenmişi bu dünyada?” diye sorsa idi, ayna “Yok tabi ki” diyecekti ve bu masal bilindiği şekli ile devam etmeyecekti.
Benim bildiğim kadarı ile herkesin yakın ve uzak çevresindekilere göre bir üstünlüğü vardır. İş, bu üstünlüğün ortaya çıkartılması ve herkesin kendi yeteneklerini keşfetmesidir. Kuşkusuz, insancıl taraftaki üstünlüklerden bahsediyorum. Dünyanın en iyi yankesicisi olmak bir üstünlük değil, tam tersine ağır bir toplumsal üstünsüzlüktür, zavallılıktır.
Tabi ki hırslarımız da vardır. Pamuk Prenses masalındaki üvey anne kendini dünya güzeli sanıyordu ama ondan daha güzeli vardı. Aslında; dünyanın ikinci en güzel kadını, dünya satranç turnuvasının üçüncüsü, köy yerinde beşinci pehlivan, lisede en iyi ders veren sekizinci öğretmen, LÖSEV ve ÇYDD gibi kurumlara maddi ve manevi destek verenler arasında sondan bir önceki olmakta yarar var. Bir önceki sırada yer almayı sorgulamakta yarar var. Köy yerindeki yarışmada beşinci ya da dünya güreş/ boks/ halter vb. dalların şampiyonu olmanın insanlığa ne gibi yararı var?
Buraya kadar gelmişken biraz da kendi hırslarımdan, ukalalıklarımdan bahsedeyim. Tabi ki benim de kendimi beğenmiş tarzım vardır. Hadi biraz narsist takılayım. Ben çok yakışıklı ve çok zekiyim, üstelik çok akıllıyım .
Tabi ki benim evimde de sihirli bir ayna var. Sabahları tıraş olurken, saçlarımı tararken ve dişlerimi fırçalarken [günaydın Kadir] dediğimde o da bana [günaydın Kadir] diyor. Hani biraz tersimden kalktığımda sesimi beğenmezse ayna bana ufaktan bir fırça kayıyor: [Önce yüzünü yıka sonra günaydın de].
Bazen çok tersimden kalktığımda narsistliğim tutar. Sabah aynaya bakıp “Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha güzeli, daha yakışıklısı, daha zekisi bu dünyada?” şeklinde aynaya sorarım. Ayna da bana [Ohooo, bir sürü var] şeklinde yanıt verir. Sabah sabah daha tam uyanmamışım, tersimden kalkmışım, tam tabiri ile afyonum patlamamış, kedi yavrusu gibi henüz tek gözüm kapalı ve öbürü yarı açık, saçlarım diken dikenken ayna bana [Ohooo, bir sürü var] şeklinde yanıt veriyor. O aynayı yumruklamak ya da elime zarar vermeyecek şekilde sabunlukla kırmak da var ama [göster ulan ayna benden daha güzelleri] diye rest çekmek de var.
Ve ayna resti görüp devam ediyor. Bana [bak şimdi, fiziksel güzellik, yakışıklılık ve zekâ konusunu geçelim ama sana aslında yakın çevrende olan ya da sadece kitaplardan tanıdığın insan güzellerini göstereyim. Bunlar tüm zamanların ve kâinatın en iyi, en güzel insanlarıdırlar yani insan güzelleridirler. Kimi bir öğrencisine ayakkabı almıştır, kimi soğukta kalmış bir sokak hayvanını beslemiştir. Bunların hepsi insanlığa hizmet etmiştir. Kimi satrançta çok iyidir ama dağ köylerinin okullarında çocuklara satranç öğreterek onların analitik düşünmesine katkıda bulunmuştur. Kimi çok iyi çiftçidir ama bilgisini sadece para kazanmak için kullanmıyor, komşularına da çiftçiliği öğretiyor. Kimi heykeltıraştır ve sadece ekmek parasını çıkartmak için üniversitede yarı zamanlı öğretim üyesidir. Kimisi LÖSEV’de çocuklara kitap okuyor. Kimisi TEMA’ya bu dünyaya sadece bir ağaç dikmek için kendi bütçesinin izin verdiği kadarı ile sadece 5 TL gönderiyor. Kimi kurumak üzere olan bir ağaca su vermek için her gün yüzlerce metre yürüyüp ağaca su taşıyor. Senden daha insan güzeli daha yüzlerce örneği sana göstereceğim. Başkaları da var, ama muhtemelen onları tanıma fırsatın olmamıştır, senden daha güzel olan bu örnekler sana yeter. Bu kişilerin hepsi insanlığa hizmet etmiştir.] diyor ve aynaya bakarken bana Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet vd’lerini tam bir slayt gösterisi olarak sunuyor.
Narsist olduğum ve benden daha fazla ukala olduğu için [ulan salak ayna, benim ne eksiğim var bunlardan] diyerek aynayı kırardım ama slayt gösterisinde ayna bana en yakın dostlarımı gösteriyor. Sabah sabah tanıyamadığım/ hatırlayamadığım siluetler de geçiyor. Hepsini öğleden sonra saatlerinde hatırlıyorum. Ayna bana bir ya da birden fazla özelliği ile benden daha güzel olan beni/ benleri gösteriyor. Hepsi bana sevgi dolu sıcak bir günaydın diyor. Ve sonuç, süt dökmüş kedi misali başım önde aynadaki tüm siluetlere el sallıyorum.
Aynı ritüeli başka bir sabah uyguladığımda ayna bana başka örnekler veriyor ve başka siluetler geçiyor. Ayna bu işi iyi biliyor zahir.
Sanıyorum ayna ile daha sakin bir ortamda [yahu ayna, gel bana şu insan güzellerini daha sakin sakin konuşalım demek zamanı geldi. Tamam, ben çok yakışıklı ve çok zekiyim, üstelik çok akıllıyım ama güzel insan olmak için daha çok fırın ekmek yemek gerekiyor.
Sevgiyle...