Sağlık
Nöralterapi Penceresinden Tamamlayıcı Tıp
“Geleneksel ve tamamlayıcı tıp” fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan; farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı, izahı yapılabilen veya yapılamayan bilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür.
Nöralterapi ise, bedenin elektrofizyolojik iletişiminin bozulması nedeniyle ortaya çıkan ağrı ve hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılır. Bedenin etkilendiği fiziksel ve ruhsal travmalar vejetatif (otonom) sinir sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasını bozar ve bu sinir sisteminde anormal tepkileri ortaya çıkarır.
Vejetatif sinir sisteminde ortaya çıkan bu anormal tepkiler; hastalıklar ortaya çıkmadan önce hastanın kendi psikolojisi ile ilgili olduğu söylenen ve modern tıbbın açıklayamadığı anlamsız şikayetleri ortaya çıkarır. Sonuçta disfonksiyon ve hastalıklar ortaya çıkar. Normalde sağlıklı bir beden bu disfonksiyon ve hastalıkları ortadan kaldırmaya çalışır.
Nöralterapi vücudun kendi kendine yapması gereken fakat aşırı yüklenmeden dolayı yapamadığı iyileştirme etkisini açığa çıkarır. Nöralterapi bir regülasyon yani düzenleme tedavisidir. Vücutta 3 tane dolaşım düzenlenmiş olur; kan dolaşımı, lenf dolaşımı ve sinirsel ileti.
Bir dokunun kan dolaşımı yani perfüzyonu artınca o doku beslenir, lenf dolaşımı artınca doku metabolitlerinden arındırılır; yani temizlenir. Sinir iletisi artan, düzenlenen doku ise daha düzenli çalışır. Dolayısıyla beslenen, temizlenen ve düzenli komut alan dokunun kendini iyileştirme kapasitesi artar. Nöralterapi bu sistemlerin regülasyonu ile hem hastalıklarla mücadelede hem de sağlıklı halin korunmasında (koruyucu hekimlikte) çok etkin kullanılan bir yöntemdir.
Nöralterapi nasıl etki eder?
Nöralterapi otonomik gangliyonlara, periferik sinirlere, skar dokulara, akupunktur ve triger noktalarına, deri ve diğer dokulara lokal anesteziklerin uygulanması ile iyileşmeyi sağlayan bir tedavi yaklaşımıdır. Sert ve yoğun iritasyonlar (kimyasal – fiziksel – travmatik) sonucu hücre kendi imkânlarıyla tekrar repolarize olamaz, bu hücre sürekli depolarize olarak kalır. Artık frajil ve dengesi bozulmuştur, diğer deyimle hastadır.
Doğal dengesi bozulan hücre genel bilgi akışına katılamaz, fonksiyonlarını yerine getiremez. Böylece sürekli olarak ritmik bir şekilde deşarj olduğu için bozucu impulslar – içtepi – frekanslar göndererek “bozucu alan” oluşturur. Uygulanan lokal anestezikler hücrenin bozulmuş olan elektriksel potansiyelini düzelterek, bozucu alan etkisini ortadan kaldırır ve ortaya çıkmış olan fonksiyon bozukluklarını ve hastalıkları iyileştirir.
Bozucu alan nedir?
Vücudun herhangi bir yerindeki önceden geçirilmiş veya hali hazırdaki lokal irritasyon; (inflamatuvar, kimyasal, fiziksel veya travmatik olabilir) patolojik bir saha (bozucu alan) haline gelebilir ve nörovejetatif sistemi bozarak diğer vücut fonksiyonlarının bazılarında da rahatsızlığa neden olabilir.
Geçirilmiş olan ameliyatlar, hastalıklar, kullanılmış ilaçlar, bağırsak florasındaki bozulmalar, yaptırdığımız diş tedavileri, dolgular, trafik kazaları, kırıklar, yanıklar, yaşadığımız ev, içtiğimiz su, kullandığımız cep telefonu, giydiğimiz elbiselerin dokusu, doğum, kürtaj, özelliklede sezaryen ile yapılmış doğumlar ve bunlar gibi vücudu etkileyen tüm olaylar, vücudun zayıf olduğu yerlerde hastalık ortaya çıkartabiliyor.
Bozucu alanlar; hastalık ortaya çıkarmadan önce insanlarda verimliliğin azalması, genel kırgınlık, kronik yorgunluk, immün mekanizmasının (bağışıklık sisteminin) bozulması gibi sorunları ortaya çıkarır. İşte nöralterapi bu dönemde bile etki eder. Bu sorunların ortadan kalkmasını sağlayarak, hastalıkların ortaya çıkmasını engeller.
Nöralterapi hangi rahatsızlıklarda etkilidir?
Nöralterapi hemen hemen her hastalıkta kullanılabilen bir tedavi metodudur. Anatomik bir eksiklik, genetik bir bozukluk tablosu, cerrahi gerektiren pek çok durum, nöralterapi endikasyonlarını oluşturmaz. Özellikle klasik tıbbın yetersiz kaldığı uzun süreli, geçmeyen ağrılarda çok etkindir. Nöral Terapi ağrı tedavisi için öncelikli tercih edilmelidir.
