Yük. Kim. Hasan ÖZ
Made In Kanserojen
AZO BOYALAR
Azo boyar maddeler Çin’den gelen "kanserojen ayakkabılarla" gündeme gelse de ucuz çocuk giyim eşyalarında, oyuncaklarda, tüm giyim eşyalarında, mobilyalarda kullanılan kumaş ve deri ürünlerde de kullanılabilmektedir. Yapısında iki ya da daha fazla sayıda aromatik halka ile birlikte, bu halkaları birleştiren ve meydana gelen konjuge sistemin bir parçasını oluşturan kromofor azo grubu (-N=N) bulunduran bileşiklere azo boyar maddeleri adı verilmektedir. İlk azo boya Peter Griess tarafından 1858 yılında sentezlenen anilin sarısı olarak bilinen p-aminoazo benzendir.
Azo boyar terimi altında tanımlanan maddeler, tekstil boyalarında bulunur. Bu maddelerden bazıları “arilamin” içerir ve arilaminin kanserojen etkisi vardır. Azo boyar maddeler, tekstilde kullanılan boyanın ürüne tam oturmasını sağlamaktadır. Bununla birlikte içerisinde birçok arilamin madde bulunmaktadır ve bunlardan 24 tanesi kansorejen özelliği taşıması sebebi ile Avrupa Birliği’nin yasakları içerisine alınmıştır. Avrupa’da (EC) No 1907/2006 sayılı REACH Yönetmeliğinin Ek XVII bölümünde, 22 kanserojen aromatik aminin tekstil ve deri ürünlerinde kullanımı yasaklanmıştır. Mart 1995’ten itibaren Türkiye’de Avrupa Birliği’nde olduğu gibi azo boyar maddelerin üretimi ve kullanımı yasaklanmıştır. Ancak 30 ppm’in altındaki azo boyar maddeli ürünlerin ithalatı serbesttir.
Bu boyalar, uzun süre ciltle temas halinde, cilt yoluyla emilebilmektedir. Azo boyar maddeler özellikle ter yoluyla vücuda temas etmektedir ve böylece tehlike başlamaktadır. Dünya standartlarına göre, tekstil ürünlerinde maksimum 20 ppm azo boyar madde kullanılması gerekmektedir. Ancak Uzakdoğu’dan gelen bazı ürünlerde 400 ppm’e yakın azo boyarlı maddeye rastlanabilmektedir. Bu tip kumaşlara el sürmek bile tehlikelidir.
Azo boyalar yiyeceklerde, kozmetikte, halılarda, giysilerde, deri ürünlerde, tekstilde kullanılmaktadır. Azo boyaların, kanserojen etki yaptığı klinik deneylerle tespit edilmiştir. Bu boyaların, kırtasiye malzemelerinin yanı sıra tekstil ve ayakkabı sektöründe kullanılması 'risk faktörü' olarak tanımlanırken, bu tür maddelerin kanserojen etkisi uzun dönemde ortaya çıkmaktadır. Hassas bünyeli çocuklarda boyaların etkileri, 'deride döküntüler' tarzında görülürken, deri dökülmesine bağlı alerjik reaksiyonlar gelişebilmektedir. Özellikle azo boya maddeleri içeren ürünlerin kullanımı sonucu kanserojen etkiler ortaya çıkabilmektedir.
Azo bağları, azo molekülünün en kararsız bölümünü oluşturur. Bu bağlar memelilerde kolayca enzimatik bozulmalara yol açar. Azo bağları, indirgenebilir ve bölünebilir, sonucunda boya molekülü iki parçaya ayrılır. Azo boyalarının bölünmesinden sonra, aromatik amin bileşiklerinin bağırsakta emilimi gerçekleşir ve idrarla vücut dışına boşaltılır. Fakat, azo boyalarının polar özelliğinden dolayı, metabolizma ve boşaltım sistemleri etkilenebilir. Azo boyalarının küçük bir kısmı insan sağlığı için sakıncalı olan ve kanser yapabilen aromatik aminlere (benzidine, 3,3’-dimethoxybenzidine ve p-aminoazobenzene ) dönüşebilmektedir. Azo boyaların birçok bozulmuş ürünleri olduğundan, bunlar sonradan mutajenik yada kanserojenik etki yaparlar.
FİTALATLAR
Kanserojen etkisiyle gündeme gelen kimyasal maddelerden biri de fitalatlardır. Oyuncaklarda, alışveriş torbalarında, kişisel bakım ve kozmetik ürünlerinde, ayakkabı malzemesinde, tıbbi cihazlar ve malzemelerde (serum ve kan torbaları vb.), alüminyum folyolarda, deterjanlar, kablo ile kırtasiye ürünlerinde yaygın olarak kullanılan fitalatlar; polivinil klorürü (PVC) yumuşatmak için kullanılan kimyasallardır. Diğer bir uygulama alanları ise poliüretan (PU) ve baskı mürekkepleridir.
