Sağlık
KORONAVİRÜS’E KARŞI HEP BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM!
Koronavirüs ilk olarak 31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in en önemli sanayi merkezlerinden biri olan Wuhan kentinde görüldü. Virüs şu an itibarı ile yaklaşık 173 ülkeye yayılmış durumdadır. 18.03.2020 itibarı ile hasta sayısı yaklaşık 206,700 ve ölen kişi sayısı ise 8,750 olarak tespit edilmiştir (Tablo 1.). Şu an itibarı ile bu hastalıktan iyileşenlerin sayısı ise yaklaşık 92,000 olarak kayıtlara geçmiştir.
Tablo 1. Ülkelere göre hastalığa yakalanan ve bu hastalıktan ölen kişilerin sayıları
Ülke |
Hasta Sayısı |
Ölü Sayısı |
Çin |
80,902 |
3,248 |
İtalya |
31,506 |
2,503 |
İran |
17,510 |
1,252 |
İspanya |
14,250 |
710 |
Almanya |
10,797 |
28 |
Fransa |
7,730 |
175 |
Amerika |
6,650 |
123 |
İngiltere |
1,950 |
73 |
Arabistan |
171 |
- |
İrak |
175 |
13 |
Kıbrıs |
49 |
- |
Türkiye |
98 |
1 |
SARS üyesi ve oldukça patojen olan coronavirüsün kalıtım maddesi 30 bin nükleotidli (%90’ı SARS ile aynı dizi) ve tek iplikli lineer RNA molekülü içermektedir. Bu virüs ilk olarak Wuhan’da çeşitli kuş, köpek ve deniz hayvanlarının etlerini satan bir marketten tüketimi yapılan yarasalardan insanlara bulaştığı düşünülmektedir.
Şekil 1. Koronavirüs yapısı.
Özellikle akciğer alveol, böbrek ve kalp ve özofagus epitel hücrelerinin yüzeyinde bulunan ACE2 reseptör proteinlerine tutunur ve daha sonra kendisine ait kalıtım maddesi RNA’yı insan hücresine aktarır. Hücre sitoplazmasında bu RNA yine virüsten gelen replikaz enzimi ile çoğalır ve virüse özgü proteinleri sentezler. Oluşan proteinler ile hücreyi apoptoz ile yok ederek çoğalır ve komşu hücreleri enfekte ederler. İmmün sistem bu hücrelerden salınan sitokininler ile mücadele edemez hale gelince kişinin bağışıklık sistemi çöker.
Hastalığın belirtileri:
Yüksek ateş, kuru öksürük ve hapşırma, solunum yetmezliği, burun akıntısı, baş, boğaz ve göğüs ağrısı, ishal, kusma, eklem ağrıları ve halsizlik olarak ortaya çıkmaktadır. Virüsün enfekte ettiği hastada kalış süresi yaklaşık 7-12 gündür ancak emin olmak adına bu süreyi 14 gün olarak kabul etmekte yarar vardır. Virüs, çocuklarda çok nadir görülebilir, 20’li yaşlardan sonra taşıyıcı olma durumları 60 yaşlarına kadar giderek artar. Ancak ölüm oranı 50’li yaşlarına kadar her bin hastada 1 dolayında iken, 50 yaş üstü hasta bireylerde hızlı bir şekilde yükselmektedir (Tablo 2.).
Virüse yakalanan kişide önem sırasına göre kalp (%11.0), diyabet (%7.3), solunum (%6.3), hipertansiyon (%6.1), böbrek (%5.8) ve kanser (%5.6) gibi hastalıkları var ise etkilenme riski daha yüksek olur. Bu hastaların bir kısmına uygulanmakta olan ACE2 reseptör proteinin sentezini arttırıcı ilaçlar cornovirüsüne zemin oluşturarak enfeksiyonu arttırabilmektedir. Bu arada sigara içenlerde vücut direnci daha da zayıflaşır. Ayrıca erkeklerin bu hastalığa kadınlardan daha fazla yakalanma riski mevcuttur (Tablo 3.).
Tablo 2. Hastaların yaş aralığına göre yaklaşık ölüm oranları
Yaş |
ölüm oranı (%) |
80- |
%17.0 |
70-79 |
%8.2 |
60-69 |
%3.7 |
50-59 |
%1.3 |
40-49 |
%0.4 |
30-39 |
%0.2 |
20-29 |
%0.2 |
10-19 |
%0.2 |
0-9 |
%0 |
Görüldüğü üzere yaş ilerledikçe bu hastalıktan ölüm oranları da artmaktadır. Doayısıyla yaşlı kesimin daha dikkatli olması gerekmektedir.
