Haberler
MUTLULUĞUNUZ ÇEVRENİZDEN NASIL ETKİLENİYOR?
Sizin için hangisi daha güzel? Muhteşem doğa manzaraları mı yoksa karakteristik özellikleri olan düzenli şehirler mi?
Yapılan araştırmalar, doğanın ve mutluluğun bağlantılı olduğunu ve doğayla birebir yaşayabileceğiniz bir ortamın sağlığınızı geliştirebileceğini ortaya koymuştu. Ancak daha önce “güzel” olarak tanımlanabilecek diğer ortamların, zihinsel durumu nasıl etkilediğini açıklamamıştı.
Warwick Business School, Alan Turing Enstitüsü ve Sussex Üniversitesi’nden araştırmacılar; insanların daha güzel ve doğal ortamlarda daha mutlu olduklarını şu ana kadar yapılmış ilk büyük ölçekli nicel araştırma ile kanıtladılar.
Şimdiye kadar bu tür geniş çaplı araştırmaların yürütülmesi bir hayli zordu, çünkü bütün bir ülke için mutluluğu ve güzelliği ölçmenin kendince zorlukları vardı. Günümüzde ise yapay zekâ, fotoğraf ve mutluluk derecelendirme sistemleri kullanılarak güzel bir çevrenin etkilerini başarıyla ölçülebildi.
Warwick Business School’un Veri Bilimi Laboratuvarı’nda ve Alan Turing Enstitüsü’nde doktora öğrencisi olan Chanuki Illushka Seresinhe, “Güzelliği büyük ölçüde ölçmenin, özellikle de bütün bir ülke için; pahalı ve zaman alıcı bir uygulama olacağını düşünebilirsiniz. Neyse ki internetteki etkileşimlerimizin artması sayesinde oluşturulan veriler, geleneksel yöntemlerle ölçülmesi zor olan görsel ölçümde kolaylık sağladı. Aynı şekilde, günlük yaşamımızda olduğu gibi memnuniyetimizin ölçülmesi ancak cep telefonu uygulamaları aracılığıyla ve veri toplama kolaylığı sayesinde mümkün oldu” dedi.
Çalışmaya göre çevre ne kadar doğalsa, insanlar o kadar mutlu ve bu durum yalnızca kırsal kesimde yaşayanlar için geçerli değil. Aynı zamanda karakteristik yapıları olan şehirlerde yaşayanlar için de geçerli. Seresinhe, “Yerleşik alanlarda; kanallar, ağaçlar ve bahçeler gibi sadece doğal özelliklerden oluşan sahnelerin doğallık oranlarının daha yüksek olmasıyla ilişkili olduğunu gördük, ancak karakteristik özellikleri olan binalar ve köprü benzeri yapılar da bir manzaraya güzellik katabilir” diyerek eklemede bulundu.
İki derecelendirme yöntemi kullanıldı: İlki İngiltere’deki farklı ortamların milyonlarca fotoğrafını içeren çevrimiçi oyun verileri. İkincisi ise 15 bin kişinin üç yıl boyunca kullandığı bir telefon uygulaması üzerinden insanların her gün yaptıkları her şeyi, tıpkı Instagram’daki paylaşmalarından elde ettikleri veriler idi. Konumun kişiler üzerindeki etkisi -mutluluğu- telefon uygulaması üzerinden ölçüldü. Böylece araştırmacılar, kişinin bulunduğu bölgenin güzel olup olmadığını yapay zekâ ve Dikkat Yenilenmesi Teorisi’ne dayanarak analiz edebilme fırsatı yakaladılar.
Dikkat Yenilenmesi Teorisi, daha az talep ve daha az zihinsel yorgunluk veya daha az dikkat gerektiren manzaraların onarıcı bir etkiye sahip olabileceğini ve daha az sinirlenebilirliğe neden olabileceğini ortaya koymaktadır. Seresinhe, “Makalemizde, yalnızca doğa manzaralarının onarıcı bir etkiye sahip olabileceğini değil, aynı zamanda dikkatimizi dağıtmayan, düzgün ve güzel bir şekilde inşa edilmiş geniş manzarası olan bir bölgenin de onarıcı özelliklerinin olabileceğini savunuyoruz. Bu durum, yerleşim bölgelerinde bile güzel düzenlemeler yapıldığında mutluluğun nasıl arttığını açıklıyor ve ikisi arasındaki bağlantıyı gösteriyor” dedi.
Toplumun yaşam kalitesi gelecekte bu bulgulardan yararlanabilir, ancak bu bulguların uygulamaya geçirilmesi şehir planlarını yapan tasarımcı ve mimarlarla başlayabilir. Seresinhe, “Future Cities Catapult, dünya nüfusunun yüzde 80’inden fazlasının 2050 yılına kadar kentsel alanlarda yaşayacağını öngörüyor. Doğal ortamların güzelliğini geliştirmek için sınırlı bir alanımız dahi olsa, kent ve çevre planlamacıları ve politikacılar yerleşim bölgelerinin estetiğini değiştirme gücüne sahipler” diyerek konuşmasını bitirdi.
Kaynak: Laboratoryequipments