Haberler
STERİLİZASYON
Günlük hayatta karsilastigimiz hemen her seyde temizlik arariz. Evimizde, hastanede, okulda, serviste, yedigimiz yemekte hatta birlikte yemek yedigimiz kiside bile…
02 Aralık 2015, Çarşamba
Nezahat BAYRAM
Tenzile Mehtap BAYINDIRLI
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Günlük hayatta karşılaştığımız hemen her şeyde temizlik ararız. Evimizde, hastanede, okulda, serviste, yediğimiz yemekte hatta birlikte yemek yediğimiz kişide bile…
Bir ev kadınını düşünelim. Her gün bıkmadan usanmadan mutfağı, salonu, yerleri, camları, lavaboları temizliyor. Bu kadar şeyi sadece tozların kötü görüntüsünden dolayı yapmıyor. O tozlar bizi hasta eden bin bir türlü mikroorganizmayı barındırıyor. Ve bu temizlik işleri zannedildiği kadar da kolay yapılmıyor. Mutfaktaki inatçı yağ lekelerini ele alalım mesela. Hepimizin severek yediği basit bir patates kızartması yaparken bile etrafa illaki yağ sıçrıyor. İlk etapta temizlenmeyen bu yağlar bir süre sonra mikroorganizma yuvası haline geliyor. Her kadın kendine göre bir çözüm üretiyor bu durum karşısında. Kimi kimyasalları kullanıyor kimi ise düdüklü tenceresinde pişirdiği etli yemeğin buharından faydalanıyor. Buharı sadece mutfağımızdaki mikroorganizmalardan kurtulmak için kullanmıyoruz tabi ki. Sağlık sektöründe daha profesyonel şekilde kullanılıyor. Bunun için otoklav adı verilen bir cihazdan yararlanılıyor.
Otoklav genellikle ameliyathanelerde ve laboratuvarlarda mikroorganizmaları yok etmek amacıyla kullanılır. Bu cihaz evlerimizde kullandığımız bir çeşit düdüklü tenceredir. Basınçlı ve su buharıyla doymuş bir ortamda, yüksek sıcaklıkta, kısa bir sürede kullanılacak olan malzemeleri mikroorganizmalardan arındırır. Sterilizasyonda buhar yani nemli ısı kullanıldığı gibi kuru ısıda kullanılıyor. Bu yöntem nemli ısıdaki gibi sadece mikroorganizmaları yok etmekle kalmıyor aynı zamanda mikroorganizmaların metabolik artıklarını da yok ediyor. Tamamen yakma ve alevden geçirme kuru ısı ile sterilizasyonun en belirgin uygulama örnekleridir. Bu yöntem eski dönemlerden beri kullanılmaktadır. Yeşilçam filmlerini hatırlayalım. Başroldeki güzel kızı yılan ısırır ve kahramanı çakısını ateşten geçirir. Sonra da yılanın ısırdığı bölgeyi keser ve kızı yılanın zehrinden kurtarır. Sizce kahramanımız çakısını neden alevden geçirdi? Cevabı çok basit aslında. Kahramanın elinde veya giysisinde bulunan mikroorganizmalar çakıya geçmiş olabilir. Çünkü mikroorganizmalar durağan varlıklar değildir. Bu canlılar rüzgârla, yağmurla ve başka yollarla taşınabilirler. Kahramanımız da çakısındaki mikroorganizmalardan kurtulmak için alevden yararlanmıştır. Sterilizasyon için kimyasal, buhar, kuru ısı gibi yöntemlerin yanında filtrasyon yani süzme işlemi de kullanılır. Bu süzme işlemi sıvıların ve gazların mikroorganizmalarından arındırılması için kullanılır. Zaman zaman kanalizasyon sularının içme sularıyla karışması gündeme gelir. Bu durumun olumsuz etkilerinden musluklarımıza taktırdığımız su arıtma cihazları sayesinde korunuruz. Çünkü bu cihazlarda bulunan filtreler mikroorganizmaları tutarak sudaki zararlıları uzaklaştırır.
Gaz ile sterilizasyonda kimyasal membran filtreler kullanılır. Bu filtrelerde kullanılan bazı kimyasal maddeler konsantrasyona bağlı olarak mikroorganizmaların ölmesine veya üremelerinin durmasına yol açar. Etkilerini proteinleri pıhtılaştırarak, mikroorganizmaların hücre duvarına zarar vererek gösterirler. Sterilizasyondan sonra ortamdan uzaklaştırılması kolay olduğu için genellikle gaz halindeki maddeler kullanılır. Hemen hemen bütün bakteri ve bakteri sporlarını öldürdüğü için etilen oksit bu işlemde kullanılan başlıca gazdır.
Sterilizasyon amacıyla 0,2 milimikron gözenek çapına sahip membran filtreler kullanılır. En küçük bakteri (nanobakteriler hariç) 0,3 milimikron olduğuna göre bu gözenek çapına sahip bir filtre bütün bakterileri tutacak özelliktedir.
Görüldüğü üzere hayatımızın her alanında bize eşlik eden bu minik organizmalara incelediğimiz yöntemlerle veda etmek mümkündür. Sağlıklı bir yaşam için bu mikroorganizmaların belli bir kısmandan uzak durmalıyız, hayatımızda minimum alana sahip olmalarını sağlamalıyız.
Sağlıkla kalın, hoşça kalın…
Yazının hazırlanmasında vermiş olduğu desteklerden dolayı
Yrd. Doç. Dr. Emir Alper TÜRKOĞLU’na teşekkür ederiz.
Kaynaklar
‘Farmasötik Teknoloji – Temel Konular ve Dozaj Şekilleri’ Ed. A. Z. GÜRSOY, Kontrollü Salım Sistemleri Derneği Yayın 2, İstanbul (2012).