Sağlık
Covid sonrası en ciddi problem damar tıkanıklıkları
Altınbaş Üniversitesi’nin pandemi döneminde online oturumlarla sürdürdüğü gelenekselleşen Çarşamba Buluşmaları bu hafta “Covid-19 Geçirdikten Sonra Ortaya Çıkan Sağlık Problemleri ve Çözümleri” başlığıyla düzenlendi. Moderatörlüğünü Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğr. Üy. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Servet Kayhan’ın yaptığı oturuma katılan Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğr. Üy. Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Soy, Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen ile Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sezai Şahin, Covid-19 enfeksiyonu geçiren hastalarda görülebilen sorunlar ve tedavi yaklaşımlarını konuştular.
“Ani kalp krizlerinin nedeni emboliler”
Covid-19’un primer olarak akciğerleri tutan bir hastalık olmakla birlikte vücudun hemen hemen tüm sisteminin tamamını etkilediğini belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Servet Kayhan, Covid enfeksiyonu atlatmış kişilerde birtakım semptomların görüldüğünü ve postCovid ya da Covid sonrası olarak ifade edilen bu dönemin hastalarda bir takım kalıcı şikâyetlerin oluşmasına yol açtığına dikkat çekti. Göğüs hastalıkları konusunda Covid-19 enfeksiyonu sonrası şikâyetlerin özellikle inatçı öksürük, nefes darlığı, nefes kapasitesinde düşme, kişinin normal yaşam performansında azalma, egzersiz kapasitesi ve solunum fonksiyonlarında düşme şeklinde görüldüğünü anlatan Prof.Dr. Kayhan, Covid enfeksiyonunun sinir, kas, iskelet sistemi, sindirim ve hatta ürogenital sisteme ulaşarak üreme fonksiyonlarını da etkileyebildiğini söyledi.
Yoğun bakım süreci yaşamış hastalarda tedavi sonrasında akciğerlerde damar tıkanıkları ve akciğerin fonksiyonlarını kaybetmesine sık rastladıklarını söyleyen Prof.Dr. Servet Kayhan, “Covid sonrası en önemli problem olarak Covid 19’un damar duvarında yapmış olduğu tromboemboliler yani damar tıkanıklıkları en ciddi problem olarak karşımıza çıkmakta” şeklinde konuştu. Medyaya da yansıyan olaylarda Covid tedavisi sonrası hastaneden çıkan bazı hastalarda birkaç ay sonra ani bir kalp kriziyle ölüm vakalarının gözlendiğini belirten Prof.Dr. Kayhan, şöyle konuştu: “Bunlar aslında ortaya çıkan damar hasarından kaynaklı, akciğer damar tıkanması hasarından kaynaklı ölümlerdir. Covid hasarı koroner damarlarda tıkanmaya yol açarsa kalp krizine, akciğer damarlarında tıkanmaya yol açarsa pulmoner emboliye beyin damarlarında tıkanmaya yol açarsa serebrovasküler embolilere yol açabilmektedir.”
“Sistemik hastalıklara yol açan bir virüs”
Coronavirüs enfeksiyonunun sistemik bir hastalık olduğunu vurgulayan Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Soy, romatoloji polikliniğine gelen hastalarda sıklıkla kas ve eklem ağrıları ile şiddetli sırt ağrıları şikayetlerini gözlediklerini söyledi. Covid 19’un iltihaplı başka romatizmal hastalıkları da tetikleyebildiğini belirten Prof. Dr. Soy, “Covid geçiren hasta, ‘ben yorgunum, eski enerjimi elde edemedim’ diyor. Bilişsel yeteneklerde yani öğrenme, hatırlama gibi zihinsel yeteneklerde azalma var, beyin sisi gibi bir isimlendirme kullanılıyor bu anlamda. Hasta yoğun bakımda yatıp çıktığını, entübe edildiğini bile hatırlayamayabiliyor. Saç dökülmesi gibi, diş eti iltihapları gibi, diş çürümeleri gibi farklı şikayetler de var” açıklamasını yaptı. Bu şikayetlerin tedavide kullanılan ilaçların yan etkilerinden de kaynaklanabileceğini, bu konuda araştırmaların sürdüğünü belirten Prof.Dr. Mehmet Soy, şöyle konuştu: “Virüsün kalıntıları vücutta kalıyor, hepsi hemen atılmıyor. Bunların atılması sırasındaki immün reaksiyonlar bu sorunları yaratıyor deniyor. Bir diğer görüş de, virüs zaten 150 çeşit hücreye giriyor, beyin, kalp, damar sisteminde zararlara yol açıyor. Vücudun toparlanması zaman alacak belki de bir kısmı sekel olarak kalacak iddiaları var. Bağışıklık sisteminin aktivitesinin devam ettiği yani biraz otoimmün mekanizmalarla dokularda hasar yapmaya devam ettiği şeklinde görüşler var. Bunlar zamanla değişebilir. Bu virüs herhangi bir virüs gibi tek bir oranı etkileyip geçen bir virüs değil biraz daha sistemik bir hastalığa yol açan bir virüs.”
