Prof. Dr. Aziz EKŞİ
YENİDEN KÖYKENT PROJESİ
Köykent projesine ilişkin bilgilerimizi yenilemenin zamanıdır. Gerçi kamuoyunda bu projenin başarısız olduğu yaygın bir kanıdır. Fakat bu algının gerçeği yansıtmadığını bir gerçektir. Gerçek olan, projenin “başarısız olduğu” değil “yarım bırakıldığı”dır.
Bilindiği gibi köykent projesi, B. Ecevit ile özdeşleşen bir kırsal kalkınma kavramıdır. O’nun “40 yıllık hayalim” dediği bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım 1960’lı yıllarda; “ortanın solu” hareketi ile gündeme gelmiştir. Hareketin en güçlü söylemlerinden biri de “kalkınmanın köylüden başlayacağı”dır. Köykent projesi, işte bu hedefi gerçekleştirmenin yoludur. O dönemde köylü oldukça yoksuldur ve kırsal yaşam gerçekten çok geridir. Bu nedenle söylem; kırsal kesimde karşılığını bulmuş ve dağdan, taştan yankılanmaya başlamıştır.
Köykent projesinin en önemli özelliği bize özgü olmasıdır. Bir yönü ile Mithat Paşa’ya kadar uzanmaktadır. M. Paşa, ilk tarım-kredi kooperatifini kuran (1862) kişidir ve B. Ecevit’in de etkilendiği bir devlet adamıdır. Söz konusu kooperatifin kurulduğu kasaba (Pirot) o dönemde Şarköy (şehirköy) adını taşımaktadır.
Köykent projesinin, M. Kemal Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir” sözü ve 1932 yılında tasarladığı “Cumhuriyet köyü” projesi ile de tarihsel bağı görmezden gelinemez. Cumhuriyet köyü; köylere öğretmenevi, mesire yeri vb. yapılmasını öngören fakat o yıllarda hayata geçirilemeyen bir projedir.
1960’lı yıllarda tasarlanan köykent projesi, ilk kez 1978 yılında iki farklı yörede uygulanmaya başlamıştır. Bunlardan birisi 13 köyü kapsayan Van/Özalap/Dorutay köyü ve çevresidir. Diğeri ise 16 köyü kapsayan Bolu/Mudurnu/Taşkesti köyü ve yöresidir. Fakat bu uygulama 1979’da yarım kalıyor. Nedeni, yapılan ara-seçim sonucunda Ecevit’in iktidardan ayrılması ve gelen iktidarın projeden kamu desteğini çekmesidir.
Köykent projesinin ikinci uygulaması 2000 yılında Ordu/Mesudiye/Çavdar köyü ve yöresinde başlıyor. Toplam 9 köyü kapsayan uygulamada ulaşım, elektrik iletişim sistemleri yenileniyor. Sağlık merkezi, ilköğretim okulu, ağaç işleme fabrikası kuruluyor. Köylüler kalkınma kooperatifi çatısı altında toplanıyor ve yörede yaşam değişmeye başlıyor. Tam bu noktada proje bir kez daha yarım kalıyor ve neden aynı. 2002 yılındaki erken genel seçim sonucunda Ecevit’in iktidardan ayrılması ve gelen iktidarın projeye soğuk bakmasıdır.
Dolayısıyla söz konusu olan “başarısız bir proje” değil, “yarım kalan bir uygulama”dır. Projeden beklenen; kente göçün önlenmesi, çiftçinin tarlasını ekmesi, tarımsal üretimin artması ve yaşam kalitesinin yükselmesidir. Eğer uygulama devam etseydi ve bunlar gerçekleşmeseydi kuşkusuz projenin başarısızlığından söz edilebilirdi. Fakat bu gün bunların tam tersini yaşıyoruz. Çiftçi tarlasını terk ediyor, tarımsal üretim geriliyor ve kente göç devam ediyor. Demek ki başarısız olan köykent projesi değil de köykent karşıtı alternatif tarım politikasıdır.
Bu tip projelerin sürdürülebilirliği başlıca iki faktöre bağlıdır. Bunlardan biri “kamunun kalıcı desteği”, diğeri ise “halkın gönüllü katılımı”dır. Bunlardan birisi eksikse proje başlasa bile devam edemez. 1979 ve 2002 yılında köykent uygulamasının başına gelen budur. Giden ve gelen iktidarın projeye yaklaşımının farklı olmasıdır. Gelen iktidarın projeden desteğini çekmesi ve ortada bırakmasıdır.
Konu hakkında, dönemin başbakanı R. T. Erdoğan ile B. Ecevit arasındaki konuşma ilginçtir. GATA’da hasta ziyareti (10 Mayıs 2003) sırasında gerçekleşen bu konuşmada B. Ecevit özetle; “Köykent projesinin yararlı olduğunu, dünyaya örnek gösterildiğini ve iptal edilmesini yanlış bulduğunu” vurguluyor. Başbakan ise; “Konu ile ilgileneceğini ve bilgi vereceğini” belirtiyor. Fakat Dünya Bankası’nın projeye sağladığı 300 milyon dolar düzeyindeki destek nedense kullanılmıyor ve geri çekiliyor. Oysa Dünya Bankası’nın köykent projesine bakışı oldukça olumludur. Dönemin DB Türkiye Temsilcisi Ajay Chipper’in; “Köykent projesinin Türkiye açısından çok yenilikçi ve önemli olduğunu, dünyanın çeşitli yerlerinde de benzeri projeleri desteklediklerini fakat burada uygulanan köykent projesinin kendine özgü karakteristikleri olduğunu ve başka birçok yerde de örnek alınabileceğini” belirten sözleri de bunu doğrulamaktadır. Ecevit’in Ordu/Mesudiye/Çavdar yöresi köykent projesinin açılışında söylediği; “Köykent ile birleşecek olan köyler değil köylülerin gücüdür” sözü hala kulaklarımdadır. Bunun gibi köylülerin taşıdığı; “Eskiden komşuyduk, köykentle kardeş olduk” pankartı da gözlerimden gitmiyor.
Köykent projesinin amacı, kısaca kırsalda yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve tarımsal üretimin geliştirilmesidir. İçeriği ise; temel altyapıların (yol, su, elektrik, iletişim vb.) ve sosyal hizmetlerin (eğitim, sağlık, kültür vb.) köy grubu yaklaşımı ile gerçekleştirilmesidir. Bu, projenin kamuya düşen kısmıdır. Köylüye düşen kısmı ise; üretimin kooperatif üzerinden gerçekleştirilmesi ve geleceğin birlikte tasarlanmasıdır.
Köykent yaklaşımı ile kooperatifleşme; aile çiftçiliğini yaşatmanın, tarımsal üretimi artırmanın ve kente göçü yavaşlatmanın da temel koşuludur. Bu nedenle köykent projesini raftan indirmenin ve bu kez yerel yönetimler üzerinden de tartışmanın tam zamanıdır.