Haberler
Kuzgunlar Geleceklerini Planlayabiliyorlar
Lund Üniversitesi'nde görev yapan bilim insanları Can Kabadayı ve Mathias Osvath'ın yürüttüğü çalışmalar, kuzgunların gelecek planı yapabildiği sonucunu verdi.
Yalnızca insanlara ve büyük insansı maymunlara has olan bu yeteneğin kuzgunlarda da bulunduğu bilgisi, bilim dünyasında çığır açtı. Araştırmada, kuzgunların gelecekte kendilerine faydalı olacak nesneleri seçtikleri görüldü. Son araştırmalarda, kuzgunların adil olan ve olmayan arasındaki farkı anlayabilme yetenekleri olduğu da keşfedilmişti. Gelecekteki olayların planlanması, geleceğe dönük kazançlar için uzun süreli hafıza gerektirir. Örneğin; çocuklar 4 yaşından itibaren yaşamlarını planlama, hayal kurma gibi özelliklerini kullanmaya başlar. Planlama yeteneği, uzun yıllar boyunca, yalnızca insana ait bir özellik olarak düşünülüyordu. Fakat bu fikir şempanzelerin, bonoboların ve orangutanların gelecekte kullanım ihtiyacı duyacakları araçlar geliştirmeleriyle birlikte değişti. Deneyler sonucunda araştırmacılar, kuzgunların ilk denemeden itibaren planladığını, başarılarının alışkanlıktan kaynaklanmadığını öne sürdü. Araştırma ekibi, bu kuşların, planlama konusunda büyük maymunlarla aynı oranda yetenekli ve geleceğe yönelik acil durumlar için karar verme yetisine sahip olduklarını belirtti. Kuzgunlarla yapılan bu araştırma, zekânın, kuşlarda nasıl evrimleştiğine ilişkin ipuçları sundu.
Kuzgunlar Hakkında Neler Biliyorsunuz?
Genellikle ölümle ve karanlık alametlerle ilişkilendirilen kuzgun, bazı yönleriyle gerçekte de gizemli bir kuştur. Hakkında çok geçmişten günümüze kuzgunlarla ilgili birçok öykü, söylenti ve inanışlar vardı. Kuzgunların zekâsıyla ilgili anlatılan çok sayıda öykü duyulabilir; çünkü kargagiller arasında en akıllı kuşlar oldukları düşünülmektedir. Bunda, oyunculuklarının ve akrobasi yeteneklerinin yanında, çeşitli sorunlarla çözüm üretebilme özelliklerinin de katkısı vardır. Sorunlarını çözümlerken doğada bulunan materyallerden de yararlanmaları zekâlarının ne denli gelişmiş olduğunun ispatıdır. Kuzgunlar aynı zamanda “hırsız kuş” olarak da tanınırlar. Bunun sebebi dişilerini etkilemek için özellikle parlak, beyaz ve mavi renkteki nesneleri yuvalarına taşımalarıdır. Eski Türkçe’de “kuz” sözcüğü karanlık, gölgelik yerler için kullanılır. Güneş görmeyen, karanlık yerlerin çoğunda kuz kökünü görebiliriz. Sözgelimi kuzey sözcüğü de bunlardan biridir. Kuzgun da, tüylerinin rengi siyah olduğu için bu adı almıştır. Daha önce yapılan araştırmalara göre kuzgunların birbirine sessiz sinyaller vererek iletişim kurduğu ortaya çıktı; diğer bir deyişle birbirlerine jest yaptıkları görülmüştür. Avusturya'da yapılan bir çalışmada, gagalarıyla birbirlerine bir nesneyi işaret ettikleri, bir kuşun dikkatini çekmek için de gagasıyla bir nesneyi tuttukları görüldü. Bu jestler, primatlar dışındaki diğer hayvanlarda doğal bir şekilde gözle görülen ilk hareketlerdi. Esaret altında kaldıklarında, papağanlardan bile daha iyi konuşmayı öğrenebilirler. Aynı zamanda araba motorunu, sifon sesini ve diğer kuşları da taklit edebilirler. Kurt ve tilkileri cesetlere doğru çekerler, onların işi bittiğinde de kalanını kendileri için alırlar. Yerde yuvarlanıp karıncaların üstüne yapışmasını sağlar, sonra da onlarla tüylerini ovalarlar. Kargalar ve bazı diğer kuşların da yaptığı bu hareketin bilimsel bir adı var; o da ''anting". Bu hareket tam olarak anlaşılmasa da; karıncaların mantar ve böcek öldürücü bir yapıya sahip olduğunu ve kuşların tüylerini yumuşattığını söyleyen teoriler mevcut. Bu ilginç alışkanlık, bir kuş için oldukça mükemmel görünüyor.
Peki Geçmişte Nasıl Biliniyorlardı?
Yunanistan'dan Tibet' e kadar birçok kültürde, bu kuşların tanrının habercisi olarak gönderildiğine inanılmıştır. Kelt savaş tanrıçaları, savaşırken kuzgun şekline bürünmüştür. Viking tanrısı Odin'in, her gün dünyayı dolaşıp ona haber getiren Hugin ve Munin adında iki kuzgunu vardır. Çinliler, tanrının geldiğini haber vermek için, kötü havayı kuzgunların getirdiğine inanmışlardır. Bazı Kızılderililer, dünyayı yarattığına inandıkları kuzguna bir ilah olarak tapmışlardır. Pek çok Avrupa kültüründe, bu siyah kuşlar şeytani varlıklar olarak görülür. Fransa'da, kargaların büyülenmiş rahibelerin ruhları oldukları düşünülürken, kuzgunların da rahip ruhları olduğu düşünülmüştür. Almanya' da lanetlenmiş ruhların vücut bulmuş hali veya direk şeytanın kendisi olduğuna inanılmış; İsveç’te ise gece öten kuzgunların, düzgün bir şekilde yakılmamış Hristiyan bedenlerinin ruhları oldukları düşünülmüştür. Danimarka'da ise bu kuşlar şeytan tarafından ele geçirilmiş varlıklar olarak nitelendirilmiş ve kanatlarındaki oyuğa bakıldığında, bir kuzguna dönüşüleceğine inanılmıştır. Bir efsaneye göre, Nuh’un gemisi dağa oturduktan sonra, Nuh Peygamber ilk önce bir kuzgun göndermiş, kuş daireler çizerek uçup gitmiş ve geri gelmemiştir. Nuh, bu sefer bir güvercin göndermiş, o da tüneyecek hiçbir yer bulamadığı için gemiye dönmüştür. Yedi gün sonra gönderdiği bir başka güvercin, gagasında bir zeytin dalıyla gelmiştir. İlk başta rengi beyaz olan kuzgun, geri dönmediği için lanetlenmiş ve rengi siyaha dönmüştür. İngilizlere göreyse saksağan, Nuh tarafından gönderilen ilk güvercin ve kuzgunun melezidir ve bu sebeple tüyleri siyah-beyazdır. Kuzgunun, Adem ve Havva’ya ilk defin törenini nasıl yapmalarını gerektiğini göstermiştir. Habil öldüğünde, ne yapacaklarını bilemezler. O sırada bir kuzgun, kendi cinsinden birini öldürür, sonra toprağa bir çukur kazarak cesedi gömer, bunun üzerine Adem ve Havva’da onu taklit ederek oğullarını gömerler.
Kaynaklar: http://mentalfloss.com