“Migren ataklarında artış görülüyor”
Covid-19 virüsünün ‘Nöro Covid’ adıyla nörolojik sistemi etkileyen hastalıklara da yol açabildiğini belirten Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen, Covid enfeksiyonunu akut ve kronik dönem nörolojik bulgular olarak ikiye ayırarak incelediklerini ifade ederek hastalığın ilk döneminde
virüsün kan yoluyla ve sinir kanalıyla santral sinir sistemine ulaşabildiğini belirtti. Dr. Emir Ruşen, “Demans (bunama) tablosu burada çok rastladığımız bir tablodur. Virüs, beyinde glial hücreleri çok etkiliyor. Virüsün beyin içindeki santral ya da periferik sinir sistemi etkilerini yaygın bir şekilde görmekteyiz” dedi. En çok görülen nörolojik semptomlardan birinin baş ağrısı olduğunu söyleyen Nörolog Dr. Emir Ruşen, Avrupa’da 11 ülkede 59 bin 256 hasta üzerinde nörolojik semptomların araştırıldığını ve yüzde 13’e yakın oranda baş ağrısı semptomunun ortaya çıkarıldığı bilgisini paylaştı. Covid geçiren hastada migren şikayeti varsa migren ataklarının sıklığında ve şiddetinde de bir artış gördüklerini söyleyen Dr. Emir Ruşen, özellikle yoğun bakım tedavisi gören hastaların yaşadığı ölüm kaygısının da ciddi panik bozukluğuna neden olabildiğini vurguladı.
“Türkiye’de ilk solunum rehabilitasyonunu başlattık”
Covid19 atlatan kişilerde görülebilen hastalık sonrası sendromlar arasında en çok kas, eklem ağrıları ve huzursuz bacak sendromu şikayetlerini aldıklarını belirten Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sezai Şahin de hastaların halsizlik, yorgunluk, bitkinlik ve kist şikayetleri yanında koku ve tat alamama şikayetleri ile geldiklerini belirtti.
Covid enfeksiyonu tedavisi sürecinde Türkiye'de Covid sonrası ilk solunum rehabilitasyonunu başlatan klinik oldukları bilgisini paylaşan Dr. Şahin, hastaları temel yürüme ve egzersiz hareketleriyle güçlendirmeye çalıştıklarını anlatarak şu bilgileri verdi: “Covid19 sonrası hastalarda çok belirgin olarak atrofi (organ-doku küçülmesi) gelişiyor. Kliniğe aldığımız hastalarda önce bir değerlendirme yapıp Covid öncesi ve sonrası 6 dakikalık yürüme testi ile değerlendiriyoruz. Bisiklet ya da yürüme bandı ile ama daha çok bisikleti tercih ederek nabız ve solunumu kontrol ediyoruz. Solunumda düşme olursa çalışmalarımızı buna göre beliriliyoruz. Solunum kapasitesini artırmaya yönelik hastaya doğru nefes almayı öğretiyoruz. Doğru nefes alma ile hasta sonraki yaşamında da özellikle hipoksi (oksijen yetmezliği) kaynaklı hastalıklara karşı da büyük oranda faydalanmış oluyor.”
Covid enfeksiyonu geçiren hastalarda ağrıları olanlara nöral terapi ile çok ciddi cevaplar aldıklarını ve ayrıca hem enfeksiyon süreci hem de tedavi sonrasında ozon tedavisini de başarıyla kullandıklarını belirten Dr. Sezai Şahin , “Hasta serviste yatarken ya da yoğun bakımdayken durumuna göre özellikle de yoğun bakımlarda ozon dozlarını ayarlayarak uyguladık. Ozon tedavisi yaparak hastaların yaşam kalitelerini, solunum kapasitelerini arttırarak ağrılarını da kontrol altına alıyoruz. Hastaların yürüme mesafelerini bu şekilde ciddi olarak arttırdık” dedi. Dr. Şahin ayrıca, Covid-19 enfeksiyonu geçiren hastalarda C vitamini, Omega 3 desteği ve ilave olarak D Vitamini ve Çinko takviyesini de çok önemli bulduğunu sözlerine ekledi.