Kültür - Magazin
Mücevheriniz gerçek mi?
Değerli taşların, mücevherlerin doğal taşlardan yapılıp yapılmadığını anlamak için ise gemoloji laboratuvarlarından sertifika almak gerekiyor. İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) bir yıl önce devlet destekli bir proje başlattı. İstanbul Kalkınma Ajansı ve İKO ortaklığıyla Türkiye’nin ilk yerli gemoloji laboratuvarı üç ay önce faaliyete geçti. İki milyon dolarlık bir yatırım sonucu açılan laboratuvar hem satıcının hem de alıcının hayatını kolaylaştırıyor. İstanbul Çemberlitaş’taki İKO’nun binasında bulunan Türkiye Gemoloji Laboratuvarı’nda bizi proje koordinatörü Özge Nurhayat Günay karşılıyor. Kısa bir bilgilendirmenin ardından “Laboratuvarda hem değerli taşlara hem de pırlantalara sertifika veriliyor. En önemli özelliklerinden biri bağımsız olması ve herhangi bir kar amacı gütmemesi” diyerek laboratuvarın önemini vurguluyor.Türkiye Gemoloji Laboratuvarı’nda alanlarında uzman üç gemoloji uzmanı çalışıyor. Değerli taşların ve pırlantaların kalite kontrolü de onlardan soruluyor. Laboratuvara gelenler ellerindeki değerli taşları, mücevherleri girişteki sorumluya teslim ediyor. Numuneler kayıt altına alınıp başvurana bir form veriliyor. Gemoloji uzmanları analize başladığında objektifliği sağlama adına değerli taşın ya da mücevherin kime ait olduğunu bilmiyor.
Son teknoloji kullanılıyor
Laboratuvarda değerli taşların analizi son teknolojiden faydalanılarak yapılıyor. Laboratuvara girdiğimizde ilk olarak mikroskopa yerleştirdiği kırmızı taşı inceleyen, Almanya’da gemoloji eğitimi alan 17 yıllık değerli taş uzmanı Hikmet Yazar (46) söz alıyor: “Yakut olduğunu düşündüğümüz kırmızı taş, doğal yakut mu yoksa sentetik mi onu tespit ediyoruz. Çünkü yakutun işlem görüp görmemesi, görmüşse ne kadar işleme tabi tutulduğu önemli. Böylece yakutun derecelendirmesine göre değeri belirlenebiliyor.” 15 dakikalık işlemin ardından yakutun sentetik olduğu anlaşılıyor. Yazar, “En zor tespit edilen taşlar yakut ve safir. Çünkü çok çeşidi var” diyor. Fıtır cihazı ile elmasın içindeki elementleri tarayan gemolog Emre Günay (36) bu işlemin elmas için özel olarak yapıldığını belirtiyor. Değerli taşların analizinde kullanılan cihazların mazisinin yeni olduğunu söyleyen Günay, taşların sentetik olup olmadığının eskiden anlaşılmadığını, sentetik teknolojisinin yeni olduğunu söylüyor. Türkiye’de gemoloji uzmanının az olduğunu dikkat çeken gemoloji uzmanı Ercüment Tandoğan (30) ise “Laboratuvardaki her ürünü üç kişi kontrol edip ondan sonra rapor hazırlıyoruz” diyor.
Analizin sonunda sertifika veriliyor
Laboratuvara hem kuyumculuk sektöründen hem de bireysel başvurular çok. Anadolu’dan talepler de her geçen gün artıyor. Laboratuvara başvuru yapanlardan biri Necla Cengiz. Emekli bankacı, tam bir mücevher tutkunu. Safir ve pırlanta karışımı küpelerinin sertifikasız almış. Laboratuvara kuyumculuk sektörünün dışında bireysel olarak da başvurulabileceğini öğrenince soluğu laboratuvarda almış: “Yüksek bir meblağ vermiştim. ‘Acaba mücevherlerim gerçek mi?’ diye merak edip analiz yaptırmaya geldim. Atadan kalma kırmızı taşlı yüzüğümün de analizini yaptıracağım. Ne taşı bilmek istiyorum. Kadınlar mücevherlerinin gerçek olup olmadığını merak ediyor.” Laboratuvarda pırlanta, renkli taş ve mücevher sertifikaları da veriliyor.
Ata yadigarı için uzun kuyruk var
İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Norayr İşler, İstanbul Kuyumcu Odası’ndaki Türkiye Gemoloji Laboratuvarı’ndan sertifikalandırılmış mücevherlerin alınması gerektiğini söylüyor. Laboratuvarda her tür taş ve mücevherlerin analizinin yapıldığını belirtiyor: “Son yıllarda sentetik taşlarla yapılan mücevherler tüketiciyi zorda bıraktı. Laboratuvarda hızlıca kalite kontrolü yapılıp sertifika veriyoruz. Büyük büyük atalarından yadigâr takıların hangi taşlardan yapıldığını merak edenlerden Türkiye’nin önde gelen ailelerine, sanat ve moda dünyasına kadar birçok kişi mücevherlerinin gerçekliğini öğrenmek için başvuruyor. Azerbaycan ve İran’dan da talep gelmeye başladı. Gelecekte laboratuvar Ortadoğu’nun merkezi olacak.”
Kaddafi’nin hançeri gerçek
Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi’nin sarayında yağmalanan ve İstanbul’da yakalanan kıymetli taşlarla bezeli hançeri de laboratuvarda incelenmiş. İnceleme sonunda hançerin gerçek olduğu ama hançerin fildişinden değil, mamut dişinden yapıldığı anlaşılmış. Antik hançerin süslemesinde zümrüt ve yakut taşlarının değil, altın, gümüş, pırlanta, safir, ametist ve nefrit taşının kullanıldığı belirlenmiş.
Kaynak: Sabah