Tablo 3. Cinsiyete göre ölüm oranları
Cinsiyet |
Ölü Sayısı |
Erkek |
%4.7 |
Kadın |
%2.8 |
Hastalıktan korunma:
- Bu virüs ile ilk defa karşılaştığımız için vücudumuzun buna karşı geliştirdiği herhangi bir bağışıklık direnci bulunmamaktadır.
- Kontaminasyon ihtimali yüksek olan kapı ve asansör kolu, asansör tutamağı, armatürler, elektrik düğmesi gibi yüzeylere temas ederken dikkatli olmak,
- Havlu gibi kişisel eşyaların başkaları ile ortak kullanılmaması,
- Kalabalık ortamlara girilmemesi ve tokalaşmadan kaçınmak,
- Yaşam alanlarında düzenli havalandırmanın yapılması,
- Sık aralıklarla ellerin sabun ve su ile yaklaşık 20 saniye kadar yıkanması,
- Dışarıda iken elleri yüze temas ettirilmemesi ve eve girildiğinde ilk önce ellerin sabunlu su ile iyice yakanması,
- Zorunlu olmadıkça derimizde vücut direncimiz için oldukça önemli olan vitamin D üreten bakterilere zarar verecek olan anti-bakteriyal sabunların kullanılmaması,
- Elleri yıkamanın mümkün olmadığı durumlarda; su ve sabun kadar faydalı olmayan %70 ve üzeri kolonya kullanılabilir ancak bunun deride olumsuz etkileri olacağından sık kullanılmaması,
- Zorunlu olmadıkça yıkanmamış ellerin yüze temas ettirilmemesi,
- Görevliler ve hastaların dışındaki vatandaşların maske kullanmamaları,
- Maske kullanımında her yarım saatte bir değişimi gerekmektedir. Aksi tkadirde gözeneklerin tıkanması, nemlenmesi ve bunun sonucu olarak ta fonksiyon sağlamaması hatta enfeksiyona zemin hazırlaması söz konusudur.
- Sık kullandığımız eşyaların dezenfekte edilmesi,
- Virüsün hapşırma sonunda havaya saçılan damlalarda etkin olma süresi yaklaşık 3 saat, metal, kapı kolu, elektrik veya zil düğmeleri gibi eşyaların yüzeyinde 10-24 saat iken, plastik, çelik ve kağıt yüzeylerinde ise 1-3 günlük süre sonunda dahi fonksiyonel olabileceğinin dikkate alınması,
- Cep telefonlarının sık sık temizlenmesi ve başkası tarafından kullanılmaması,
- Hiçbir bitkinin virüsü öldürmediğini unutmayalım ve bu tür söylentilere aldanılmaması,
- Sadece vücudumuzun direncini yani bağışıklık sistemini arttırıcı Vitamin C içeren (limon, greyfurt, mandalina, kuşburnu, kırmızı lahana gibi) ve Vitamin D (tahıl, yumurta, balık, süt ve süt ürünler) içeren gıdaları tüketerek bağışıklığı arttırmanın yararlı olacağı,
- Bol sıvı tüketimine, dengeli beslenmeye ve uyku düzeninin sağlanması,
- Kişilerin başkalarını etkilememeleri için hapşırırken ağız ve burunlarını kağıt mendil veya peçete ile kapatmaları, bunların mevcut olmama durumunda dirsek içinin kullanılması,
- Virüsün ortaya çıkış tarihinden itibaren yurtdışına gidip gelen veya yurtdışından gelenlerin 14 günlük karantinada tutulmaları,
- Bu kişiler ile teması olanların da potansiyel risk taşıdıkları unutulmamalı,
- Halsizlik ve şüpheli durumlarında evden dışarı çıkılmaması,
- Hastaların 2 hafta boyunca dışarı çıkmayıp evde ve izole bir odada kalmaları,
- Hastanın bulunduğu odaya zorunluluk hali dışında girilmemesi,
- Hastaların cerrahi maske takarak bunun başkalarına geçişini engellemeleri,
- Hastalığa yakalanmış olan kişilere zorunlu olmadıkça 1 metre mesafede durulması,
- Hastanın bulunduğu hastane ortamlarında çalışan personelin medikal maske takmaları,
- Sonuç olarak korunmaya yönelik henüz herhangi bir aşı veya ilaç bilinmemekte, ancak yapılmakta olan çalışma ve testler, 2020 yılı Mayıs veya Haziran aylarında bir gelişmenin olabileceğini işaret etmektedir.
