Gıda
BİTKİSEL PROTEİN NEDEN DAHA İYİDİR?
Ne yazık ki, yapılan yapılan birçok araştırma, etin bir protein kaynağı olarak o kadar da sağlıklı olmadığını gösteriyor. Bitkilerden gerekli proteini almak çok daha iyi. Ve evet, bu ilişki bir kolerasyon değil, bir nedensellik. Fasülye gibi bitkiye dayalı protein kaynaklarının daha sağlıklı bir alternatif olduğunu gösteren bazı geçerli nedenler var. Araştırmacılar kalın bir biftek ya da alevle çizilen bir çizburger yemememizi söylemiyor. Daha ziyade onları ılımlı bir şekilde tüketmeliyiz. Genel olarak araştırmalar, uzun süreli sağlık açısından daha az hayvan etinin daha iyi olduğunu göstermekte. Proteininizi daha fazla topraktan ve daha az hayvanlardan almaya çalıştığınız sürece, tofuyu (en iyi bitki bazlı protein değildir) sevmeniz gerekmez.
İşte bunun nedenine daha derin bir dalış
Bitki proteininin içinde daha fazla besin ve lif vardır (tüm amino asitleri olmasa da).
Hayvan eti çok besleyici olarak bilinir. Eğer çeşitli hayvan etleri (sadece sığır eti ve belirli organlar değil) yerseniz, kendi vücut proteinlerinizi üretmeniz için gereken tüm amino asitleri ve B12, niasin, tiamin, B5, B6, B7 ve A ve K vitaminleri gibi vitaminleri alabilirsiniz.
Ama sorun şu ki eğer tüm bu hayvansal proteini fındık, tohum ve fasülye gibi bitki temelli proteinlerden oluşan eşit bir diyet ile değiştirirseniz, daha da kötüye gitmezsiniz. Çünkü bu yiyecekler de benzer bir besin maddesi yelpazesiyle doludur. En büyük fark, çoğu bitkinin kendi başına üretemediği B12 vitamini. B12'yi yenilebilir deniz yosundan ve güçlendirilmiş tahıllardan alabilirsiniz, ancak en kolay yol takviye yoluyla ya da hayvansal ürünleri yiyerek bunu almaktır.
Eşit vitamin profillerine bakıldığında, California'da kayıtlı bir diyetisyen olan Andrea Giancoli, bitki bazlı proteinlerin et karşılıklarından çok daha sağlıklı olduğunu söylüyor. Bunun nedeni, ağırlık olarak daha az kalori daha fazla besin içermeleri. Ayrıca hayvansal proteinlerin tamamen eksik olduğu bir şeye sahip olmaları: lif. (Bu tabii ki, işlenmiş tofu gibi şeyler hariç). Lifi unutmamalıyız. Lif sindirime yardımcı olur, sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomunu destekler ve düşük kardiyovasküler hastalık riski ile güçlü bir şekilde ilişkilidir.
Bitki proteinlerini kısmen yiyen insanların daha sağlıklı alışkanlıkları vardır
Hayvansal proteinlere karşı bitkiyi yiyen insanları karşılaştıran meta-analizler, sosyoekonomik sınıf, kilo ve egzersiz alışkanlıkları gibi diğer etkenler için ayarlama yaptıktan sonra bile, bitkileri tüketenlerin daha uzun ve daha sağlıklı yaşama eğiliminde olduklarını tutarlı bir şekilde bulmuştur. Bu insanlar daha az kardiyovasküler hastalığa ve daha az kanser vakasına sahip olma eğilimindedirler (ancak özellikle kanser birliği diğer faktörler kontrol edildikten sonra buna inanmaya eğilimlidir). Tüm bu kontrollere rağmen, yine de, daha az kalp problemi yaşamakla daha uzun bir hayat yaşamak arasında bir ilişki var. Bu ilişkiye katkıda bulunan bazı küçük faktörler neredeyse kesin. Bitki proteinleri yiyen kişiler doktorlarını daha düzenli görebilir ve böylece daha iyi koruma alabilirler. Daha sessiz, daha az kirli yerlerde yaşamaya meyilli olabilirler.
Beslenme bitki proteinleri ve genel sağlık arasında hala korelasyonlar olduğu için, diğer faktörleri kontrol ettikten sonra bile, meta-analizler genellikle yaşam tarzı faktörlerinin tek başına korelasyonu açıklayamadığı sonucuna varmışlardır.
Journal of the American Medical Association dergisinde yakın zaman önce yapılan bir analiz, “Hayvansal protein yerine bitkisel proteinin, özellikle işlenmiş kırmızı et yerine alınması, önemli bir sağlık yararı sağlayabilir” sonucuna varmış ve bitki proteinlerin desteklendiği politikaları önermiştir.
Et daha doymuş yağlara sahiptir
Bifteğin sizin için harika olmasının bir başka nedeni de, genellikle ona eşlik eden yağdır. Yağ, bifteklerin ve burgerlerin neden lezzetli olduğunun bir parçasıdır - his ve lezzet ekler. Ama aynı zamanda kalbinizi tıkama eğilimindedir. Giancoli, “Bitki proteinleri ile daha az doymuş yağ ve sıfır kolesterol alırsınız” diye açıklıyor, “böylece bu faydayı da elde ediyorsunuz”.
Doymuş yağlar, oda sıcaklığında katı olanlardır ve toplam kolesterol seviyelerini artırdığı için kardiyovasküler hastalığa (trans yağlar kadar olmasa bile) katkıda bulunma eğilimindedir. Uzun vadede, ölçekleri LDL (düşük yoğunluklu lipid) tarafına doğru yönlendirebilir, bu da arterleri tıkayan şeydir. Fındık, avokado ve balık gibi yiyecekler kırmızı ve diğer koyu etlerden çok daha az doymuş yağa sahiptir. Bu nedenle, sağlıklı yağlar olarak adlandırılır.
İşlenmiş, kırmızı et kanserojendır ve ızgara et de böyle olabilir
Muhtemelen, işlenmiş, kırmızı etlerin kanserojen olduğunu ilan eden büyük bir Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporunu duymuştunuz. Özellikle kolorektal kanser, kırmızı et yemekle ilişkilidir ve pankreatik ve prostat kanser de böyledir. Pastırma ve sucuk gibi işlenmiş etler de kolorektal kansere katkıda bulunur. Izgara etin bile içinde karsinojenik bileşikler olduğu bilinmektedir ve kurutulmuş ete benzer bir etkiye sahiptir.
Büyük kanser şemasında et en büyük oyuncu değil. WHO'nun bir alt kümesi olan Global Burning of Disease Project'in son tahminleri, kırmızı etten yıllık kanser vakalarının sayısını 50.000 olarak ortaya koydu. Bu, hava kirliliğinden olan 200.000, alkolden 600.000 ve tütünden bir milyon ile karşılaştırıldığında hiçbir şey değil.
Yalnızca büyük resme bakıyorsak, proteininizi bitkilerden almak genel olarak daha sağlıklı olur. Fakat Giancoli gibi beslenme uzmanları da bir başka önemli şey hakkında kararlılar: Yemekler keyifli olmalı. Hayatlarımızı sadece dondurma ve pizzayla geçirmemeliyiz, ama burgerleri seviyorsanız, onları yemelisiniz. Her gece değil, sadece bazen. Birçok diyetisyen size söyleyeceği gibi başarılı bir diyetin anahtarı denge ve ılımlılıktır. Ve fasulyeler.
Kaynak: www.popsci.com