Fitalatlar fitalik asit esterleridir. Uzun polivinil moleküllerinin birbirleri üzerinde kaymasına izin vererek; polivinil klorürün (PVC) yumuşamasını sağlarlar. Suda düşük, yağda yüksek çözünürlüğe sahiptirler ve uçuculukları düşüktür. Fitalatların sekiz türü olmasına karşın sanayide en az altı türünün kullanıldığı bilinmektedir. Di(2-etilhekzil) fitalat (DEHP) en yaygın kullanılan fitalat türüdür.
Fitalatlar yapı gereçleri, gıda ambalaj gereçleri, tekstil ürünleri, oyuncaklar, biberon ve emzikler gibi bebek bakım ürünleri, kan torbası, IV sıvı torbaları, enfüzyon seti gibi tıbbi ürünler, kozmetikler, parfümler ve sabunlar gibi yaygın ve büyük hacimlerde kullanılan kişisel bakım ürünleri, alış-veriş torbaları, ayakkabı malzemeleri, deterjanlar, kırtasiye ürünler, çatı izolasyon malzemesi, kablo yalıtkan malzemelerinde kullanılmaktadır.
Kanser geliştirme açısından diethylhexyl phthalate (DEHP) tipi, gelişimsel bozukluklar açısından da di-isononyl phthalate (DINP) tipleri sorumlu tutulmaktadır. Fitalatların insanlara bulaşımı solunum, ağız yolu ya da cilt teması ile olabilmektedir. Fitalatlı ürünlerin insanlar üzerindeki etkileri 1998’li yıllardan itibaren dünyaca ünlü bilimsel komisyonlar tarafınca tartışılmaya başlanmıştır. Fitalatların kanserojen etkiye sahip olduğu söylense de; fitalatlı ürünler üzerinde yapılmış epidemiyolojik çalışmalar ve insan verilerine göre, bu ürünlerin doğrudan kanser yapıcı etkileri günümüze kadar gösterilememiştir.
Endokrin sistem üzerine de etkileri olduğu söylenen fitalatların doğumsal gelişim kusurları, dikkat eksikliği, hiperaktivite, erken doğum, kısırlık, ergenliğe erken girme gibi sağlık sorunlarına yol açtığına dair hayvanlar üzerinde yapılmış çalışmalar mevcuttur.
Bazı epidemiyolojik çalışmalar fitalatlar, dioksinler ve kalıcı organik kirleticilerin insanlarda kan glikoz dengesini bozduğunu göstermiştir.
Michigan Üniversitesi uzmanlarınca yapılan araştırmada 6-12 yaş erkek çocuklarda ve 40-60 yaş arası erkek ve kadınlarda kanda fitalat seviyesi yükseldikçe, testosteron seviyesinin azaldığı gözlenmiştir. Erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron; kadın ve erkeklerde beyin fonksiyonları, kemik yoğunluğu, fiziksel büyüme ve kalp sağlığı üzerine etkilidir.
PEKİ TÜKETİCİ OLARAK NE YAPMALIYIZ?
Bu tür yasak ve kanserojen maddeleri içeren ürünlerden korunmak için tüketici olarak yapabileceğimiz tek şey; ucuz ve markası belli olmayan ürünlerden uzak durmak olacaktır. Alış veriş yaparken ürünün menşei ve fiyatına özellikle dikkat etmeliyiz. ‘Ucuz etin yahnisi yavan olur’ sözü gereği çok ucuz ürünlere temkinli yaklaşmalıyız.
Bu konuda en büyük sorumluluk yasa koyucu ve uygulayıcılara aittir. Yasak ve kanserojen ürünlerin ülkemize hiç sokulmaması için tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu amaçla ithal ürünlerin ithal edildiği ülkeden çıkmadan analizlerinin yapıldıktan sonra ülkemize getirilmesi oldukça önemlidir.
Referanslar
1.Azo Dyes, http://www.chm.bris.ac.uk/webprojects2002/price/azo.htm
2.European Ban on Certain Azo Dyes, Dr. A. P¸ntener and Dr. C. Page, Quality and Environment, TFL.
3.Klaus Hunger, Peter Mischke, Wolfgang Rieper, Roderich Raue, Klaus Kunde, Aloys Engel "Azo Dyesî in Ullmannís Encyclopedia of Industrial Chemistry, 2005, Wiley-VCH, Weinheim.
4.Miller and Baumann, Carcinogenicity of Dyes Related to p-Dimethylaminoazobenzene, American Association for Cancer, 1945.
5.Nebesio TD, Pescovitz OH, Part VII:Environmental effects on puberty. The role of endocrine disruptors in pubertal development. İn:Walvoord EC, Pescovitz OH, (eds). When Puberty is Precocious:Scientific and Clinical Aspects. New Jersey:Humana Press; 2007; 425-42.
6.Frederiksen H, Skakkebek NE, Andersson AM. Metabolism of phthalates in human. Mol Nutr Food Res 2007; 51:899-911.
7.ATDSR. Toxicological Profile for Diethylphthalate.Department of Healty an Human Services, Public Healty Sevice, Agency for Toxic Substances and Disease Registry, Atlanta, USA, 1995.
8.Kai H, Shono T, Tajiri T, Suita S. Long-term effects of intrauterine exposure to mono ñn-butyl phthalate on reproductive function of postnatal rats. J Pediatr Surg 2005;40:429-33.