Prof. Dr. Y. Birol SAYGI
Çaydaki 4 Uyarıcı Kafeinden Fazlası
Çay, beynini uyarıcı etkileri olan dört madde içer-mektedir. En iyi bilineni ise kahve, alkolsüz içecek-ler ve enerji içeceklerinden de alınabilecek güçlü bir uyarıcı olan kafeindir. Çay ayrıca teobromin ve teofilin olmak üzere kafeinle ilgili iki madde içer-mektedir. Ayrıca, beyin üzerinde çok ilginç etkileri olan L-theanine adlı oldukça benzersiz bir amino asidi içermektedir.
Çay ve kahvenin her ikisi de kafein içerir ve bu nedenle beyin üzerinde uyarıcı benzeri bir etki-ye sahiptir. Ancak bu etkilerin doğasının oldukça farklı olduğu konusunda hem fikirlik vardır. Kahve, çaydan daha güçlü bir destek ve daha fazla uyarıcı etki sağlar. Hatta o kadar güçlü olabilir ki kişinin üretkenliğini etkileyebilir.
KAFEIN NEDİR?
Kafein, en çok çay, kahve ve kakao bitkilerinde bulunan doğal bir uyarıcıdır. Beyni ve merkezi sinir sistemini uyararak çalışır, uyanık kalmak ve yorgunluğun başlamasını önlemeye yardımcı olur. Tarihçiler, ilk demlenmiş çayı MÖ 2737'ye kadar takip etmektedir. Kahvenin yıllar sonra keçilerine verdiği ekstra enerjiyi fark eden Etiyopyalı bir çoban tarafından keşfedildiği söylenmektedir. Kafeinli alkolsüz içecekler 1800'lerin sonlarında piyasaya çıktı ve bunu kısa süre sonra enerji içecekleri iz-lemiştir. Günümüzde dünya nüfusunun %80'i her gün kafeinli bir ürün tüketmektedir.
NASIL ÇALIŞIR?
Bir kez tüketildiğinde, kafein bağırsaktan hızla kan dolaşımına emilir. Oradan karaciğere gider ve çeşitli organların işlevini etkileyebilecek bile-şiklere ayrılır. Bununla birlikte, kafeinin ana etkisi beyin üzerindedir. Beyni rahatlatan ve sizi yorgun hissettiren bir nörotransmitter olan adenosinin etkilerini bloke ederek çalışır. Normalde, adenosin seviyeleri gün içinde birikerek kişiyi giderek daha yorgun hale getirir ve uyuma isteğini artırır. Kafeinin nasıl çalıştığına dair birkaç teori bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, beyindeki belirli sinapslarda adenosin adı verilen inhibitör bir nörotransmitteri bloke ederek net bir uyarıcı etkiye yol açabilmesidir. Adenozinin gün boyunca beyinde arttığına ve bir tür “uyku basıncı” oluşturduğuna inanılmaktadır. Adenozin arttıkça uykuya dalma eğilimi artar. Ka-fein bu etkiyi kısmen tersine çevirir.
Kafein ayrıca kan adrenalin seviyelerini artırabilir ve nörotransmiterler dopamin ve norepinefrinin beyin aktivitesini artırabilir. Bu kombinasyon beyni daha da uyarır ve uyarılma, uyanıklık ve odaklanma du-rumunu destekler. Beyninizi etkilediği için kafeine genellikle psikoaktif bir ilaç denir. Ek olarak, kafein etkilerini hızlı bir şekilde gösterme eğilimindedir. Örneğin, bir fincan kahvede bulunan miktarın kan dolaşımına ulaşması 20 dakika kadar kısa ve tam etkinliğe ulaşması yaklaşık bir saat sürebilir.
En büyük kafein kaynağı olan kahve, Batı diye-tindeki en büyük antioksidan kaynaklarından biri olup onu tüketmek çeşitli sağlık yararları ile ilişkilendirilmiştir. Çay, türüne bağlı olarak dünya çapında tüketilen ılımlı bir kafein kaynağıdır. Kahve ve çaydaki kafein arasındaki temel fark, çayda çok daha az kafein bulunmasıdır. Güçlü bir fincan kahve 100-300 mg kafein sağlayabilirken, bir fincan çay 20-60 mg kafein sağlamaktadır.
