Araştırma
Demansın Erken Dilsel Belirtilerinin Tespiti
Bellekle ilgili hafif bilişsel bozukluğu olan katılımcıların daha az konuştuklarını ve Alzheimer hastalarının konuşma kalıplarıyla tutarlı olarak daha az fakat daha soyut isimler kullandıklarını ortaya çıkarmışlardır.
NUS Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi İngilizce, Dilbilim ve Tiyatro Çalışmaları Bölümü'nden dilbilimciler tarafından yürütülen bir araştırma, yaşlı Singapurluların doğal konuşmalarının incelenmesi yoluyla demansın erken dilsel belirtilerinin tespit edilebileceğini ortaya çıkarmıştır. NUS Yong Loo Lin Tıp Fakültesinden araştırmacılarla birlikte yürütülen bu çığır açıcı çalışma, demansın dilsel belirteçlerini tespit etmek için bilişsel açıdan sağlıklı kişilerin doğal konuşmasını hafif bilişsel bozukluğu (MCI) olan kişilerle karşılaştırmışlardır. Bellekle ilgili (MCI)'ye sahip olanların daha az konuştuğunu ve daha az ama daha soyut isimler ürettiğini ortaya çıkardı; bu konuşma şekli, demansın belirli bir türü olan Alzheimer hastalığı tanısı alan hastalarla tutarlı olmaktadır.
Çalışmanın baş araştırmacısı, ELTS Departmanından Profesör Bao Zhiming, Singapur'un dört resmi dili ve çeşitli lehçelerin karışımının olması nedeniyle bu araştırma için eşsiz bir ortam sunduğunu belirtmiştir. Ayrıca, ‘Daha önceki çalışmalarda hedeflenen ve daha küçük hacimli dil verileri, kelime tabanlı akıcılık testleri, yapılandırılmış görüşmeler ve resimli anlatımlar aracılığıyla analiz edilmiştir. Çalışmamız, toplanması ve analiz edilmesi kolay, yapılandırılmamış ve kendiliğinden konuşmaya odaklandığı için daha önce hiç yapılmamıştı.’ ekleyerek açıklamıştır.
Ekip, 60'lı ve 70'li yaşlarındaki 148 yaşlı Singapurludan doğal konuşma verileri elde etmiştir. Bunların yarısı bilişsel açıdan sağlıklı olmakla beraber açıkça düşünme, öğrenme ve hatırlama yeteneğine sahip bireylerdir. Katılımcıların diğer yarısında ise MCI hastaları vardı. MCI'li 74 kişiden 38'ine amnestik MCI (belleği etkileyen MCI), 36'sına ise amnestik olmayan MCI (hafıza dışındaki düşünme becerilerini etkileyen MCI) tanısı konulmuştur.
Amnestik MCI, Alzheimer hastalığına dönüşme riskini daha yüksek taşırken, amnestik olmayan MCI, Lewy Cisimcikli Demans gibi diğer demans türlerine dönüşüm riskinin daha yüksek olmasıyla bağlantılıdır. Genel olarak, MCI'li 65 yaş ve üzeri kişilerin tahminen yüzde 10 ila 20'sinde demans gelişmektedir.
Katılımcılara, görüşmecilerin minimum katılımıyla 20 dakika boyunca herhangi bir konu hakkında İngilizce konuşmaları talimatı verildi ve bunlar, sıradan bir ofis ortamında basit dijital ses kayıt cihazlarıyla kaydedilmiştir. Konular, işten emekliliğe, aile yaşamından kamu işlerine kadar özgürce ve geniş bir yelpazede değişmektedir. Kayıtlardan elde edilen 267.310 kelime daha sonra yazıya döküldü ve ardından bir Konuşma Bölümü etiketleme yazılımı kullanılarak isim veya fiil olarak etiketlenmiştir. Ekip daha sonra tüm etiketli kelimelerin dakika başına kelime sayısını ve somutluk puanlarını hesaplamıştır.
Bulgular, amnestik CHI'li katılımcıların, amnestik olmayan MCI'li kişilere ve sağlıklı kontrollere kıyasla daha az konuştuğunu ve daha fazla soyut isim ürettiğini ortaya çıkarmıştır. Bununla beraber, fiiller etkilenmemiştir. Ayrıca, bir kelimenin anlamının zihinsel bir imajı uyandırma derecesi olan hayal edilebilirlik ile ilgili bir sorun, amnestik MCI'li kişiler tarafından doğal günlük konuşmada tespit edilmiştir.
NUS ELTS Departmanından Dr. Luwen Cao, ‘Demansın geleneksel teşhisleri bir dizi nöropsikolojik ve nörolojik testin ardından yapıldığı için bulgularımız önemli bir atılımdır. Erken bilişsel gerilemenin dilsel belirtilerini tespit etmek için doğal konuşmanın incelenmesi, tıbbi uygulayıcılara ilerleyici hastalığın erken teşhisi, müdahalesi ve tedavisinde muhtemelen yardımcı olabilecek güvenilir, invazif olmayan ve uygun maliyetli bir araçtır.’ diyerek çalışmanın önemini vurgulamıştır.
Ekip, ileriye dönük olarak, amnestik MCI'li kişilerin yaşadığı dil zorluklarını gidermek amacıyla dile dayalı müdahale stratejileri geliştirmek için YBK MSC'deki nörologlarla birlikte çalışmayı planlamaktadır. Prof Bao, ‘Sonuçta araştırmamız Singapur'da sağlıklı yaşlanmaya katkıda bulunmayı amaçlıyor. Singapurluların dörtte biri 60 yaşın üzerindedir. Yenilikçi teşhis araçlarını ve müdahale stratejilerini keşfederek yaşlı yetişkinlerin yaşam kalitesini iyileştirmeyi ve sağlık sistemleri üzerindeki yükü azaltmayı umuyoruz. Çalışmamız, yaşlanan nüfusumuzun daha uzun ve daha sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlama yolunda bir adımdır.’ diyerek açıklamıştır.
Yazar: Bassma BOUANANI