Haberler
TİTANİK'İN MEÇHUL BEBEĞİ
Kazadan 6 gün sonra 21 Nisan 1912’de, Mackay-Bennett adlı kurtarma gemisi çalışanları, Atlantik Okyanusu’ndan 2 yaşlarında sarışın bir çocuğun cansız bedenini çıkardı. 2004 yılında genetik çalışmalar sonucu uzmanlar bu bebeğin, Finlandiyalı 13 aylık Eino Panula olduğunu açıkladı, ama yanılıyorlardı.
02 Aralık 2015, Çarşamba
Doç. Dr. Kadir DEMİRCAN
Adli genetik uzmanları 2001 yılında “Titanik DNA Projesi” kapsamında meçhul bebek mezarını açtı. 1998 yılında başlayan bu projede mezarlıktaki 240, 281 ve 4 numaralı mezarların açılması için ailelerden izin alındı. 4 numaralı mezar meçhul bebek mezarı olarak biliniyordu. Aileler bu proje sonunda cesetlerin kimliklerinin tespit edileceğini umuyordu. Aslında bebeğin 2 yaşındaki İsveçli Gösta Leonard Palsson olduğu düşünülüyordu. Alma Palsson adlı bir yolcunun giysilerinin cebinde çocuklarına ait 4 bilet bulunmuş ve meçhul bebeğin annesi zannedilen Alma da bebeğin mezarının yanına defnedilmişti. Ama meçhul bebek Palsson değildi. Bebeğin kimliği iki kez yanlış tespit edildi. Ancak genetik bilimindeki gelişmeler ve uzmanların ısrarlı çalışmalarıyla en sonunda doğru kimlik tespiti yapılabildi. Bazılarımızın aklına şöyle bir soru gelebilir: 100 yıl önceki kazada hayatını kaybetmiş bir kişinin kimlik bilgilerine ulaşılsa elimize ne geçecek? Bu kadar masrafa ve zaman harcamaya ne gerek var? Bilimin görevi, insanlara faydalı olmak, sırları, soru işaretlerini ortadan kaldırmak ve yeni teknolojiler geliştirmek. İşte bu çalışmalar bunların hepsini yerine getiriyor.
İnsan kalıntılarından DNA elde edilmesi üzerine çalışan Kanada’daki Lakehead Üniversitesi profesörlerinden Ryan Parr, Titanik hakkında bazı videolar seyrederek araştırmasına başlar. 2001 yılında Palsson ailesinin izni ile Gösta Leonard Palsson olduğu düşünülen çocuğun, Titanik kurbanlarının defnedildiği Halifax’daki Fairview Mezarlığı’ndaki mezarı açılır. Çamurlu bir tabut, üç diş ve 6 santimetre uzunluğunda bir kemik parçası çıkarılır. Kemik ve dişler çok eski olduğu için çekirdek DNA elde edilemez. Her hücrede bir adet bulunan çekirdek DNA elde edilebilse her şey çok kolay olacaktır, çünkü bu sayede % 99,9 oranında doğru kimlik tespiti yapılabilir. Ancak çekirdek DNA’sının elde edilemediği durumlarda (yangın, antik kalıntılar, aşırı kimyasal deformasyon) Y-STR ve mitokondri DNA analizleri uzmanların rahat bir nefes almasını sağlar. Titanik projesinde Y-STR çalışmaları başarısız oldu.
Parr ve ekibi aldıkları dişten, mtDNA elde etmeyi başardı. Mitokondri, hücre sitoplazmasında bulunan birçok organelden biri. ATP burada üretiliyor. Mitokondrinin, çekirdek DNA’sından farklı olarak kendine özgü DNA’sı var. Bir mitokondrinin ortamala 2-10 DNA’sı olur. Mitokondri DNA’sı üzerindeki HV1, HV2 ve HV3 bölgeleri genetik kimliklendirmede kullanılır. Mitokondriyal DNA yavrulara sadece anneden geçer. Bizim, annemizin, anneannemizin mitokondri DNA’sı aynıdır. Bu yüzden adli tıpta anne tarafından bireyler takip edilirken mitokondri DNA’sı çok işe yarar.
Kısacası, mitokondri DNA’sı biyolojik bir arşivdir. Genetik soyadımızdır. Meçhul bebeğin DNA dizisi Palsson’un akrabalarının mtDNA’sı ile karşılaştırıldı, ama DNA’lar eşleşmedi. Ekip, araştırmayı kazada ölen 3 yaşın altındaki diğer beş çocuğu da katarak genişletti. Projeye dahil olan Atlantik Denizcilik Müzesi’nden Alan Ruffman kazada ölen altı çocuğun anne tarafının soyunun izini sürmek için sosyal bilimcilerden, tarihçilerden, Titanik araştırmacılarından, çevirmenlerden, arşivcilerden ve aile üyelerinden yardım aldı. Adli soy uzmanları da çalışmaya destek verdi. Araştırmacılar meçhul bebeğin HV1’i ile diğer çocuklarınkileri karşılaştırdı ve iki çocuk hariç diğerlerini eledi. 4 çocuk eşleşme olmadığı için elenince geriye sadece 13 aylık Eino Viljami Panula ve Sidney Goodwin kaldı. Meçhul bebeğin dişlerinde yapılan incelemelerde çocuğun yaşının 9-15 ay arasında olduğuna ve iki çocuktan yaşı büyük olan 19 aylık Goodwin olamayacağı kanısına varıldı. Sonuçta araştırmacılar meçhul bebeğin 13 aylık Finli Eino Viljami Panula olduğunu 2004 yılında bilim dünyasına duyurdu.
