Haberler
GENETİK ŞİFREYİ ÇÖZ, ZAYIFLA!
Aynı diyetin farklı kişilerde değişik sonuçlar vermesi, bilim insanlarını bu konuyla alakalı bir araştırma yapmaya itti. Aynı aileden olanlar çoğunlukla benzer şeyleri yedikleri halde; nasıl oluyor da bir kısmı sağlıklıyken, diğer bir kısmında zayıflık ya da obezite görülüyordu?
Bu alandaki bir araştırmada aynı diyetle bir kısım kadınların 15 kilo verdikleri diğer bir kısmının ise 5 kilo aldığı tespit edildi. Başka bir çalışma ise, genetik olarak düşük karbonhidrat diyetinden faydalanma eğilimi olanların, yatkınlığı olmayanlara göre 3 kat daha fazla kilo kaybettiğini ortaya koydu.
Bu noktada, kişinin hangi hastalıklara yatkın olduğunu tespit etmede kullanılan bir yöntem; genetik tarama testleri devreye girdi.
Genetik test ile birçok hastalık, bireyin genlerine bağlı olarak bireye özgü doğru beslenme ve egzersiz programlarıyla engellenebilir veya geciktirilebilir. Uyguladığınız diyet reçetelerine rağmen bir türlü kilo veremiyorsanız genetik testler zayıflamanıza yardımcı olabilir. Genetik test; bireyin DNA haritasını çıkararak yapılan, genetik yatkınlığına göre hangi hastalığa eğilimli olduğunu, bunların önlemini alarak nasıl daha sağlıklı yaşayabileceğini sunan analizler bütünüdür. Yani, kişiselleştirilmiş tıptır. Gen analizi yöntemlerinin gelişmesiyle beraber kullanımı özellikle beslenme ve egzersiz alanlarında ön plana çıkmıştır.
İki bireyin aynı miktar şeker tüketip birinin diyabet olması diğerinin olmaması veya aynı miktar yağ tüketip birinin kolesterol hastası olması diğerinin olmamasının nedeni genlerinden kaynaklıdır. Örneğin bir insan sigara içip alkol kullanıp egzersiz yapmayıp çok uzun yıllar yaşıyor, bir diğeri ise alkol sigara kullanmayıp egzersiz yapıp düzenli ve sağlıklı beslenip genç yaşta ölebiliyor. Bunlar genlere bağlı sonuçlardır.
GENLER SAHİP OLDUĞUMUZ KİLOLAR ÜSTÜNDE NE KADAR ETKİLİ?
Uzmanlar, obezitenin ilerlemesinde genetik faktörlerin yaklaşık olarak yüzde 40 oranında etkili bir rol oynadığını düşünüyorlar. Yapılan araştırmalar, obez kişilerin çocuklarında şişmanlama riskinin obez olmayanlara göre neredeyse 3 - 4 kat daha fazla olduğuna işaret ediyor.
Anne - baba veya diğer aile büyükleri obez ise, çocuğun küçüklüğünden itibaren obez olma riski tam olarak yüzde 80’lerde.
Anne obez ancak baba değilse yoksa bu risk %40’a düşüyor. Eğer anne ve baba obez değil, çocuk sağlıksız besleniyor ve aktivitesiz bir hayatı varsa obeziteye yakalanma riski sadece %10 olarak görülüyor.
GENLERİMİZDEKİ SIRLAR!
Tıbbın gelişmesiyle birlikte birçok zayıflama yöntemine yönelik araştırmalar yapılmıştır. Bunlardan biri de; 1000 kişi üzerinde denenen bir yöntem. Bu kişilerin neredeyse 800’ünde başarı sağlanınca üzerine gidilmiş. Yüzde 20 kişide sonuç vermeyeceği bilgisi de yöntemle ilgili literatürlere eklenmiş olsa bile kayda değer veriler ortaya konulduğu için üzerinde daha ayrıntılı çalışılmaya başlanmıştır. Daha sonra bu yöntem aynı durumdan müzdarip diğer hastalara uygulanmış, yüzde 80 vakada olumlu sonuç alınmıştır.
NEDİR BU YÖNTEM?
“GentestDiet” adı verilen bu yöntem kişiye özel nutrigenetik beslenme sayesinde hem kilo kaybına yardımcı oluyor, hem de verilen kiloların kalıcı olmasını sağlıyor.
Kilo vermek isteyen bireyin sadece biraz fazla kilo sorunu varsa yani hastalık boyutuna ulaşmamışsa gerek görülmüyor. Ancak hastanın tablosu obzetiteye kayıyorsa o zaman yanağın içine ucunda pamuk bulunan bir çubuğu hafifçe sürerek doku örneği alınıyor.
4 hafta sonra muayene edilen hastaya en doğru beslenme programı, kullanması gereken vitamin-mineral ve besin destekleri sunuluyor. Tabi ki bunların yanında birde egzersiz programı var.
GENETİĞE GÖRE NASIL BESLENİLMELİ?
Genetiğe uygun beslenme ilk kez 1975 yılında uygulansa da son yıllarda genetik bilimindeki ilerlemeler sayesinde bilinir hale geldi. Her hastanın genetik raporuna göre beslenme programının düzenlendiği yöntemle; kişiye özel ve vücudunun daha rahat kabul edeceği diyetler hazırlanmaya başlandı.
Genetik olarak kalp hastalığına yatkınlığı olan kişiler; doymuş yağ oranı düşük, yani katı yağ, tereyağı ve margarin gibi besinlerden uzak durmalı. Kızartılmış yiyecekleri ve kavrulmuş besinleri tüketmemeye özen gösterirken; kuru baklagilleri haftada iki ya da üç kez, balığı ise daha sık tercih etmeliler.
HASTALIK HARİTANIZA GÖRE NELER YENİLMELİ?
Genetik olarak diyabete yatkınlığı olanlar; şeker ve şekerli besinlerden, beyaz ekmek, börek, pirinç gibi gıdalardan uzak durmalılar. Beslenme alışkanlıklarını günde 5-6 öğün yemek şeklinde düzenleyerek; meyve suyu, gazlı içecekler gibi besinleri tüketmemeye özen göstermeliler.
Kansere genetik eğilimi bulunanlar ise, yeşil çay tüketimini artırabilirler. Ayrıca mevsim sebze ve meyvelerinden yiyerek, bu tip gıdaları zamanından önce ya da sonra tüketmemeye ve hazır gıdalardan uzak durmaya çalışarak sağlıklı beslenebilirler.
Kaynak
nyaspubs.onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/j.1749-6632.1965.tb34807.x
www.gentest.gen.tr/