Prof. Dr. Y. Birol SAYGI
AFETLERDE GIDA GÜVENLİĞİ
Prof. Dr. Y. Birol Saygı, Eliso Şirin Yıldırım
İstanbul Topkapı Üniversitesi
Son yıllarda doğal afetlerin daha sık, daha yoğun ve daha maliyetli hale gelmesi özellikle endişe vericidir. Doğal afetlerin yarattığı tehlike ve savunmasızlığın derecesi aynı oranda fazlasıyla toplum psikolojisine yansır ve aşağıda gösterildiği gibi katlanır. Bu da ancak bilimsel gerçekliklerle kurgulanmış bir bilinç ve hazırlık ile azaltılabilir ve başa çıkılabilir.
Var olma ve hayatta kalma içgüdüsünde öncelik beslenme olup güvenlik daha sonra gelmektedir. Bu olgu Maslow’un hiyerarşi piramidinde açıkça görülmektedir. İnsanlığın varoluşu ile ortaya çıkan en temel konu beslenmedir. Beslenme yaşamın devamı için tüm canlıların gerçekleştirmek zorunda olduğu eylemdir. Var olmak için enerjiye ihtiyaç duyan canlılar yaradılış itibariyle içgüdüsel olarak gıdaya erişmişlerdir. İnsan tarihten bugüne kadar yemeği takip etmiştir. Yiyecek tükendiğinde ise o alanı terk etmiş ve süreç boyunca öğrenmiştir İlk zamanlar vejetaryen beslenmiş sonra hayvanları öldürmenin yolunu bulmuş ve et ile beslenmiştir. Ateşin bulunması ise insanın vücut sisteminin uygun olduğu, sindirimi yapabilecek besinler ile enerji ihtiyacını karşılamasına imkân vermiştir. Gıda güvenliğinin henüz bir mesele olmadığı çağlarda deneme yanılma yöntemi ile edinilen tecrübeler yakın tarihe kadar insan ırkının devamını sağlamada yeterli olmuştur.
Gıda güvenliği veya daha doğrusu güvensizlik, gıda krizlerinin ve gıdayla ilgili acil durumların merkezinde yer alır. Yetersiz beslenme ve ölümlerin altında yatan bir nedendir. Gıda güvensizliği, geçim kaynaklarında onarılamaz hasara neden olabilir ve böylece kendi kendine yeterliliği azaltabilir. Bu nedenle yetersiz beslenmeye, morbiditeye ve mortaliteye yol açan sürecin bir parçasıdır. Ayrıca gıda güvencesiz olma durumu, uzun vadede yoksulluğa ve geçim kaynaklarının zarar görmesine doğrudan katkıda bulunmaktadır. Başka bir deyişle, akut gıda güvensizliği varsa, beslenme riski vardır.
Bir gıdanın güvenli olarak nitelenebilmesi için; insan sağlığını tehdit etmeyecek derecede temiz olması gerekmektedir. Temiz gıdanın temini tüm gıda zincirinin güvenli olarak birbirine bağlanması ile mümkün olabilmektedir. Gıda zinciri, hammadde üretimi ile başlayan, üretim, depolama, lojistik, dağıtım ve nihayetinde tüketicinin satın alma ve sonrası depolaması süreçlerini kapsayan bütüncül bir organizasyondur. Güvenli gıdanın temini ulusal ve uluslararası yasalar, standartlar, kalite sistemleri gibi uygulamalar ile güvence altına alınmaktadır.
