Bilim
Beyin Nasıl Gerçek Olmayan Anılar Üretebiliyor?
İnsan hafızasının kusursuz bir kayıt cihazı gibi çalıştığı düşünülse de bilimsel araştırmalar hafızanın aslında yeniden yapılandırılan, esnek ve değişime açık bir süreç olduğunu göstermektedir. Beyin geçmiş deneyimleri sürekli olarak düzenler, boşlukları doldurur ve bazen yanlış bilgileri doğruymuş gibi belleğe yerleştirir. Bu durum yalancı anıların oluşumunu mümkün kılar.
Psikolog Elizabeth deneysel çalışmalarında bu konuya dair önemli bulgular sunmuştu. Yaptığı araştırmalarda katılımcılara çocukluklarına dair gerçek aile fotoğraflarıyla birlikte sahte bir olay (örneğin bir alışveriş merkezinde kaybolmak) anlattığında bazı kişilerin bu sahte olayı ayrıntılarıyla hatırlamaya başladığını göstermiştir. Bu deneyler insan belleğinin
dışarıdan yönlendirilmeye ne kadar açık olduğunu gözler önüne sermiştir.
Nörobilim araştırmaları ise yalancı anıların oluşumunda beynin özellikle hipokampus ve prefrontal korteks bölgelerinin rol oynadığını ortaya koymakta. Hipokampus anıların depolanması ve yeniden hatırlanması süreçlerinde aktifken, prefrontal korteks bu bilgilerin doğruluğunu değerlendirme işlevine sahiptir. Ancak stres, dikkat dağınıklığı ya da güçlü duygular bu kontrol mekanizmasını zayıflatabilir. Böylece yanlış bilgiler belleğe sızabilir ve zamanla gerçek anılar kadar inandırıcı hale gelebilir.
Yalancı anılarla günlük yaşamda sıkça karşılaşılabilir. İnsanlar bazen aynı olayı farklı şekillerde hatırlayabilir ya da başkasının anlattığı bir hikayeyi kendi anısıymış gibi belleğine yerleştirebilir. Bu durum özellikle tanık ifadeleri gibi kritik alanlarda büyük önem taşır. Mahkemelerde yalancı anılar nedeniyle verilen yanlış ifadeler, adli süreçlerde ciddi hatalara yol açabilmektedir. Bu nedenle adli psikoloji ve hukuk sistemi hafızanın güvenilmez doğasını göz önünde bulundurmak zorundadır.
Sonuç olarak yalancı anılar insan beyninin bilgi işleme biçiminin doğal bir parçasıdır. Hafıza gerçeği olduğu gibi saklamak yerine sürekli yeniden inşa edilen bir hikaye gibidir. Bu da hem insan zihninin yaratıcı gücünü hem de kırılganlığını ortaya koyar.
Yazar:Eylül Rüzgar Üzer
Kaynak
- Loftus, E. F., & Pickrell, J. E. (1995). The formation of false memories. Psychiatric Annals, 25(12), 720–725. https://doi.org/10.3928/0048-5713-19951201-07
- Schacter, D. L., & Loftus, E. F. (2013). Memory and law: What can cognitive neuroscience contribute? Nature Neuroscience, 16(2), 119–123. https://doi.org/10.1038/nn.3294
- Roediger, H. L., & McDermott, K. B. (1995). Creating false memories: Remembering words not presented in lists. Journal of Experimental Psychology: Learning, Memory, and Cognition, 21(4), 803–814. https://doi.org/10.1037/0278-7393.21.4.803
- Gallo, D. A. (2010). False memories and fantastic beliefs: 15 years of the DRM illusion. Memory & Cognition, 38(7), 833–848. https://doi.org/10.3758/MC.38.7.833