Teşhis:
- Termal monitörler,
- Biyokimyasal testler (interlökin, sitokinin, tümör nekrosis, kan hücre sayımı gibi),
- Vücut sıcaklığının 37 °C’nin üzerinde olması durumunda kan hücre sayımı ve immün T hücre sayımı,
- Göğüs röntgeni (C-X-Ray), Bilgisayarlı tömografisi (CT)
- Karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri,
- Ancak en güvenilir test olarak bilinen Reverz Transkriptaz Polimaraz Zincir Reaksiyonunun (RT-PZR) kullanılmasıdır. Bunun için boğazdan alınan örnekten laboratuvar ortamında viral RNA’nın DNA’ya dönüşümü ve daha sonra buna uygun pirimerler kullanılarak Gerçek Zamanlı Polimaraz Zincir Reaksiyonu (RT-PZR) ile teşhis edilmektedir.
Hastalığın tedavisi:
- Hastaların %80’ini (ağır olmayan hastalar) evde izole bir ortamda dinlenerek bunu atlatabilmektedirler.
- Yukarıda belirtilen şüpheli durumların akabinde ağır seyreden septomlarda ALO 184 aranarak alınan tavsiyelere göre hareket edilir.
- Belirlenen hastaneye gidilmesi gerektiğinde kişinin muhtemel enfeksiyon ajanı virüsü aracı kullanan veya yanında bulunanlara bulaştırmaması için uygun bir maske takarak hastaneye gidilmesi gerekir.
- Hastanın bulunduğu ortamda üflemeli vantilatör veya klimanın çalıştırılmaması gerekmektedir.
- Mevcut durumda tedaviye yönelik herhangi bir anti-viral ilaç veya aşı henüz kullanıma girmemiştir.
- Risk oluşturan hastalara genel olarak su, oksijen, serum ve antikor takviyesi yapılmaktadır.
- Klinik merkezinde tedavi yapan doktorların alacağı kararlar doğrultusunda HIV gibi başka virüslere karşı daha önceden geliştirilen ribavirin (RNA repliksayonunu engeller) oseltamivir, lopinavir, ritonavir ve ebola’ya karşı kullanılan remdesivir, sıtmaya karşı kullanılan chloroquine, SARS’a karşı kullanılan APN01 gibi bazı antiviral ilaçların kullanımı sözkonusu olabilir. Ancak doktorun bilgisi dışında her hangi bir ilacın kullanılmaması gerekir.
- Tedavi amaçlı kullanılabilecek aşı ve ilaç testleri halen devam etmekte ve muhtemelen 1-2 ay içerisinde piyasaya sürülebileceğini tahmin ediyoruz.
- Ayrıca, laboratuvar alt yapımızın iyileşmesi durumunda yapabileceğimiz bir çalışma şu şekilde özetlenebilir: vücut kan sıvısından izole edilecek eksozom adı verilen vezikül aracılığı ile hastaya transfer edilecek olan 20 nükleotitlik mikroRNA’lar (viral mRNA’ya uyumlu) kişiye kan yolu ile verilir. Bu mikroRNA’lar hedef koronavirüsün RNA’sına bağlanıp onu bloke ederek translasyonunu engelleyecektircek ve böylece viral çoğalma engellenebilecektir. Ancak bu tür bir çalışma yaklaşık bir yılı alabilir.
Sonuç olarak enfeksiyona karşı korunma ve onu kontrol altında tutmak en önemli hedef olarak görülmelidir.
Kendinize iyi bakın ve sağlıkla kalınız inşallah.
Kaynaklar:
- Zhou, G., Chen, S., & Chen, Z. (2020). Back to the spring of Wuhan: facts and hope of COVID-19 outbreak.1-4, doi.org/10.1007/s11684-020-0758-9.
- Li, T. (2020). Diagnosis and clinical management of severe acute respiratory syndrome Coronavirus 2 (SARS-CoV-2) infection: an operational recommendation of Peking Union Medical College Hospital (V2. 0) Working Group of 2019 Novel Coronavirus, Peking Union Medical College Hospital. Emerging Microbes & Infections, 9(1), 582-585.
- Gralinski, L. E., & Menachery, V. D. (2020). Return of the Coronavirus: 2019-nCoV. Viruses, 12(2), 135. 1-8.
- Novel Coronavirus (2019-nCoV) situation reports (2020) World Health Organization (WHO).
- Clinical features of patients infected with 2019 novel coronavirus in Wuhan, China - The Lancet, Jan. 24, 2020.
Prof. Dr. Nihat Dilsiz
İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü