Prof. Dr. Nazan Apaydin DEMIR
Ne Yiyorsanız Yarısı/Diyeti, Zayıflama Garantili, Bu da BENDEN
Bakıyorsunuz bunu söyleyen insanlara çoğunun, mesleki unvanı ne olursa olsun, konunun derinliği ile yenilen besinlerin vücutta izlediği yol ve olayın biyokimyasal mekanizması ya da metabolizmanın genel işleyişi ile, doğrudan bir ilgisi de yok.İnsan biyokimyası ve metabolizma apayrı ve çok kapsamlı bir uzmanlık alanıdır. Besinlerin vücutta geçirdikleri dönüşüm ve yeniden yapılandırılmaları ile ilgili süreç, manav tezgahlarındaki halinden ve kalori cetvellerinde görülenden çok farklıdır.Öncelikle şunu belirtmek isterim ki yazıyı sıradan bir vatandaş olarak kaleme alıyorum ama öte yandan da, lise dahil kimya eğitimi almış, Kimyager olarak mezun olmuş ve kariyerimin her aşamasını biyokimya alanında yapmış bir akademisyenim aynı zamanda.Yine şunu da belirtmek istiyorum ki, 15 yılı aşkın süre bazen iki ayrı fakültede Besin Kimyası, dersi anlatmış, laboratuvarlarda dersin uygulamasını yaptırmış, konuyla ilgili tezler, yayınlar yapmış, ders notları yazmış biri olarak da alanda bir profesyonelim aynı zamanda.Tüm bu birikimlerimden yola çıkarak diyorum ki, beslenme olayı son derece karmaşık bir olaydır ve öyle, kimsenin kafasına göre, kaşlar çatarak, parmak sallayarak, üstten üstten küçümser edalar takınarak söyledikleri ile veya tersiyle hiç fark etmez, çözebileceği basit bir sorun değildir.Kimse de aklında bir yığın kalori hesabı, adını bile duymadığı sebzeler, meyveler, vitaminler vs gibi kavramları tutmak zorunda da değildir. Peşin peşin, ilk evvel bunun kabul edilmesi lazım.
‘’BESLENME KAVRAMININ ANATOMİSİ’’
BESLENME OLAYI; yumurta yiyelim mi yemeyelim mi, ekmeği kesmek yeterli mi, şeker zehir mi gibi sığ sorularla çözümlenemeyecek kadar karmaşık bir olgudur.
NEDEN Mİ?Kendi adıma, üç erkek çocuk büyüttüm, daha doğdukları andan itibaren anne sütüne karşı bile ilgileri birbirinden çok farklıydı. İlerleyen zamanlarda bu farklar daha belirgin hala geldi. Kimi tatlı besinlere ilgi duydu, kimi tuzlu. Ki bu seçimler henüz 0-1 yaş aşamasında gerçekleşti. Birinde çok iyi sonuç aldığımız bir beslenme düzenini diğeri tümden reddetti. Özetle insanın damak tadı diyebileceğimiz bir seçimi var ki, bu adeta onun doğumu ile başlıyor, henüz hiçbir çevresel ve sosyolojik faktör devreye girmeden.Şimdi beslenme olayını masaya yatıracak olursak, olayı farklı noktalardan irdelemek lazım bence;
1.Beslenme doğrudan kişisel seçimlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ben tatlı besinleri sevmem mesela, bir diğeri acılı olanlara ilgi duyabilir. Bunun ne bilimsel bir yanı var, ne de çevresel. Sadece kişinin özgürce daha bebekken bile var olan damak tadı ile ilgili ve kişiye özel.
2.Beslenmenin kesinlikle sosyolojik bir boyutu var, kişinin ait olduğu sosyal çevrenin ve o sosyal çevrenin öngördüğü beslenme alışkanlıklarının dışında olması çok da mümkün olmamakta ve onu toplum dışına itme riski taşımaktadır.