Afet, hayatın doğal akışını kesintiye uğratan veya tamamen durduran, maruz kalanların sosyal, psikolojik ve ekonomik zarara uğradığı, ölümler ile sonuçlanabilen farklı sebeplere bağlı şekilde gerçekleşebilen kitlesel olaylardır. Oluş biçiminin yanında asıl belirleyici olan afetin yaşanma şiddeti ve verdiği zararın büyüklüğü olarak ortaklaşmaktadır. Afet kavramının kabul görmüş evrensel tek bir tanımı yoktur. Yaşayan ve geliştirilebilen bir tanımlama gerektiren bu kavram ana hatları ile belirlenebilmektedir. Deprem, sel, volkanik patlamalar, yangın, nükleer facialar yaygın olarak yaşanan afet türlerindendir. Değişen Dünya koşulları bu tanımın kapsamının devamlı olarak genişletilmesini gerektirmektedir. Savaş, kıtlık, salgın hastalıklar, iç karışıklıklar, terör olayları gibi insan kaynaklı olaylar da afet tanımına girmektedir. Doğal afetlere insanların sebep olduğu durumlar ise hibrit afetler olarak bu listeye eklenen durumlardandır. Afet yalnızca can kayıpları ve yıkım bakımından değerlendirilmemektedir. Toplumlar üzerinde bıraktığı kalıcı etkiler, doğa üzerinde bıraktığı uzun süreli etkiler, sebep olduğu ikincil felaketler, sebep olduğu ekonomik çöküntüler bakımlarından da ele alınması gereken olaylardır.
Afet planı; devletlerin ilgili bakanlıkları tarafından, ilgili STK’lar ile birlikte oluşturulmaktadır. Bu planların uygulayıcılığını ise il yönetimleri, belediyeler ve STK’lar üstlenmektedir. Afet öncesi ve sonrası alınacak önlemler afet türüne ve riskli bölgenin özelliklerine göre belirlenmektedir.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından 2015 yılında resmî gazete yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu plana göre olası bir afet durumunda, İçişleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme, Sağlık, Enerji ve Tabi Kaynaklar, Çevre ve Şehircilik, Aile ve Sosyal Politikalar, Gıda Tarım ve Hayvancılık, Maliye Bakanlıkları ile Türk Kızılay’ ı ortak bir çalışma ile müdahaleleri koordine ederken yerelde bu yetki valilik ve il AFAD müdürlüklerine verilmiştir. Ayrıca gerçek kişiler ve özel sektör de planın işlerliğine dahil edilmiştir. Profesyoneller ve gönüllülerden oluşturulan, hizmet grupları, tanımlanmış olan afet durumlarında ne şekilde hareket edileceğini belirlemiş durumdadır. Bu grupları destekleyici nitelikte kurulan afet bölgesel lojistik depoları acil durum geçici barınma ekipmanları bulunmaktadır. Türkiye’nin TAMP planı ile hedefledikleri ise, AFAD tarafından şu şekilde tanımlanmaktadır.
- Daha kısa sürede daha geniş çevrede, daha fazla insan hayatı kurtarmak,
- Kaynakların etkin kullanımını hızlı müdahale ile gerçekleştirmek,
- Sosyal ve ekonomik kayıpları en aza indirebilmek,
- Kesintiye uğramış veya tamamen durmuş yaşamsal faaliyetleri en kısa sürede işler hale getirebilmek.
- Plan yürürlüğe girdikten 7 yıl sonrasında paydaşlar ile yapılan görüşmeler ve kriz yönetiminden, risk yönetimine geçiş sistemine uygun olacak değişiklikler ile 2022 yılında güncellenmiştir. Bu değişiklik sonrası hedeflerin daha detaylı şekilde tanımlandığı görülmektedir. 2022 değişikliğinde yer alan maddeler şu şekildedir,
- Afet bölgesi ve çevresinin güvenliğinin sağlanması,
- Halk sağlığının korunması ve bu durumun sürdürülmesi,
- İkincil afetlerin önüne geçmek veya etkisinin azaltılması,
- Halkı bilgilendirmek ve süreçle alakalı iletişimin canlı tutulmasının sağlanması.
Halkın sürece dahil edilmesinin önemi öngörülerek eylem planında yer verilmesi proaktif yaklaşımın benimsenmesi için önemli bir adım olarak Kızılay, afetin ilk 72 saatinde ve sonrasında afetzedelere yiyecek ve çadır yardımı yapmaktadır. “Afet yönetimi” başlığı altında internet sitesinde yer alan verilere göre afetler sonrası, mobil ekmek fırınları, mobil mutfak ve mobil ikram araçları aracılığı ile beslenme yardımı yapmaktadır. Kızılay, TAMP planı içerisinde görev almaktadır.