Kafein, bazı bitkilerin tohumlarında, kabuklu yemiş-lerinde veya yapraklarında doğal olarak bulunur. Bu doğal kaynaklar daha sonra hasat edilir ve kafeinli yiyecek ve içeceklerin üretilmesi için işlenir. Bazı popüler içeceklerin (240 ml) porsiyonunda kafein miktarları şu şekildedir;
- Espresso: 240-720 mg
- Kahve: 102–200 mg
- Enerji içecekleri: 50–160 mg
- Demlenmiş çay: 40-120 mg
- Alkolsüz içecekler: 20-40 mg
- Kafeinsiz kahve: 3-12 mg
- Kakao içeceği: 2-7 mg
- Çikolatalı süt: 2-7 mg
Bazı yiyecekler ayrıca kafein içerir. Ayrıca soğuk algınlığı, alerji ve ağrı kesici ilaçlar gibi bazı reçeteli veya reçetesiz satılan ilaçlarda da kafein içermek-tedir. Aynı zamanda kilo kaybı takviyelerinin de yaygın bir bileşenidir.
ÖNERİLEN DOZLAR
Hem ABD Tarım Bakanlığı (USDA) hem de Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), günlük 400 mg kafein alımının güvenli olduğunu düşünmektedir. Bu, günde 2-4 fincan kahve anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, tek doz 500 mg kafein ile ölümcül aşırı dozların rapor edildiğini belirtmekte fayda vardır. Bu nedenle, tek seferde tüketilen kafein miktarını doz başına 200 mg ile sınırlamak öne-rilmektedir. Amerikan Doğum ve Jinekologlar Koleji'ne göre, hamile kadınlar günlük alımlarını 200 mg ile sınırlamalıdır. Sonuç olarak kafein, bir zamanlar inanıldığı kadar sağlıksız değildir. Aslında, kanıtlar bunun tam tersi olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle, günlük bir fincan kahve veya çayınızı sağlığı geliştirmenin keyifli bir yolu olarak düşün-mek güvenlidir.
TEOFİLİN VE TEOBROMİN
Teofilin ve teobromin, kafeinle ilişkili olup ksantin adı verilen bir organik bileşik sınıfına aittir. Her ikisinin de vücut üzerinde çeşitli fizyolojik etkileri bulunmaktadır. Teofilin, hava yolundaki düz kasları gevşetip nefes almayı kolaylaştırırken aynı zaman-da kalp kasılmalarının hem hızını hem de kuvvetini uyarır. Teobromin kalbi de uyarabilir. Ancak hafif bir idrar söktürücü etkiye sahiptir ve vücuttaki kan akışını iyileştirerek kan basıncında net bir azal-maya yol açmaktadır. Kakao çekirdekleri de bu iki maddenin iyi kaynaklarıdır. Bu maddelerin bir fincan çaydaki miktarları çok azdır. Bu nedenle vücut üzerindeki net etkileri muhtemelen ihmal edilebilir düzeydedir. Alınan kafeinin bir kısmı te-ofilin ve teobromine metabolize olmaktadır. Bu nedenle kafein tüketildiğinde dolaylı olarak bu iki kafein metabolitinin seviyesi yükselir.
L-THEANİNE, BENZERSIZ ÖZELLİKLERE
SAHİP PSİKOAKTİF BİR AMİNO ASİT
Son madde, dördünün açık ara en ilginç olanıdır. L-theanine adı verilen benzersiz bir amino asit tü-rüdür. Esas olarak çay bitkisinde (Camellia sinensis) bulunur. Kafein, teofilin ve teobromin gibi, kan-be-yin bariyerini geçerek beyne girebilir. İnsanlarda, L-theanine, uyarı gevşemesi ile ilişkili alfa dalgaları adı verilen beyin dalgalarının oluşumunu artırır. Bu belki de çayın ürettiği farklı, daha hafif etkilerin ana nedenidir. L-theanine, beyindeki GABA ve dopamin gibi nörotransmiterleri etkileyebilir. Bazı araştır-malar, L-theanine'in özellikle kafeinle birleştiğinde dikkati ve beyin fonksiyonunu iyileştirebileceğini öne sürmektedir.
Sonuç olarak kahvede bulunan yüksek miktardaki kafeine karşı hassasiyeti olanlar için çay uygun bir alternatif olabilir. L-theanine'in varlığı ve beyindeki alfa dalgaları üzerindeki etkisi nedeniyle çay, uzun süre konsantre olması gerekenler için kahveden daha iyi bir seçim olabilir. Hem çayın hem de kah-venin artıları ve eksileri bulunmaktadır. Bana göre, bilgisayarda çalışırken veya ders çalışırken çay daha iyi bir seçim gibi görünmektedir. Kahve ise egzersiz yapmak gibi fiziksel aktiviteler için daha uygundur.