3.Beslenmek aynı zamanda kültürel bir olgudur. Her ülkenin kendine özgü bir mutfağı, bu mutfak çerçevesinde edindiği yeme içme alışkanlıkları, yemekleri, baharatları, bunları yemekle ilgili bir gelenekler silsilesi vardır. O yüzden başka bir ülkenin mutfağına ait yemekler, sebzeler ve tariflerle diyet yapmak tıpkı Almanya da tutmuş ekonomik paketin Yunanistan’da tutmaması gibi sonuç vermeyeceği en baştan belli bir eylemdir. Çünkü Yunanistan bir Akdeniz ülkesidir, Almanya kadar disiplinli çalışması hiçbir açıdan mümkün değildir. Bu örnekten de görüldüğü gibi; her toplumun hatta her yörenin yeme içme alışkanlığı farklı farklıdır ve bu bir günde oluşmamıştır. Herkesin mırra içtiği yerde cappuccino içerseniz veya herkesin şiş kebap yediği yerde brokoli isterseniz bu yadırganır ve toplumsal bir baskı oluşturur.
4.Beslenmek, kişisel inançlarla ilgili bir kavramdır aynı zamanda ve her inanç sistemi şöyle ya da böyle beslenme üzerine bir takım yasaklar koyar, bazı düzenlemeler yapar. Kimse kilo vermek veya daha sağlıklı olma iddiası uğruna inançlarından taviz vermez.
5.Beslenmenin, duyusal bir yanı da vardır, duygusal bir yanı da. Nasıl mı? Ne kadar yararlı olduğunu da bilse kişi balık yemeyebilir mesela.
6.Beslenmenin doğrudan ekonomik durumla ilgisi vardır. Parası olmayan insanlara etin yararını saymak son derece yanlış bir algı da, oluşturabilir dinleyenlerde.
7.Beslenmenin doğrudan insan psikolojisi ile ilgisi vardır. İnsanın yeme miktarı hep aynı seyri izlemeyebilir, bazen daha az bazen daha çok olabilir. Esneklik payı olması gerekir.
Aklıma ilk gelenler bunlar.Beslenme konusunda, bir de şöyle bir tespitim var; insanlar belli öğün sayılarına, belli saatlere uymaya zorlanıyorlar ki bu da çok yanlış geliyor bana. Kahvaltı etmeden de, sadece bir kahveyle çok iyi çalışabiliyorsa bir kişi, onun motivasyonunda ya da iş veriminde sorun olmuyorsa bu durum, ona kahvaltının yararlarını saymanın ne alemi var ki?Şu saatten sonra hiçbir şey yemeyin sözü de aynı şekilde itici bana göre, a şahsı akşam yemeğinden sonra 5 saat oturur uyumadan, b şahsı iki saat oturur.İnsanlara tek tip makine gibi bakan her anlayış yanlış ve uygulanamaz bir özellik taşıyor benim açımdan. Öyle olduğu, mevcut diyetlerin hiç birinin tutmadığı da, gün geçtikçe artan obez nüfustan belli zaten. O yüzden benim önerim senelerce derslerimde öğrencilerime de anlattığım şey olacak.Öncelikle hareket etmek insan olmanın gereği ve biyokimyasal döngülerin rejenere edilmesinin olmazsa olmazı. Yani sanıldığı gibi sürekli uyumak az çalışmak sanıldığı gibi ömrü uzatmaz.
Hareket etmekten kaçınmayacak, hem bedensel, hem zihinsel aktivitelerinizi artıracaksınız ki, metabolik çarklar ritmik ve düzenli çalışabilsin, atıl olmasın.
Beslenmeye ve fazla kilolardan kurtulmaya gelince; Beslenmek insanın karakterinin bir parçası olup, tıpkı her insanın biyokimyasal olarak benzersiz ve tek oluşu gibi kendine özeldir. Nasıl ki her insan kendine iyi geleni/ gelmeyeni, sevdiğini/ sevmediğini en iyi kendi bilir, beslenmesi de kendine özeldir ve öyle kalmaya da devam etmelidir.Öte yandan fazla kilo bir sorundur ve çözüm gerektirir.Ne yapacağız o halde sorunun cevabı bana göre yine kişinin kendine özeldir.
“NE YİYORSANIZ YARISI” DİYETBu diyeti kim yaparsa yapsın, garanti veriyorum, istisnasız hepsi kilo verecektir efendim.Kilo verme süreleri ve verilen kilo ise, kişinin yaşına, metabolik bir rahatsızlığı olup olmadığına, cinsiyetine ve yeme alışkanlıklarına göre değişecektir.Sağlıklı bir yaşamınız olması dileğiyle.
Saygılarımla..