Haberler
SUÇ GENİ VAR MI?
Suç’un geni yoktur. Modern davranis genetik bilimcileri geçmiste Lombrosso ve meslektaslarinin ortaya atmis olduklari ‘tek kusurlu gen’ fikrinin çok daha ötesindeler. Suç davranislari ile genler arasindaki baglanti hakkinda dogrulanabilecek tek ciddi tespit, davranislarimizi tetikleyen organin sinir sistemimizin oldugu yönündedir.
02 Aralık 2015, Çarşamba
Arkın Gelişin / Suç Psikolojisi Uzmanı - Yazar
Suç’un geni yoktur. Modern davranış genetik bilimcileri geçmişte Lombrosso ve meslektaşlarının ortaya atmış oldukları ‘tek kusurlu gen’ fikrinin çok daha ötesindeler. Suç davranışları ile genler arasındaki bağlantı hakkında doğrulanabilecek tek ciddi tespit, davranışlarımızı tetikleyen organın sinir sistemimizin olduğu yönündedir. Sinir sistemimiz, çevremizdeki etkilere karşı tepkilerimizi yönlendirmektedir. Sinir sistemiz, dolaylı da olsa, genlerimizden bazı miraslar almakta. Buna suç davranışları da dahildir. Bu tespitten ötürü, suç ile genetiğin arasında bir bağ olasılığını söylemek doğru olmaz.
Günümüz genetik bilimi, Lombrosso teorilerinin çok ötesinde. Birincisi, en küçük davranış dahi, farklı genlerden etkilenmekte (örn. polygenetically influenced). İkinicisi, genlerin çevre ile etkileşim halinde olmalıdır. Çevre etkenleri herkeste farklı tepkiler yaratmaktadır. Her çevresel etki, aynı tepkiyi yaratacağına dair bir tez yoktur. Üçüncüsü, suç davranışlarının kusurlu bir gen tarafındann etkilendiğini ıspatlayan hiçbir bulgu yoktur. Genler, suçu tetiklemezler. Bazı dış etkenler neticesinde, genlere bağlı olan bazı davranışların, suç davranışlarına dönüştüklerini söylemek mümkündür. Hollin (1992) bu konu ile ilgili iki önemli soru yöneltmiştir: (1) Suç ile ilgili genetik etken var mıdır; ve (2) eğer öylese, gerçek etkisi nedir? İlk sorunun cevabını yanıtlamak için psikolojideki genetik araştırmalar için kullanılan olağan çalışmlar yeterlidir: aile geçmişi, ikiz ve evlatlık teorileri.
Aile Geçmişi Araştırmaları
Suç davranışlarının nesiller arası devam edebileceğini görmekteyiz. Osborne ve West (1982) suç işlemiş ve işlememiş babaların oğulları arasında karşılaştırmalar yapmıştır. Araştırmalarına göre, suç işlememiş babaların oğulları %13 oranında suç işlerken, suç işlemiş babaların oğulları %40 oranında suç işlemekteler. Bu tespit oldukça tutarlı bir sonuçtur. Ancak bu sonuç, genetik bağlantıları doğrulamaz. Suç ortamında yetişen çocukların, suçsal davranışları sıradan olarak görmeleri olağan bir durum. Genetik bağlantıyı kabul etsek dahi, suç işlemiş babaların oğullarının %60’ı niçin suç işlemediğini de sorgulamak durumundayız ya da suç işlmemiş babaların oğullarının %13’ü niçin suç işlediklerini araştırmak durumundayız.
İkizler Araştırmaları
İkizler araştırmlarındaki bazı tespitler, aile geçmişi araştrmaları ile bağlantılar olduğunu göstermekte. Geçmişte yapılan ikiz araştırmaları, tek yumurta ikizlerindeki suç oranının, çift yumurta ikizlere oranla daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu tespit, genetik etki tezini destekler gibi görünmekte. Ancak geçmişte yapılan araştırmaların yöntemleri ve elde olan örneklerin azınlığı, bu tespitlerin tutarlılığını sorgulatmakta. Yakın zamanda yapılan araştırmların, geçmişteki araştırma sonuçlarının desteklemekten ziyade, çürütmekte (Putwain & Sammons, 2002). İkiz araştırmaları ile ilgili en verimli tespitler Danimarka'dan gelmekte. Danimarka'da yapılan araştırmalarda 3.500 ikiz üzerinde araştırma yapılmıştır. Christiansen (1977) yapmış olduğu araştırmada tek yumurta ikizlerde %35 oranında uyum gözlemlerken, çift yumurta ikizlerde ise 13% civarında bir uyum gözlemlemiştir. Norveçli bilim adamları Dalgard ve Kringlen (1976), benzer sonuçlar elde etmişlerdir: Tek yumurta ikizler %26, çift yumurta ikizler %15.
