Prof. Dr. Nazan Apaydin DEMIR
ÜLKEMİZ NEDEN İLAÇ YAPMIYOR / YAPAMIYOR?
Antik Zamanlardan Bugüne İlaç
İlaç dediğimiz zaman insanlığın ilk çağlarından beri büyük bir zaman diliminde her coğrafyada hastalıklar için verilen mücadele akla gelir. Hastalıklara karşı verilen bu mücadelenin ayrılmaz tedavi silahı ilaçtır. Mevcut sağlık alanına ve onun ilaçla ilgili kısmına her şeyi çözen yegâne bilim diye bakan bir araştırmacı on yıl sonra komik duruma düşer.
İlaç ve ilaç hammaddeleri ile ilgili alan çok dinamik olup, her gün yenilenmekte ve çözemediği sorunlar için sürekli yeni çözümler aramaktadır. Bugünkü ilaç sektörü bundan 150 yıl öncesinden başlayarak Kimya, Fizik ve Matematiği ön plana alan ve matematiksel ölçmeyi kullanan bir ekolün devamıdır.
Bugün dünya bilimine; göremediği, tanıyamadığı ve ölçemediği bilgiyi dikkate almayan bir anlayış egemendir. Bu düşünceden yola çıkan sektör; etkili ilaçların kimyasını (en basit şekliyle) keşfetmiş ve onu kimyasal olarak üretmiştir. Bu büyük başarı onu sadece bu ilacı etken olarak kabul etmeye götürmüştür. Bugün bu ölçme ve sentezini yapmada çok mesafe kat edilmekle birlikte, tedavide yine de istenilen yere ulaşılamamıştır. O yüzden araştırmalar hızla devam etmekte ve alternatif çözümler aranmaktadır.
Son yıllarda kimyasal ilaçların yan etkilerinin çokluğu nedeni bir çeşit çıkmaza girilmiş ve yine doğaya dönülmüştür. İlaç firmaları büyük projelerle bitkisel ilaçlara yönelmişlerdir.
İşte tüm bu gelişmeler ülkemizi yine çok önemli bir yere taşımıştır.
Çünkü doğal kaynaklarının çeşitliliği ve bakirliği açısından Ülkemiz hala çok önemli bir bitkisel kaynağa sahiptir.
Kim ne derse desin ülkemiz her geçen gün bir çok alanda daha da büyümekte ve güçlenmektedir.
Doğuştan şanslı bir bebek gibi adeta insanlığın en güzel genlerini kendi coğrafyasında var eden, coğrafi konumdan, iklime, kültürel çeşitlilikten doğal kaynaklarına kadar inanılmaz bir zenginlikten sonuna kadar payını almış gibi görünmektedir.
İşte tam da bu yüzden sürekli suni sorunlarla meşgul edilmekte, icat edilmiş problemlerin çözümü ile kafası karıştırılmak istenmekte kendi kaynaklarını ve gücünü fark edemesin istenmektedir.
Ülkeye bakıyorsunuz adeta bir endemik bitki cenneti. Sahip olduğu coğrafi konum, farklı yükseklikler, oluşan farklı mikro klimalar inanılmaz bir çeşitlilik sağlamaktadır. Mevcut ilaçların % 90’ının bitkisel kökenli olduğu ve hala eczanelerde satılan ilaçların önemli bir yüzdesinin bitkisel kökenli olduğu düşünülürse bu durum çok ironiktir.
Öte yandan tamamen kimya tabanlı bir alan olan ilacın ülkemizde çok da iyi bir bilimsel alt yapısının da olduğu ortadadır. Ülkemizde akademik olarak kimya alanı çok gelişmiştir. Yine kimyanın ilaç uygulama alanı olan Eczacılık fakültelerimiz ve çok nitelikli hocalarımız olduğunu da göz önünde tutarsak sonucu açıklamak daha da karmaşık hale gelir.
Burada daha fazla uzatmadan kendi akademik deneyim ve 30 yılı aşkın bilimsel çalışmalarımdan da yola çıkarak; konu ilaç, parfüm ve kozmetik gibi nitelikli sonuçlara ulaşılacak ve doğrudan ekonomiye dönecek çalışmaları yapmanın güçlüğünü de yakinen görmekteyim.
Kafalarda oluşan bu işin zorluğu, yapılamayacağı, yapan kişilerin bir şekilde zarar göreceği gibi paradigmalar bir yana; adeta göstere göstere ve gözünüzün içine bakıla bakıla engellenmeye çalışılmakta, çoğunlukla buna bir sebep bulma nezaketini bile göstermediklerini de görmek mümkün.
Şayet sıradan işler yapar, suya sabuna dokunmaz, vasat makaleler yaparsanız sorun yok.
Ama iş sorgulamaya, nedenlere, niçinlere hele hele somut ürünlere varırsa işte o zaman işler değişir.
İlaç konusunu tez ya da proje olarak verdiğiniz bir öğrenci bile ortaya çıkıp “ben bu konuyu çalışmak istemiyorum” diyebilir ve çok daha ilginci en tepeden bile destek bulabilir.
Kimse, “sen neden ilaç çalışmak istemiyorsun veya böyle bir seçim yapmaya hakkın var mı? Şayet birileri yapmazsa bu ülke ne zaman bu işleri yapacak” demeyi akıl etmez de öğrenciyi pış pışlamaya giderse evet orası akıl tutulmasının yaşandığı yerdir ve konu başlığının cevaplarından birinin en azından akademik karşılığıdır.
Sonuç olarak gerçekten kalkınmış bir ülke olmak istiyorsak; nezaket kelimesinin anlamını bilen nitelikli bilim insanları ile nitelikli bilim yapmalıyız.
Üniversiteleri birbirini engellemek için uğraşan, oturduğu koltuktan yaşadığı şehre penceresinden bile bakmayan ve ülkesinin derdi ile dertlenmeyen anlayıştan bir an önce kurtarmalıyız ki bu bilimin, sanayiye, ekonomiye ve tüm dünyaya somut dönüşleri olsun.Ve sorgulamalıyız “biz neden ilaç yapamıyoruz, neden binlerce yıl önce yaptıklarımızı modernize edemiyoruz?”
Cevaplar zor değil. Sadece o cevapların çözümü için gerekeni yapmalıyız acilen.
Güçlü ve büyük TÜRKİYE için.
Saygılarımla.