Hangi kategoride gerçekleşirse gerçekleşsin afetler sonrası hayatta kalanlar için en önemli konu güvenli gıdaya erişimdir. Afetler sonrası yaşamın devamını sağlamak, afetin sosyal yönden olumsuz etkilerinden kurtulabilmek ve salgın hastalıkları önlemek için güvenilir gıdaya erişim sağlanmalıdır. Güvenli gıda zincirinin oluşturulması ve afet sonrasında uygulanabilmesi gıdanın güvenliğini sağlamak için atılacak en önemli adımdır. Gıda güvenliğinin sağlanması için, üretim ve işleme esnasında hammadde kalitesi gözetilmelidir. Kaliteli hammaddenin işlenmesi sonucunda elde edilen ürün ilk aşamadır ve sorunsuz gerçekleşir ise diğer adımların bu sürece katkısı olur. Kalite bakımından yetersiz bir ürün diğer süreçlerin yürütülmesini önemsiz kılmaktadır. Lojistik faaliyetlerin gıda taşımaya uygun şekilde tasarlanması ve en hızlı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Afet lojistiğine TAMP planında yer verilmiştir. Ancak kapsam bakımından gıda lojistiğinin ayrıca ele alınmamıştır. 2015’ten bu yana üzerinde çalışılan ve geliştirilmeye açık bir plan olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu başlığın da genişletilmesi ihtiyacının tespit edilmesi olasıdır. Mevcut planda lojistik faaliyetlerin kapsamı, görevli personelin ihtiyaçları ile ekipmanlarının taşınması, ayni yardımların ulaştırılması ve beslenme, hijyen malzemelerinin tedariki yönünde en az 72 saatlik bir tedarik sürecini tanımlamaktadır. Her bir ulaşım organizasyonu barındırdığı riskler ve avantajlar bakımından belirlenmiş ve kayıtlara geçmiş olmalıdır. Olası bir deprem felaketinde, deniz yolu ulaşımı, deniz ulaşımının mümkün olmadığı bölgelerde helikopterler ile hava ulaşımı, destinasyonda demiryolu ulaşımı mümkün ise demiryolu ulaşımı kullanılarak gıda iletiminin en hızlı şekilde yapılabilmesi sağlanmalıdır.
Ayrıca bu araçları kullanabilecek görevlilerin öncesinde seçilmiş, eğitilmiş ve tatbikatlar ile bu gibi durumlar için hazırlanmış olmaları gerekmektedir. Gıda depolanması ise taşıma ile doğrudan ilişkili bir süreçtir. Afet durumlarında kötüleşen ulaşım koşulları göz önünde bulundurularak alternatif rotalar ve araç tipleri tespit edilerek bu doğrultuda taşıma yapılmalıdır. Afet öncesinde belirlenen depoların düzenli kontrollerinin yapılarak işlerliğinin sürdürülmesi gerekmektedir. Afet sonrasında en hızlı şekilde uygun koşulların oluşturulabileceği durumda olmalıdır. Buna bağlı olarak taşınacak gıda ürünlerinin depolaması da uygun ekipmanlar ile yapılmalıdır.
Üretim sonrası ve dağıtım öncesi süreçler güvenli gıda zincirine zarar vermeyecek şekilde yapılmalıdır. Bunun için uyulması gereken prensipler ise şu şekilde sıralanabilir, kuru depolama, soğukta depolama, donmuş depolama, kontrollü atmosferde depolamadır. Bu prensiplerin afet koşullarında uygulanabilirliğinin sağlanması detaylı bir çalışma ve yatırım gerektirmektedir. Ancak bu prensipler gıda zincirinin bozulmaması için gereken adımlardır.
