Röportaj
PROF. DR. GÖĞŞEN ÖNALAN İLE TÜP BEBEK VE TEKRARLAYAN GEBELİK KAYIPLARI
Hocam öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Tüm Türkiye’den tedavi olabilmek için sizi tercih edenler oldukça fazla. Genel olarak hastalarınız sizi kendine çok yakın buluyor ve tedavilerini güven duyarak sürdürüyor. Peki ya, siz ne kadar süredir hastalarınıza IVF tedavisi uyguluyorsunuz?
1995 yılından bu yana Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek uzmanıyım. Uzun zamandır Ankara Başkent Üniversitesi Hastanesindeyim ve çoğu hastamla aile gibiyim, aynı zamanda öğrencilerimle de öyle. Hastalarımı çok içselleştiriyorum ve bu kadar yıllık deneyimden sonra çocuk istemi olan çiftlerin psikolojilerini çok iyi anlıyorum. Bu sayede elimde olmayarak onlarla özel bir bağ kuruyorum. Bunu da sanıyorum karşı tarafa hissettiriyorum.
Genelde tüp bebek tedavisinin zor ve ağrılı olduğu söylenir, hâlbuki bu doğru değildir. Öyle değil mi, bu süreç hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz?
Tüp bebek tedavisi günümüzde en etkin ve en başarılı yardımcı üreme tekniğidir. Çocuk sahibi olamayan çiftlere uygulanan ve uzun süredir kullanılan bir yardımcı üreme tekniği olan tüp bebek (IVF) yöntemi, oldukça önemli ve dikkatli olunması gereken bir süreç. Tüp bebek tedavisi ile ilgili maalesef böyle bir önyargı var. Teknolojik gelişmelerin de katkısıyla tedavi sürecinin tüm aşamaları ağrısız gerçekleştiriliyor ve anne adayı her yapılan işlemden sonra normal yaşamına devam ediyor. Özellikle son yıllarda gelişen ilaç teknolojisi ve anestezik ajanlar sayesinde tamamen ağrısız hale geldi. Yani günümüzde bu tedaviyi gören kadın ve erkek herhangi bir acı, ağrı hissetmiyor.
Tüp bebek tedavisinin başarısında hangi etmenler rol oynuyor? Kadının yaşı, over rezervi ile doğru orantılı mı?
Tüp bebek yaptıran anne adayları, kulaktan duyma hatalı bilgiler nedeniyle olması gerekenden daha fazla stres yaşayabiliyor. Bu da tedavinin başarısını elbette etkiliyor. Tedavinin başarısı %70’i yumurtalık kalitesine, %15’i rahim faktörüne yani %85’i kadına; %15’i ise sperm kalitesine yani erkeğe bağlıdır. Yaşam tarzı en önemli belirleyicidir; sigara alkol, stresli bir yaşamın da kayda değer etkileri vardır. Tabi bir de unutmadan; tedavi başarı oranları kadın yaşına göre hesaplanır ve kadının yaşı direkt olarak yumurta kalitesini gösterir. O nedenle “ileride nasıl olsa bebek sahibi olurum” düşüncesiyle bebek planlarınızı ertelemeyin. Çünkü kadınlarda görülen problemlerden biri de erken menopoza girme riski. Beklenenden daha erken süreçte menopoza girmeleri, adet göremeyecek olmaları yani yumurta üretiminin sonlanması bizler için yapacak hiç bir şeyin kalmadığı anlamına gelir. Ayrıca kariyer veya diğer sebeplerle bebek sahibi olma sürecinin ertelenmesi ileride kadının yumurtalarının sayısı ve kalitesi açısından beklentilerin çok altında kalabileceği riskini de beraberinde getirmektedir. Oysa bugün kadından alacağımız yumurtaları teknolojinin bize sağladığı imkânlarla saklayabiliyoruz ve ileride çocuk sahibi olma kararı verdiklerinde o günün şartlarında elde edemeyebileceğimiz kalitedeki yumurtalarla tüp bebek uygulamasını gerçekleştiriyoruz.