Aile geçmişi araştırmlarında da olduğu gibi, suçsal davranışlar üzerinde genetik bir etkinin olabileceğini doğrulamakta. Ancak bir kaç tespit sorgulanmalıdır. Birincisi, her ne kadar tek yumurta ikizlerdeki suç oranıi çift yumurta ikizlerine oranla belirgin bir şekilde daha yüksek olması, genetik bir etkenin sözkonusu olabileceğini ıspatlamamkta. İkincisi, tek yumurta arasındaki bağın, suç davranışlarına etki etmesini kabul ederken, çift yumurta ikizlerde, kız-erkek kardeş faktörü ve dış etkenlerin etkisinide göz önünde bulundurmakta fayda var.
Evlatlık Araştırmaları
Evlatlık araştırmalarında, biyolojik ile üvey ebeveynler arasındaki farklıklar araştırlımakta. Üvey ebeveynlerin evlatlık edinilen çocuklar ile karakteristik benzerlikler tespit edilse de, biyolojik ebeveynlerinin karakteristiğini gösteren çocuklarda genetik tezler sorgulanabilir. Son tespitlere göre genler ile suçsal davarnışların bağlantısı araştırlabilinir. Crowe (1972) yapmış olduğu araştırmlarda, biyolojik annenin geçmişinde sicil kaydı varsa, çocukların suça meyilli olma risk oranı %50’dir. Biyolojik annelerin suç işlemediği halde, çocukların suç işleme risk oranı % 5’tir. Hutchings ve Mednick (1975) yapmış olduklarını araştırmalara göre, ne biyolojik babanın ve üvey babanın sicil kaydı yokken, çocuğun suç işleme risk oranı %10 olduğunu göstermektedir. Sadece üvey babanın sicil kaydı var ise, bu oranı %11’e çıkmakta. Biyolojik babanın sicil kaydı varsa, oran %21 olarak tespit edilmekteyken, her iki babanında sicil kaydı varsa, oranın %36 olduğu tespit edilmekte. Mednick (1994) yapmış olduğu araştırmalarda, üvey baba ile çocuk arasında hiçbir suç davranışsal bağlantı tespit etmezken, biyolojik ebeveynler ile ilgili bağlantı gözlemlemiştir. Ancak işlenen suçlar adi suç olarak kayda geçerken, şiddet suçları ile ilgili bir tespit olmamıştır.
Bu araştırmalar, suçsal davranışlar ile genetik arasında bir bağlantı olabileceğini göstermekte. Ancak bazı sınırlamalara değinmek gerekir. Birincisi, illa ki saf olarak suç miras edilmemekte. Örneğin, alkol bağımlılığı ile ilgili somut sunçlar var Bohman 1982). Şiddet suçu ile alkol bağımlılığı arasında ciddi bir bağlantı vardır. Yani aslında suç miras edilmezken alkol bağımlılığı genetik bir miras olarak oluşmaktadır. İkincisi, biyolojik ebeveynler ile çocuklar arsındaki benzerlikler illa ki genetik sonuç olarak değerlendirilmemeli. Suç, yoksulluk ve düşük sosyoekonomik statü ile ilişkilidir. Her iki durumda ciddi etkendir. Hamilelik döneminde anneden kaynaklı oluşan bazı psikolojik trarvmalar, çocukların geleceklerinde, bazı psikolojik sorunları tetiklemekte ve bir takım suç davranışlarına sebebiyet vermekte. Üçüncüsü ise, çocukların çoğu doğum itibariyle evlatlık edinilmezken, geçmiş yaşamın etkileri, ileri yaşlarda çıkabileceğini de unutmamak lazım.
Miras Kalanlar Neler?
Eğer suç davranışlarındaki genetik etkeni kabul edecek olursak, etkinin nasıl olduğuna bakmamız lazım. Hollin (1992) bazı olasılıkları açıklamıştır:
- Merkezi sinir sistemindeki anormallikler, özellikle beyin bölgesi. Bu durum bilişsel işleyişi etkilemekte (örn. düşük IQ) ya da düzenleyici davranışlarda sorunlarda (örn. DEHB – Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) suç davranışlarına etki edebilmekte.
- Otonom sinir sisteminde anormallikler. Bu gibi durumlarda, kişiler sadece güçlü uyaranlara tepki göstermekteler. Bu durumda, yukarıda olduğu gibi, öğrenme bozukluğuna ve uyarılma seviyelerindeki farklılıklardan ötürü, öfkeye yol açmakta.
- Endokrin sistemindeki anormallikler. Atipik hormonal aktivite makul suçun belirli türleri ile bağlantılı olabilir. Örneğin, testosteron cinsel ve şiddet suçlarında rol oyanayabilir.
Hollin’in de anlatmaya çalıştığı gibi, bu etkenleri soyutlayıp, genetik araştırmalara yönelmek oldukça zor bir olasılık. Aslında tüm etkenler, karmaşık bir şekilde bir birileri ile çalışmaktalar. Her ne kadar suç üzerindeki biyolojik etkenler bazı durumlarda doğrulansa da, hiçbiri biyolojik delil olarak kabul edilmemekte.
Arkın Gelişin
Suç Psikolojisi Uzmanı