Gıda zincirinin tüketiciye ulaşmadan önceki son halkası ise dağıtımdır. Gıdanın muhafaza şekli ile uyumlu olması öncelenmelidir. Soğukta depolanan bir ürün soğuk zincir bozulmadan donmuş ürün ise erimeden ulaştırılmalıdır. Bu koşulların olağanüstü hallerde uygulanabilirliği araştırılarak uygun çözümler üretilmelidir. Tüketiciye güvenli şekilde ulaşan gıdanın tüketiminin de bu gibi durumlarda kontrol altında tutulması gerekmektedir. Normal koşullarda olduğu gibi bu sorumluluk tüketiciye bırakılmamalıdır. Elektrik kesintileri, barınma problemleri, hijyen sağlayamama gibi durumlarla karşı karşıya olan bir topluluktan gıdanın güvenliğini sağlama sorumluluğu beklemek gerçekçi olmayacaktır.
Afet Türüne Göre Alınabilecek Gıda Güvenliği Önlemleri
Yaşanması olası afet türlerinin ülkenin, coğrafi, ekonomik, siyasal ve sosyal yapısına uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Maslow’ un ihtiyaçlar piramidinin en altında yer alan beslenme afet durumlarında, piramidin her katındaki insanı birleştirme özelliğine sahiptir. Kişi öncelikle hayatta kalmaya devam etmek için enerji üretmelidir. Sonrasında bu enerjiyi beslenmenin devamına ardından barınmaya ve daha sonra güvenliğe harcama eğilimindedir.
Gıdaya erişmesi tek başına yeterli olmayacaktır. Kirlenmiş gıdalara erişim ikincil afetlere yol açabilecektir. Gıdanın güvenliği bu aşamada önemini gözler önüne sermektedir. Besleyicilik ve içerik niteliğinin değerlendirilmesi öncesinde, zararsız gıda tedariki ve tüketimi yönetilmelidir. Gıdanın önemi, sağlık, sosyal ve psikolojik yönlerden insanları olumlu veya olumsuz etkileyebilecek özelliktedir.
Gıdanın önemi düşünüldüğünde eylem planlarında yer alması dışında ayrıca bir eylem planı oluşturmanın değerlendirilmesi gerekmektedir. Doğal ve insan yapımı afetler gerçekleştiğinde tarım alanları, denizler, besi hayvanları etkilenmekte ve gıda arzı sekteye uğrayabilmektedir. Bölgesel çapta oluşan afetlerde diğer bölgelerin güvende tutulması ile gıda zinciri sürdürülebilirdir. Hibrit afetler kategorisine dahil olan, radyoaktif ve nükleer saldırıların etkilerinin çok uzun yıllar sürebileceği bilinerek o bağlamda daha uzun soluklu eylemler planlanmalıdır. Gıdanın korunması, afetlerin yıkıcı etkilerinin hızla düzeltilebilmesi için uygun ortamın oluşturulmasında birincil öneme sahiptir.
Afet Öncesi Gıda Güvenliği: Ülke’ de üretimi olan veya olası afet durumlarında üretimini yapabileceği gıda maddelerinin belirlenmesi gerekmektedir. Belirlenen depolanabilir gıda ürünleri (tahıl, hububat vb.) uygun depolarda güvence altına alınmalıdır. Belirlenen bu ürünlerin afet durumlarında hangi tesislerde veya tarım alanlarında üretileceğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Üretilen gıda maddeleri için güvenli gıda zincirinin oluşturulması gerekmektedir. Bu zincire, üretim, depolama, taşıma ve dağıtım dahil edilmelidir. Afetin boyutlarına göre oluşturulan bu planlarda ülkenin kendine yetemeyecek boyutta bir afet ile karşılaşması olasılığına karşın uluslararası kuruluşlar ile iş birliği yapılmalıdır. Stratejik konumdaki komşu devletler, ulaşım yolları bakımından alternatifleri oluşturulmuş devletler, uluslararası STK’lar ise afet eylem planları ile alakalı konumlarının belirlendiği kısımlar özelinde bilgilendirilmelidir.
