Sağlık
OBEZİTE DOĞURGANLIĞI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Dünya üzerinde en çok karşılaşılan problemlerden biri olan obezite doğurganlığı büyük oranda etkiliyor. Çocuk sahibi olmanın önüne geçen bu problemi önlemek içinse doğru ve sağlıklı beslenmek gerekiyor. Kadınlar olduğu kadar erkeklerin de etkilendiği obezite sebebiyle anne baba olmak zorlaşabiliyor. Üreme hücrelerin sağlığının en üst seviyede olması doğurganlığı arttırırken sağlıksız beslenme, sigara ve kilo problemi olumsuz etki yaratabiliyor.
Üreme hormonları bobeziteden etkileniyor
Kadın üreme hücresi yumurtanın erkek üreme hücresi olan sperm tarafından döllenmesi ile yeni bir insan oluşuyor. Anne karnındaki ilk sekiz haftada bebek embriyo olarak, daha sonra da fetus olarak adlandırılıyor. Cinsiyet hormonları; kadında yumurtalıklardan yumurtanın, erkekte er bezlerinden spermin yapılmasını sağlıyor. Kadınlık hormonu temel olarak östrojen ve erkeklik hormonu ise testosterondur. Ancak her sağlıklı kadında baskın hormon olan östrojenin yanında bir miktar testosteron yapımı vardır. Aynı şekilde sağlıklı her erkekte baskın hormon testosteron iken çok az miktarda östrojen üretimi yapılır. Östrojen ve testosteron kadın ve erkekte hassas dengeler içindedir. Bu dengeyi bozan her durum çok çeşitli problemlere yol açtığı gibi yumurta ve sperm yapımını ve sağlığını bozar. Obezite bu hormonal dengeyi bozan sağlık sorunlarından biridir.
Kısırlık tedavisinde obeziteyi önleyici tedavi de uygulanıyor
Çiftin 1 yıl boyunca korunmadan, düzenli cinsel ilişkiye girdiği halde gebe kalamama durumu infertilite yani kısırlık olarak tanımlanıyor. Bu bir yıllık deneme süresi kadın yaşının 35’in üzerinde olması ve bilinen bir infertilite nedeninin bulunmasına göre kısalabiliyor. Dünyada ve ülkemizde kısırlık oranı ortalama yüzde 15 olarak belirtilirken, her 7 çiftten biri kısırlık problemi yaşıyor. Bu problem aynı zamanda kadın ve erkeği eşit oranda etkiliyor. İnfertilite, çiftlerde %40 erkeğe bağlı, %40 kadına bağlı, %10 aynı anda hem erkek hem kadına bağlı olarak gelişebildiği gibi %10 çiftte ise yapılan tüm incelemelere rağmen açıklanamayan sebeplerden meydana geliyor. Her çiftin infertilite nedeni ve varsa mevcut hastalıkları diğer çiftlerden farklı oluyor. Bu nedenle doğurganlık problemlerine yaklaşım ve tedavi çiftlere özel olarak planlanıyor. İlaç tedavilerinin yanında gerekiyorsa aşılama veya tüp bebek tedavisi de uygulanıyor. Doğurganlık problemi yaşasın yaşamasın çocuk sahibi olmak isteyen tüm çiftlere bütüncül sağlığın kazanılması için beslenme bozuklukları ve obezitenin önlenmesi tedavi planının önemli bir parçasını oluştuyor. Obezitenin bağışıklık sisteminin zayıflaması, diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi, koroner kalp hastalıkları, bazı kanserler, inflamasyon, ileri yaşlarda ise Alzheimer gibi daha birçok hastalığa neden olduğu kanıtlanmıştır. Problemin sadece vücut yağındaki kontrolsüz artış olmadığını, estetik bir problem değil çok ciddi sonuçları olabilen metabolik bir hastalık olduğunu ve kronik hastalıklara doğrudan neden olduğunu bilmek büyük önem taşıyor. Bunların yanında obezite ayrıca üreme sağlığı ve doğurganlık üzerinde de birçok olumsuz etki gösteriyor.
