Haberler
Çocuk yetistirme konusunda Öne Çikan 5 Ekol
1. Avrupa ekolü
Müdahaleci olmayan, kontrollü ekol diyebiliriz. Çocuklarını başıboş bırakıyormuş gibi görünen, ancak gözlerini sürekli üzerlerinde tutan bir ekol. Bu sebeptendir ki çocuklar özgür bir şekilde büyüyor ancak tehlikelerden de uzak kalmış oluyorlar. Genel olarak Avrupa ülkelerinde çocuğa tokat atmak bile yasaklandığı için, çocuk disiplininde dayağın yeri yok. Bu da daha özgüvenli bireylerin yetişmesine sebep oluyor. Her ne kadar ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de Avrupa'nın genelindeki hakim anlayış bu. Mesela Türkiye'de 40 yaşına da gelse evladıyla birlikte kalmakta bir beis görülmezken, Avrupalılar 18 yaşında çocuklarının hayata atılmasını istiyor. Sanıldığı gibi 18 yaşına giren hemen evden sepetlenmiyor, ama evden gitmek isteyene de kesinlikle ses çıkarılmıyor. Bağımsız bir çocuk yetiştirme ekolü.
2. Amerikan ekolü
Saldım çayıra mevlam kayıra anlayışıdır. Çocukların özgür, kendine güvenli, hayatı bilen bireyler olarak yetişmesi adına hiç müdahalede bulunmamayı tercih ediyorlar. Tabi bu onlara hiç karışmadıkları anlamına gelmiyor. Ceza sistemini etkin bir şekilde kullanıyor amerikalılar, çocuklar bunu hiç sevmiyor ama uyum da gösteriyorlar. Hafta sonu cezalısın dendi mi iş bitiyor. Ne kadar itiraz etse de o cezayı çekiyor. Ha camdan falan kaçanları olmuyor mu, oluyor elbette ama Amerikalılar " bu da gerekli" diyerek ona da ses çıkarmıyor. Ha çok mu başarılı Amerikan sistemi? Değil. Çocuklar okulda başarısız, şiddete meyilli, obez olup çıkıyor. Hal böyleyken bu adamlar nasıl dünya lideri oluyor derseniz onun sırrı birazdan açıklayacağımız Alman ekolünde. Alman ekolü ile eğitim veren ebeveynler ve okullar sayesinde bugün Amerika, Amerika olmuş durumda.
3. Japon ekolü
Gelenek göreneklerine bağlı, teknoloji ile iç içe ama ailesine de vakit ayıran, derslerini de çalışan bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız Japon ekolünü benmiseyeceksiniz. Anne babasına saygılı, derslerinde başarılı, geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ama teknolojiyi de dibine kadar bilen çocuklar Japon ekolü ürünüdür. Ama sanırım bu ekolü uygulayabilmek için Japon olmak gerekiyor, sistemin sıkıntısı burada. Diğer milletler tarafından pek uygulanabilirliği olmadığı içindir ki dünya üzerinde Japonlar gibi bir başka millet daha yok.
4. Alman ekolü
Eğer bir çocuk yemek masasından izin istemeden kalkmıyorsa, anne babasına "bugün çok yorulmuşsunuz belli, ben erkenden yatayım da siz de biraz dinlenin" diyorsa bilin ki o çocuk Alman ekolünden geliyordur. Disiplin, saygı, mükemmellik Alman çocuk yetiştirme ekolünün temel dinamikleri. Başladığı bir işi mutlaka bitiren, işi her yönüyle düşünen, ayrıntılara önem veren ancak bunlara takılıp kalmayan, çözüm odaklı insanlar Alman ekolü ile yetiştirilmişlerdir. Özgüvenli, derslerinde başarılı, ne istediğini bilen, özgür bireyler hep bu ekolün meyveleridir. Öyle ki çocuğun özgürlük alanına müdahalede bulunduğunuzda, çocuk sizi dava edecek kadar bilinçlidir. Bu ilk bakışta size ters gelebilir, ancak Alman ekolü çocuk yetiştirmede bir numaralı ekoldür.
5. Türk ekolü
Çocuğun kuyruğu gibi dolaşmak, aman düşmesin, aman bir yeri çizilmesin diye başında beklemek, bir kaşık daha yemek yedirebilmek için yerlerde sürünmek, aman okulda rezil olmasın diye ödevlerini bizzat yapmak, vb. davranışlar Türk ekolünün özetidir. Açıkçası Türk ekolünde çocuk yetersiz olarak kabul edilir. Onun her şeyini anne babası yapmalıdır. Mesela Türk ekolünü benimseyen bir topluluk içinde Alman veya Amerikan ekolü ile çocuk yetiştirmeye kalksanız 2. haftada ilgisiz anne baba olarak damgalanır, çocuğa bakamadığınız yönünde ithamlarla karşı karşıya gelirsiniz. Çocuğunuza 2 adım mesafede yürümeli, mutlu olması için ne istiyorsa almalı, yapmalısınız. Çocuğun "doydum" demesine bakmamalı, doydum diyen çocuğa mutlaka 3-4 kaşık daha yedirmelisiniz. Çocuk hastalandığında, hemen ecza dolabındaki tüm ateş düşürücü ve ağrı kesicileri vermeli, ateşini düşürdükten sonra doktora götürmelisiniz ki, doktor "bu çocuk yanıyor yahu" deyip de sizi utandırmasın.
Kaynak: Radikal