Bu süreci kısa metrajlı bir film olarak düşünürsek; baba adayı sadece bir sahnede görünüyor ve geri kalan tüm tedavi kadın üzerinden devam ediyor. Peki, tedavi süreci başlamadan önce baba adayı nelere dikkat etmeli?
Erkekler için sperm kalitesinde önemli etkenler sigara ve alkoldür. Ayrıca antioksidan etkili gıda destekleri günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. En çok tercih edilen ve ekonomik olan keçiboynuzu pekmezidir.
Embriyo transferi gerçekleştikten sonra bazı kadınlar; yerinden kıpırdamıyor, olmadık şeyler yiyor ve hatta banyo dahi yapmıyor. Bunlar doğru mu? Nelere dikkat edilmeli?
Embriyo transferi yapıldıktan sonra, yataktan kalkmamak hatta hareket etmemenin daha doğru olduğu gibi bir yanılgı var maalesef. Oysa bilimsel olarak böyle beklentinin hiçbir karşılığı yok. Banyo yapmanın bile zararlı olabileceğini ve düşük sebebi olacağına inananlar da var. Transfer yapılan hastanın tamamen normal hayatına devam etmesini isteriz ve bunu bekleriz. Nasıl normal yollarla gebe kalan kadınlar farkında olmadan hayatlarına devam ediyorsa; tüp bebek tedavisi sonrasında da hayat aynı şekilde günlük yaşam devam ettirilmelidir. Kısaca transfer sonrası günlük yaşama devam etmekle istirahat etmek arasında bilimsel bir fark saptanmamıştır.
Tüp bebek tedavisi sırasında kullanılan ilaçlar kilo aldırır mı?
Genel olarak bilinen böyle bir etki yoktur. Tedavi sürecinde uygulanan ilaç ya da hormonlar kilo aldırmaz. Olsa olsa iştah açacak bir sonuca sebep olur. Bu durumda kilo kontrolü kişinin kendisine bağlıdır. Hastalarımız hayatına mutlaka sporu yerleştirmelidir. Bu tedavi sürecini kesinlikle olumlu yönde etkileyecektir. Fazla kilo bu tedavi de oldukça olumsuz etkiye sahiptir.
Gebelik kayıplarının nedenleri nelerdir? Genetik ve moleküler bozukluklar dışında neler etkilidir?
Gebelik kaybının en önemli nedeni genetiği anormal embriyodur. Bunun dışında rahim şekil bozukluğu, immunolojik nedenler, enfeksiyonlar, kontrolsüz diyabet, hipotroidi, hipertroidi gibi endokrin hastalıklar da gebelik kayıplarına neden olabilir.
Kadının kronik hastalıkları, hormonel bozuklukları, kilo, yumurtalık kisti/myom ve hatta stres tüp bebek tedavisinin başarı oranını değiştirebiliyor. Özellikle Endometriozis birçok kadında görülebiliyor. Bu hastalıklar tedavi sürecini nasıl etkiliyor?
Rahim içindeki endometrium denilen dokunun, batın içinde başka dokulara yerleşmesine Endometriozis denir. Endometriozisin kesin nedeni halen bilinmemektedir. Bu konuda en yaygın kabul gören teori, adet kanamaları sırasında rahim içindeki dokuların kadının tüplerinden geçerek karın boşluğuna yerleşmesi ve burada gelişimini sürdürmesidir. Bağışıklık sisteminin de buna izin verecek şekilde normalden farklılık gösterdiği düşünülmektedir. Kadının yumurtalıklarında endometriozis oluşması durumunda bazen kistler (çikolata kistleri) oluşabilir ve bunlar eğer çok büyürlerse ciddi problemlere yol açabilir. Hamile kalamayan kadınlarda nedenlerden biri de endometriozis hastalığı olabilir. Bu durum anne adayının normal yolla hamile kalma şansını azaltabiliyor. O nedenle bu hastalar, tüp bebek tedavisi sırasında kişiye özel yöntemlerle kontrol altına alınmalıdır.