Kulak çınlaması (tinnitus), vertigo (baş dönmesi), meniere hastalığı, migren, trigeminal nevralji (şiddetli yüz tipi baş ağrısı), gerilim tipi baş ağrısı, küme tipi baş ağrısı, nöropatik ağrılar, bel ve boyun fıtıklarında ağrının azaltılması, boyun, sırt ve bel ağrıları gibi kas kökenli ağrıların azaltılması, bel ve boyun kireçlenmesi, yumuşak doku romatizması, zona, sedef (psoriasis), yüz felci, unutkanlık, carpal tunel sendromu (el bilek sıkışması), adet düzensizlikleri, premenstrual sendrom (adet öncesi rahatsızlıklar), dismenore (ağrılı adet görme), varisten kaynaklanan ağrıların azaltılması, alt extremite dolaşım bozukluğu, huzursuz bacak sendromu, stres, psikosomatik rahatsızlıklar, depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları, kronik yorgunluk sendromu, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, allerjik kökenli hastalıkların tedavisi ve tiroid hastalıklarının tedavisi noktalarında nöralterapi fayda sağlıyor.
Nöralterapi nasıl uygulanmaktadır?
Nöralterapi bir enjeksiyon tedavisidir. Uygulamalarda genellikle ince, küçük iğne uçları kullanılmaktadır. Cilde çok az miktarda lokal anestezik verilmektedir. Amaç iğne yapmak değil, sistemde düzenleyici biyoelektriksel bir etki yaratmaktır. İğneler sinire yapılmamaktadır. Çocuk ve yaşlılar dâhil olmak üzere her yaşta hastaya uygulanabilir. Tansiyon, şeker, kalp gibi hastalıklar ve hastanın kullandığı ilaçlar tedaviye engel değildir. Doğal bir tedavi olarak kabul edilen nöralterapi ilaç tedavisi değildir. 90 yılı aşkın bir süredir Batı’da uygulanan Nöralterapinin hiçbir yan etkisi yoktur.
Nöralterapi hastalığın doğrudan kaynağına yönelik ve kalıcı bir tedavi yaklaşımıdır. Çok uzun süreli seanslar gerektirmemektedir. Her seans bir önceki seansa göre planlanmakta olup, haftada 2-3 seans uygulanabilir. Tedavi süresi hastaya özel değişmekle birlikte genelde 10 seansı geçmemektedir.
Integratif Tıp Derneği’nin koordinasyonunda, üniversiteler ve devlet eğitim araştırma hastaneleri bünyesinde kurulan “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Üniteleri, Sağlık Bakanlığı”nın aynı adı taşıyan Daire Başkanlığı tarafından “Eğitici” olarak yetkilendirilmiş bulunmaktadır.
Sözü geçen üniteler her geçen gün bu konuda eğitim almış hekim sayısını ve kalitesini artırmayı amaçlamaktadır. Bunun için yılın belirli zamanlarında eğitimler düzenleyerek, Sağlık Bakanlığı onaylı sertifikasyon programları hazırlamaktadır. Konunun Sağlık Bakanlığı tarafından da kabul görmesi ve 2014’te yönetmelik çıkarmasıyla yasal zemine oturan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları, aynı zamanda etkin bir denetim mekanizmasına da sahip oldu. Bu sayede, konunun ehli olmayan kimseler tarafından bir takım uygulamalar yapılmasının da önüne geçilmiş oldu.
Yılın belirli zamanlarında, daha çok büyük şehirlerde olmak üzere düzenlenen sempozyum, çalıştay, kongreler ise temel eğitimlerini almış hekim arkadaşlarımızın deneyimlerini paylaşma, bilgi ve becerilerini geliştirme anlamında çok yararlı bir platform oluşturmakta. Bu çalışmalar, şifa arayan hastalarımız açısından da oldukça faydalı.
Türkiye’de Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları bundan bir kaç sene öncesine kadar yok denecek kadar azdı. Ancak 2014 yılı itibariyle yasal zemine oturmasıyla ivmelendi. Şu an itibariyle hem sayıca hem de kalite anlamında bu uygulamaları yapan hekim arkadaşlarımın artışı beni sevindiriyor, umutlandırıyor ve gururlandırıyor. İstanbul’da, Ankara’da ve diğer büyük şehirlerimizde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarına, yukarıda sözünü ettiğimiz gibi bazı üniversitelerin ve eğitim araştırma hastanelerinin ilgili ünitelerinden, ayrıca bazı özel hastane ve tıp merkezlerinin ilgili bölümlerinden, özel klinik ve muayenehanelerden ulaşmak mümkün…
Hastalarımızın, şifa ararken ehil ve etik ellerde olması temennisiyle sağlıklı günler diliyorum.
Sevgi ve ışıkla kalın...