Olası salgın hastalıkların ortaya çıkması durumunda ilaç tedariki kadar önemli olan beslenme, sürecin uygun içerikli gıdalar ile desteklenmesi adına depolanabilir, temiz ve besleyici gıda gruplarından oluşturulmalıdır. Afet sonrası kısa, orta ve uzun vadeli güvenli gıda tedarikinin planlanması gerekmektedir. Bu tedarikler ve üretimin planlanması afet boyutlarına ve ülke nüfusuna göre yapılmalıdır. Ülkenin doğal afet risk bölgeleri, stratejik öneme sahip bölgeler ve göç yolları üzerinde bulunan alanlar belirlenerek harici bölgelere kurulacak olan güvenli üretim tesisleri, koruma altında alınacak olan tarım alanları ve lojistik faaliyet alanları belirlenmelidir. Bunların işlerliği belirli periyotlar halinde kontrol altında tutulmalı ve görev alacak kurumlar ile personelin düzenli olarak bilgilendirmesi gerekmektedir. Tüm bu çalışmaların resmi dokümanlar halinde kayıt altına alınması ve halkın bilgilendirilmesi olası afetlerde yaşanacak kaos ortamının kontrol altına alınmasını ve/ veya önlenmesi sağlayacaktır.
Afet Sonrası Gıda Güvenliği: Afet öncesi gıda güvenliği önlemlerinin iyi planlanması sonrasında gerçekleştirilmesi gereken süreçlerin sorunsuz ilerlemesi için elzemdir. Afetin boyutları ve türü gerçekleştiği andan itibaren belirlenmeli, deklare edilmeli ve uygun eylem planı hızlı bir şekilde işletilmeye başlanmalıdır. Devlet organları, STK’lar ve halk, açıklanan planın detaylarını daha önceden etüt etmiş olmalıdır. Gıda güvenliğinin sağlandığı bir afet sonrası senaryoda, sağlık, güvenlik, barınma ve yeniden yapılandırma çalışmaları daha kolay ilerletilebilecektir.
Kısa vadede önceden depolanmış temiz gıdaların taşınması ve dağıtımının güvenli gıda zincirini bozmayacak şekilde devam etmesi sağlanmalıdır. Orta vadede yeni gıda üretimi için önceden oluşturulmuş güvenli üretim tesisleri, topraklar ve çiftlikler ivedilikle harekete geçirilmelidir. Uzun vadede ise hayatın normale dönüşü ile alakalı yapılan diğer konulardaki faaliyetlere entegre edilerek ekonomik yönden de önemi olan gıda üretimi, ithalatı gibi konuların belirlenen program çerçevesinde işlev kazanması sağlanmalıdır.
Sonuç olarak afetler hangi kategoriye dahil olursa olsun tarih boyunca yaşanmış, can kayıplarına, ekonomik çöküşlere ve sosyal problemlere sebep olmuştur. İklim krizlerinin, siyasi ve ekonomik çalkantıların yaşandığı bu dönemde ve bu sorunların yıkımlara yol açacağı gelecekte afetler boyutları ve çeşitleri bakımından değişiklik göstererek gerçekleşmeye devam edecektir. Bu sonuçların etkisini azaltmak, önlenebilir olanları önlemek ve sonrasında normale dönüşü destekleyebilmek alınacak önlemler ile doğrudan ilişkilidir.
Hazırlanacak eylem planlarının başarısı ise doğru veriler ışığında hazırlanarak ve muhataplarının benimsemesi ile doğru orantılı olacaktır. Bu hazırlıkların en önemli ayağını oluşturan gıda güvenliği bugünden başlayarak düşünülmesi, planlanması ve gereken yatırımların yapılması ile güvence altına alınmalıdır. Deprem Türkiye´nin bir gerçeğidir. Afet yönetiminde can ve mal kaybının azaltılması için vazgeçilmeyecek esaslardan biri deprem öncesi depreme hazır olunmasıdır. Artık depremin nerede ve ne zaman olacağını öğrenmeye çalışmaktan daha çok, deprem öncesi hazırlık çok çok önemlidir. Depremlerde önemli olan anlık çözümler değil, afet öncesi hazırlık ve sonrası sürdürülebilir organizasyondur.