Obezite ve kadın doğurganlığı doğrudan ilişkilidir
Yağ doku, hormon üreten endokrin organlar gibi davranır. Yağ hücrelerinde aşırı miktarda üretilen çeşitli moleküller vücudumuzdaki bağışıklık sistemini etkiler, inflamasyona yol açar, pek çok organ sistemine olduğu gibi üreme sistemimize olumsuz etkiler gösterir. Yağ doku; leptin, serbest yağ asitleri, sitokinler gibi pek çok molekül salgılar. Bu moleküller yumurtalık ve rahim iç zarı olan endometriumun çalışmasını bozar. Böylece yumurtanın olgunlaşması ve rahime bebeğin tutunmasını olumsuz etkiler. İnsülin direnci ve insülinin fazla salgılanması vücutta androjenlerin artışına neden olur. Androjenler testosteron başta olmak üzere erkeklik hormonlarının genel adıdır. Bu fazla androjenin bir kısmı östrojene dönüşür ve kadın vücudunda olması gerekenden fazla östrojen yapılmış olur. Hormonlardaki bu anormallik beynimiz ile yumurtalıklarımız arasındaki hormon üretimi ve kontrolünden sorumlu düzenleme mekanizmalarının bozulmasına neden olur. Obezitede LDL kolekstrol ve trigliserid artar ve HDL kolestrolde düşüş gözlenir. Bu durum hormon yapımını düzenleyen mekanizmaların bozulmasına katkı sağlar. Adet düzensizlikleri meydana gelir, yumurtanın olgunlaşması ve yumurtalıklardan atılması gerçekleşemez. Böylece kısırlık başlar. Bu durum aynı zamanda sıkça görülen bir kısırlık ve hormonal bozukluk olan polikistik over sendromlu kadınlarda gözlediğimiz durumdur. Hormonal dengenin bozulması rahim iç zarı olan ve bebeğin tutunup gebelik boyunca büyüdüğü yer olan endometrium adını verdiğimiz tabakanın yapısının bozulmasına yol açar. Endometrium döllenen yumurtayı yani embriyoyu tutamaz. Embriyo tutunsa dahi erken dönemlerde gebelik düşükle sonuçlanabilir. Ancak sağlıklı kilo vermeyle hormonal dengenin yeniden kurulması, yumurta gelişimi ve endometriumun sağlığının geri kazandırılması mümkün oluyor. Örneğin polikistik overli kadınlarda %5 oranında bir kilo kaybı bile adetleri düzenler, yumurtanın üretilmesi ve yumurtalıklardan atılmasını sağlayabilir. Kısırlık tedavisine büyük katkıda bulunulmuş olur.
Erkeklerin obez olması doğurganlığı etkiliyor
Obezitenin farklı mekanizmalarla erkek kısırlığını arttırdığı kanıtlandığı gibi her gün bu çalışmalara yenisi daha ekleniyor. Elbette kilo problemlerine rağmen çocuk sahibi olan erkekler de bulunuyor. Ancak kısırlık nedeni ile başvuran erkeklerde kilo kontrolü ve artmış kiloya bağlı gelişen metabolik hastalıkların tedavisi şart oluyor. Obezitede artmış yağ dokusu erkeklerde hormon dengesini bozuyor. Erkeklik hormonu olan testosteron seviyesi obez erkeklerde normal kilodaki erkeklere göre düşük olurken, kadınlık hormonu östrojen de normal seviyesinin üstüne çıkıyor. Testosterondaki bu azalma ve östrojendeki artış erkeklerde testisleri olumsuz etkiliyor. Sperm yapımı bozulduğu gibi menideki sperm sayısı ve sperm hareketliliği de azalır. Spermin morfolojik yapısı olumsuz etkilenir yani spermde şekil bozuklukları meydana gelir. Testosteron düşüklüğü peniste sertleşememe ve cinsel istekte azalmaya neden olabiliyor. Aşırı kilolu erkeklerde sık görülebilen uyku apnesi de yine testosteron azalmasına yol açabiliyor. Karında, bacaklarda ve testisi saran skrotum adını verdiğimiz torbada yağ dokusunun artması testislerin iç ısısını arttırıyor. Canlı, sağlıklı sperm yapımının olması için testislerin ısısının 32 ile 35 derece aralığında olması gerekiyor. Bunun üstündeki sıcaklıklarda sperm yapımı durur.
Bu nedenledir ki testisler erkek vücudunun dışında yerleşmiştir. Isının artışı, obezitenin neden olduğu iltihaplanma, testislerin kan dolaşımının bozulması, artmış oksidatif stres ve toksinlerin birikimi ile spermin sağlıklı üretilebilmesi için gerekli ortam hücresel düzeyde bozuluyor. Bu da spermin genetik bilgisini barındıran çekirdeğinde ciddi zararlara neden olur ve kromozom kırıkları meydana getirebilir. Böyle bir sperm yumurtayı dölleyemez, döllese bile gebelik düşükle sonuçlanabilir. Yapılan bilimsel çalışmalar ayrıca babanın obezitesinin sadece erkekte kısırlığı arttırmadığı, doğan bebekte ileri yaşlarda metabolik hastalıklar ve bazı çocukluk kanserlerinin görülmesinde artışa neden olabileceği yönünde şüphelere işaret ettiğini gösteriyor. Testislerde spermin yapılması ortalama 64 gün sürüyor bu süre sonunda yapılan sperm meni ile atılıyor. Sağlıklı bir sperm üretebilmek için sigara bırakma ya da kilo kontrolü, eksik vitamin minerallerin yerine konması ya da doktor kontrolünde kullanılacak ilaçların kullanılmasında bu sürenin dikkate alınması, mümkün olduğunca planlan gebelik tarihinden önce harekete geçilmesi gerekiyor.