Moleküler Sitogenetik Fısh Testleri ne işe yarıyor? Kromozom analizleri hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
İnsan genomunda yaklaşık 42.000 gen bulunmaktadır ve bunların binlercesi tek gen hastalığı sebebi olarak tanımlanmıştır. Bilinen tek bir genin neden olduğu “Nadir Genetik Hastalıklar”ın bazıları, isminin aksine özellikle bazı toplumlarda sık gözlenmektedir. Yaygın hastalıklarda ise hastalığın oluşmasında pek çok gen ve çevre şartları birlikte rol oynar. İster nadir genetik hastalıklardan olsun isterse yaygın, her hastalığın temelinde genetik bir düzensizlik bulmak mümkündür. Ancak yakın zamanda geliştirilmiş olan “Yeni Nesil Dizileme” (NGS) teknolojileri sayesinde bir insanın istediğiniz bir genini ya da bir hastalıkla ilişkili olduğunu düşündüğünüz bir grup geni, hatta tüm genomunu dizilemek kolaylaştı. Sadece kan vererek belirli laboratuvarlarda bu testler yapılabiliyor.
Tüp bebek tedavisi olumlu sonuçlansa bile düşük ile sonuçlanabiliyor. Bunun sebepleri neler olabilir? Genetik faktörler dışında embriyonun tutunamama durumu olabiliyor mu?
Elbette olabiliyor. Tüp bebek tedavisi pozitif sonuçlandıktan sonra anne adayı normal yolla hamile kaldığında nasıl bir süreç işliyorsa; bu tedavi de de aynı etkiler gözlemlenebiliyor. Eğer farklı bir durum yoksa standart bir anne adayı ile aynı riskleri taşır. Yani embriyo tutunamayabilir ya da tutsa dahi yeterince büyümeyebilir. Bu durumda her ihtimale hazırlıklı olmak gerekir.
Preimplantasyon genetik tanı yöntemleri birden fazla düşük yapan anne adayı için kesin gerekli midir? Genel olarak bize bu testlerden bahsedebilir misiniz?
Preimplantasyon genetik tanı (PGT), gebelik öncesinde laboratuvar ortamında oluşturulan embriyolar üzerinde yapılan bir genetik tarama testidir. Tüp bebek yöntemi, embriyo üzerinde de bu testlerin yapılabilmesini mümkün kılar. Bu yönteme “Embriyoda Genetik Tanı” (Preimplantasyon Genetik Tanı) adı verilmektedir. Gebelik öncesi genetik tanı (PGT) adı verilen bu işlem; yumurta ve sperm hücrelerinin laboratuvar ortamında döllenmesi sonucunda gelişen embriyolardan 1 veya 2 adet hücre alınması ile gerçekleştirilmektedir. Alınan hücrelerde özel yöntemler kullanılmakta ve doğacak bebekteki sayısal ve yapısal kromozom bozuklukları ile tek gen hastalıklarının (talasemi, orak hücreli anemisi, kistik fibrozis gibi) tanısı yapılabilmektedir. Böylece sağlıklı embriyoların anne adayına transferi ile sağlıklı bebeklerin doğması sağlanmaktadır.
Son olarak sigara ve alkol tekrarlayan düşük nedenleri arasında sayılabilir mi? Ya da bu alışkanlıklar tüp bebek sürecinde ne kadar etkili?
Tüp bebek tedavisi hem maliyetli hem de yorucu bir süreç. Fakat bu tedavi sürecinde ve hamilelik boyunca sigara ve alkol kullanmamak sonucu olumsuz etkileyebiliyor. Aynı şekilde baba adayının da sperm sonuçlarını da olumsuz yönde etkiliyor. Mümkünse baba adayının tedaviye başlamadan en az 3 ay önce alkolü ve özellikle sigarayı azaltmasını tavsiye ediyoruz.