Bilim
Bilimciler beynin saatini buldu!
İnsan yapımı saatler zamanı doğru bir şekilde ölçüyor olabilir ama beynimize göre zamanın akışı oldukça kişisel bir deneyim. Canımız sıkıldığında zaman hiç geçmiyor gibi gelirken eğlendiğimizde zaman çok hızlı akıyor gibi hissediyoruz. Ayrıca yaşlandığımızda zamanın daha hızlı geçtiğini düşünüyoruz çünkü beynimiz sadece yeni deneyimleri kaydediyor. Çocukken bizim için her şey yeni olduğundan beynimiz sürekli yeni kayıtlar oluşturuyor. Böylece zamanın dolu dolu geçtiğini düşünüyoruz. Yaşlandığımızda ise çok az şey bize yeni geliyor bu yüzden zamanın hızla akıp gittiğini düşünüyoruz.
Zaman ve mekân nasıl kaydediliyor?
Bilimciler beynin mekânı hafızamızda nasıl kodladığını biliyor. 2005’te Medial Entorhinal Korteks (MEC) adlı beyin bölümünün çevremizi altıgen birimler halinde kodladığı keşfedildiğinde bu keşif Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü.
Bu bölümün hemen yanında bulunan Lateral Entorhinal Korteks (LEC) bölümünün işlevi ise o dönemde bilinmiyordu. Çünkü bu bölümdeki hücreler arasında bir elektriksel aktivite olmadığı düşünülüyordu. Birkaç yıl sonra Albert Tsao önderliğindeki bir ekip bu bölgenin; deneyimleri özel hafızalar olarak kaydetmek için gerekli, zamanla değişen sinyallerin davranışını yansıttığını fark etti.
Zaman algımız içinde bulunduğumuz bağlama göre değiştiği için, zaman takip sistemimiz esnek olmalı. İlk kez deneyimlediğimiz bir şeyi kaydetme biçimiyle defalarca yaptığımız sıkıcı bir şeyi kaydetme biçimi birbirinden farklı olmalı. Beyin bu durumu gerçekleştirmek için sistemi yüzlerce hücreye dağıtıyor. Bunun aksine, mekânı kaydetme işlemini az sayıda özel hücre gerçekleştiriyor.
Bu algının beyindeki karşılığını bulmaya çalışan araştırmacılar Marco adını verdikleri bir farenin beynini incelediler. Marco yeni bir ortama yerleştirildi ve çevreyi dolaşarak en sevdiği yiyecek olan çikolatayı aramaya başladı. İlk turda fare iki saat boyunca gezindi. Araştırmacılar bu sırada Marco’nun beyin aktivitesini takip etti. Sonrasında; araştırmacılar kayıtlı sinyallerden, hangi olayın hangi dakikada gerçekleştiğini belirlemeyi başardı. Örneğin sinyaller incelenerek Marco’nun hangi noktada bir çikolata parçası bulduğu belirlendi.
Tekrar eden eylemlerde tekrar eden sinyaller
İkinci turda ise araştırmacılar Marco’nun çikolata arayışına engeller koydu. Marco serbestçe dolaşmanın aksine 8 şeklindeki bir labirentte sağa ve sola dönmeye zorlandı. Eylemin türündeki değişiklik sinirsel aktivite verilerinde de görüldü. Araştırmacılar “Farklı olayları simgeleyen farklı sinyallerden ziyade üst üste binen ve tekrar eden örüntüler gördük. Zaman sinyali tekrar eden eylem sırasında çok daha tahmin edilebilir bir hale geldi” diyor. Farklı deneyimlerde zamanın şeklinin değiştiği görülebiliyordu.
Sonuçlar bu hücre ağının işlevinin, deneyimlediğimiz olaylara tarih bilgisi atamak ve eylemleri yaşama sırasını kaydetmek olduğunu doğruluyor. Tsao’yla birlikte makaleyi yazan Edvard Moser “Bu bölgenin aktivitesi, olayın ya da deneyimin zamanıyla o kadar ilişkili ki; bu durum yepyeni bir araştırma alanı açılmasına bile vesile olabilir” diyor.
Kaynaklar
https://arstechnica.com/science/2018/08/scientists-found-brains-internal-clock-that-influences-how-we-perceive-time/
https://www.dunyahalleri.com/bilimciler-beynin-saatini-buldu/