Sağlıklı bir doğurganlık için beslenmenin önemi büyük
Obezitede problem sadece görsel olarak kilo fazlalığı ve estetik kaygılar değildir. Dengesiz ve yetersiz beslenmenin yarattığı birçok metabolik ve kronik hastalık, hızlı yaşlanma süreci ile potansiyel tehlikelerin ortadan kaldırılması sağlığın yeniden kazanılması gereklidir. Farkındalık ve niyet ile başlangıç adımını attıktan sonra doğru ve bilimsel yöntemlerle bunun sanılandan daha kolay olduğunu söylemek mümkün. Doğurganlık çağındaki çiftlerde kadın ve erkeğin sağlıklı yumurta ve sperm üretimi, yumurtanın döllenebilir spermin dölleyebilir kalite ve yeterlilikte olması, bebeğe hem anneden hem babadan sağlıklı kromozomların aktarılması, gebeliğin sürdürülüp sağlıkla doğuma ulaşılması için basit ama etkili uygulaması kolay hazırlıklar arasında bulunuyor. Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin duygusal ve biyolojik olarak hazırlanmaları da uygun yine oluyor. Özellikle de çiftler kısırlık problemi ile karşı karşıya iseler stres çok yoğun şekilde yaşanabiliyor. Bu döneme psikolojik olarak da hazırlıklı olunması birbirleri ile açık iletişim kurmaları yardımcı olacaktır. Bununla birlikte yediğimiz besinler de psikolojimiz üzerinde etkiye sahiptir. Örneğin kontrolsüz diyabet ve insülin direncinde kan şekerinin artıp azalması duygu durumunu etkilerken, öfke patlamalarını tetikleyebiliyor. Yine tükettiğimiz besinlerin vücudumuza uygun olmaması nedeniyle yaşadığımız fiziksel zorlanmalar psikolojimizi farkına varmadan olumsuz yönde etkileyebiliyor. Fazla kilolardan ve metabolik hastalıklardan kurtulmak için beslenmenin yeniden programlanması gerekiyor. Bu noktada her bireyin kişisel sağlık durumu ve besin ihtiyaçları belirlenmeli, dengeli bir beslenme programı uygulanmalıdır.
Tüm bunlar dikkate alınarak uzman doktorlar tarafından uygulanan Metabolic Balance Beslenme ve Metabolizma Programı’nın kişiye özel etkin ve güvenli bir yöntem olduğu araştırmalarla ortaya konuyor. Metabolic Balance uygulanan hastalarda olumlu birçok sonuç elde etmek mümkün oluyor. Yapılacak testler ile vitamin ve mineral eksiklikleri varsa tespit edilerek yerine konuluyor. Glisemik indeksi yüksek rafine şeker ve un gibi gıdaların beslenmeden çıkarılması, yeterli su içme alışkanlığı edinilmesi tavsiye ediliyor. Yeterli su gebelik boyunca ve emzirme döneminde de büyük önem taşıyor. Her türlü hazır ve katkılı gıdalardan içerdikleri zararlı kimyasallar nedeniyle uzak durulması öneriliyor.
Bol sebze ve lif, yeterli, sağlıklı bitkisel ve hayvansal proteinler, kompleks karbonhidratlar, zeytinyağı, tereyağı başta olmak üzere sağlıklı yağlar, tohumlar ve meyvelerin kişilerin ihtiyacına göre tüketilmesini sağlamak üzere planlama yapılıyor. Ayrıca gebelik sürecinde doktorlara danışılmadan herhangi bir takviye edici ürün ya da bitki küründen kesinlikle uzak durmak gerekiyor. Çünkü kontrolsüz kullanılan ürünlerin uygulanan tedaviye, yumurta, sperm ve bebeğin sağlığına olumsuz etkileri olabiliyor. Metabolic Balance Beslenme ve Metabolizma Programı ile kilo verirken kişinin sağlığının olumlu oranda etkilendiği de sıkça gözleniyor. Enerjinin her gün daha da arttığını fark eden hastalar daha zor yorulduklarını ve hareket kabiliyetlerinin arttığını doğru bir beslenme ile fark ediyor. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Dr. Yeşim BARDAKÇI
Metabolic Balance - Histoloji ve Embroyoloji Uzmanı