Haberler
İnanırsan olur
Kişilerin iyileşeceğine olan inançları hastalıkların seyrini değiştirebiliyor...
02 Aralık 2015, Çarşamba
Polonya’da Lodz kasabasından çıkan tren, dükkanlara dondurma dağıtmaktadır. Dondurmaları dükkana taşımak için dondurma dolabının içine giren iki görevli dolabın kapağının kapanmasıyla içerde kalırlar. İki görevli seslerini duyurmak için bütün güçleri ile bağırır ve dolap kapağına vururlar, fakat onları duyan olmaz. Sonunda pes eden görevliler birbirlerine sürekli “donucaz”… diye mırıldanırlar.
Görevlilerden birisi elindeki kağıda yaşadıklarını yazmaya çalışır; “yavaş yavaş donmaya başlıyoruz ve sanırım artık dayanamayacağız…”. Acı son yaşanır ve iki görevli yaşamlarını yitirir. Akşam olduğunda görevliler bulunmuştur ve olay yerine gelen polis otopsi için araştırmalara başlar. Otopsi sonuçlandığında kamuoyuna duyurulur görevliler donarak ölmüştür.
Hikayenin sonu
Birçoğumuz belki bu hikayeyi duymuş ya da bir yerlerde okumuşuzdur. O halde biliyorsunuzdur ki, hikayenin can alıcı bölümü sonudur. Çünkü, iki görevlinin donarak öldüğü buzdolabı aslında çalışmamaktadır. Yani aslında donarak ölmeleri mümkün değil… Fakat otopsi raporu da ortada.
Tedavi gücü hastanın “iyi olacağım” düşüncesi
İşte bu hikaye hastalıklarda psikolojinin ne denli önemli olduğuna dair çarpıcı bir örnek. Bunun dışında özellikle son günlerde adını çok duyduğumuz bir plasebo etkisi var. Plasebo farmakolojik olarak etkisiz, fakat telkine dayalı bir tedavi ilacı. Tedavi gücü tamamen hastanın bu ilacı aldığında “iyi olacağım” düşüncesinde yatıyor. Tıbbi olarak kurtulma olasılığı çok zayıf görülen birçok hastanın bu ilaçlar sayesinde kurtulduğu bilinen bir gerçek. Bunun yanında da hiçbir rahatsızlığı olmayan hastaların da tek reçeteli ilacı yine plasebo. Her iki vakada da ortaya çıkan sonuç şu ki, iyileşeceğine olan inanç kişileri hastalıklardan kurtarabiliyor.
İnanç büyük rol oynamakta.
Tıp alanındaki mevcut gelişmeler sonrasında bilim insanları hastalıkların teşhis ve tedavisinin yanı sıra hastaların değişen psikolojisine de eğilmeye başladı. Özellikle son yıllarda çok çarpıcı sonuçlar elde edildi ve görüldü ki, kişilerin tedavi süreçleri içinde psikolojilerinin iyi olması ve iyileşeceklerine olan inançları sonuç açısından büyük rol oynamakta.
En büyük kanıt “Psiko-onkoloji”
Özellikle kanser gibi ciddi rahatsızlıklarda kişilerin duygusal durumları ve hayata karşı duruşları onları kötü sondan koruyabiliyor. Birçok ülkede olan ve ülkemizde de kurulan Psiko-onkoloji, bölümlerinde bunun en büyük kanıtlarından biri. Çünkü bu bölümler, kanserin psikolojik, duygusal, işlevsel yönlerini anlamayı ve tedavi etmeyi amaçlayan uzmanlık alanları. Bu alanlarda kanserin hasta, aile ve tedavi ekibi üzerindeki psikolojik etkilerini araştırılıyor ve kanser hastalarına psikolojik tıp hizmetleri sunuluyor. Dünya Psiko-onkoloji birliği tarafından her yıl düzenlenen kongreler, kanser hastalarının tedavisinde psikolojik desteğin önemini vurgulamak açısından önem taşıyor. Dünyada birçok kanser merkezi ve kanser hastalarına hizmet veren sağlık kurumları, hastaların ve yakınlarının ruhsal durumlarına yönelik desteği tıbbi tedaviyle bir arada veriyor.
Ve sonuç olarak görülen o ki, inanmak iyileşmenin ilk adımı…