Bu, meçhul bebeğin kimliğinin ikinci defa yanlış tanımlanmasıydı. Ama sonra ilginç bir şey oldu. Meçhul bebekten geriye kalan ayakkabı Atlantik Denizcilik Müzesi’nde sergileniyordu. Bir çift deri ayakkabı, araştırmacıların belirlenen yeni kimlik hakkında sorular sormasına sebep oldu. Müzenin internet sitesine göre ayakkabılar 1912 yılında Clearance Northover tarafından saklanmıştı. Northover Halifax’ta polisti ve Titanik kurbanlarının cesetlerinin ve eşyalarının korunmasına yardım etmişti. Northover’ın torunu Earle bir mektubunda Titanik kurbanlarının giysilerinin hatıra avcılarından korumak amacıyla yakıldığını anlatıyordu. Ama Northover o minik ayakkabıları yakamamıştı. Ayakkabıları polis karakolundaki çekmecesine koyuverdi.
2002 yılında torun Earle Northover ayakkabıları müzeye bağışladı. Müzedeki ayakkabılar araştırmacıların kafasında şüpheler oluşturmuştu. Çünkü bu ayakkabılar 13 aylık bir bebeğe göre çok büyüktü! Acaba Panula, Panula değil miydi? İki yanlış kimlik tespitinden sonra araştırmada üçüncü aşamaya geçildi.
Parr ve ekibi kimlik tespitini ABD Silahlı Kuvvetleri’nin DNA Kimlik Laboratuvarı’nda tekrar yapmaya karar verdi. Ekip, yine mitokondri DNA analizi yaptı. Daha önce elenen Sidney Goodwin’in meçhul bebek olabileceğini gösteren mitokondrinin HV2 bölgesine baktılar. Sonuç eşleşmişti.
Silahlı Kuvvetler Laboratuvarı sonucu doğruladı. Bu veri, tanımlamanın % 98 oranında doğru olduğunu gösteriyordu. 2004’te bebeğin Panula olduğunu duyuran sonuçlar 2011 yılında düzeltilerek “Uluslararası Adli Genetik” dergisinde yayımlandı. Adli genetik uzmanları kazadan 99 yıl sonra, 21 Nisan 1912’de cansız bedenine ulaşılan meçhul bebeğin kimliğini doğru olarak tespit etmişti. Meçhul bebeğin, Palsson ve Panula değil, İngiliz Goodwin ailesinin 19 aylık bebeği Sidney Leslie Goodwin olduğuna karar verildi. Titanic ve Avatar filmlerinin yönetmeni James Cameron, son yıllarda Titanik’in daha ayrıntılı ve net görüntülerini elde etmeye çalışıyor.
Titanik batığı, Robert Ballard ve Jean-Louis Michel tarafından 1985 yılında bulunmuştu. Bu keşiften itibaren Titanik’e ilgi daha da arttı. Genetikteki gelişmeler, teknolojide de yaşanıyor. Okyanusun derinliklerindeki Titanik’in üç boyutlu görüntüleri hazırlanıyor. Teknolojik ve genetik gelişmeler önümüzdeki yıllarda, karanlık sulara gömülerek sonsuza dek sustuklarını düşündüğümüz insanların ve Titanik’in sesi olabilecek.
Titanik felaketi gibi başka felaket kurbanlarının kimliklendirme çalışmaları da daha hızlı ve doğru olarak yapılabilecek. 1912’de batan Titanik hakkında bugün bunları konuşuyoruz. 2112’de bakalım neler konuşulacak. Yorumu sizlere bırakıyoruz.
Kaynaklar
Holden, C., “Americans and French Find the Titanic”, Science, Cilt 229, Sayı 4720, s. 1368-1369, 27 Eylül 1985.
http://news.discovery.com/history/titanic-unknownchild-identified-110426.html
Just, R. S., Loreille, O. M., Molto, J. E., Merriwether, D.
A., Woodward, S. R., Matheson, C., Creed, J., McGrath,
S. E., Sturk-Andreaggi, K., Coble, M. D., Irwin, J. A.,
Ruffman, A., Parr, R. L., “Titanic’s unknown child: the critical role of the mitochondrial DNA coding region in a re-identification effort”,
Forensic Science International Genetics, Cilt 5,
Sayı 3, s. 231-235, Haziran 2011.
Titley, K. C., “The Titanic Disaster: Dentistry’s Role in the Identification of an ‘Unknown Child’”, Journal of Canadian
Dental Association, Cilt 70, Sayı 1, s. 24-28, 2004.
Butler, J., Fundamental of Forensic DNA Typing, Academic Press, 2010.
Görülmemiş Titanik, National Geographic Türkiye, Nisan 2012.
http://onlinestore.usatoday.com/titanic-p16342.aspx
http://www.forensicgenealogy.info/contest_81_results.html