Psikoloji
Kendini Ararken Kendinden Kaçmak
Farkına vararak ya da farkında olmayarak bu can sıkan kabullenmişlikleri bilinçaltımıza kodlayarak büyüttüğümüz dikenli bitkiyi adeta kucaklayarak yaşıyoruz.
‘Gerçek’ten ruhumuzu tanımak, ‘kim’liğimizi bilmek adına çıktığımız hayat yolculuğunda herkes kendi gerçekliğinden kaçıyor aslında. Kim olduğumuzu ve ne istediğimizi bilmekten içten içe o kadar korkuyoruz ki; kendimizi unutmak için başkalarının hayatlarına müdahil oluyoruz. Ya da kendini tanımamanın bahanesine sığınarak mesuliyetlerimizden kaçmanın bahanesini üretiyoruz. “Ben kimim ve neden buradayım?”, “Hangi amaç bana ben olduğumu anlatır ve hangi amaca tüm benliğimle hizmet ederim?” diye sormak, sakinleşip kendi sesini duymak bu ‘ses kirliliği’nde yeterince zorken bunu bir de kendimizden kaçarak daha da zorlaştırıyoruz.
Sözde hepimiz kendimizi arıyoruz, ruhumuzun nihai amacına hizmet ediyoruz; özdeyse bunu ulaşmak istediğimiz yerden kaçarak yapıyoruz. Bu tezatlar silsilesi her alanda kaosa yol açıyor. Buna eklenen tahammülsüzlük ve koşulların bahanelere yeterince müsait olması da bir an durup nefes almak ve o havanın içimizde dolaştığını hissetmemize engel oluyor. Hatta öyle ki fark etmeden nefes almayı bile unutuyoruz.
Hayatta kalmak için nefes almak ne kadar gerekli ise; yaşamak için de ‘nefes almak’ bir o kadar mühim. Yaşamın sadece hayatta kalmaktan ibaret olmadığını anlamak; kendimizi ararken kendimizden kaçmadan ve henüz hala nefes alabiliyorken nefes almayı unutmadan mümkün.
Zeynep UZAR