Ceren İnce
Sağlıklı yaşamda neden ilerleyemiyoruz?
Obezite, fiziksel hareketsizlik, kötü beslenme, yetersiz uyku ve etkili olmayan stres yönetimi gibi sağlıksız yaşam tarzı sebepleriyle kronik hastalıkların en yaygınlarından biri olarak kabul edilir. Son yıllarda, obezite dünya çapında 1,9 milyardan fazla insanı etkileyen gerçek anlamda küresel bir salgın haline gelmiş ve birçok ülkede artış eğilimi göstermiştir.
İnsanlık tarihinde vücut ağırlığı kontrolünde fizyolojik sisteme yönelik birincil zorluk, negatif enerji dengesini ve vücut enerji kaybını önlemek için yeterli enerji alımını sağlamak olmuştur. Bununla birlikte, günlük yaşam için minimum fiziksel aktiviteye ihtiyaç duyulan ve gıdanın yaygın olarak bulunabildiği ve enerji yoğunluğunun yüksek olduğu mevcut ortamda, kontrol sistemine yönelik zorluk, pozitif enerji dengesini önlemek için fiziksel aktiviteyi yeterince artırmak haline gelmiştir.
Obezitenin salgın hale gelmesinde fiziksel aktiviteyi engelleyen ve aşırı enerji alımını teşvik eden koşullar altında sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite modellerini sürdürmede çevre ile metabolizma arasındaki bir uyumsuzluktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Bugüne kadar, mevcut politikalar ve müdahaleler bu eğilimleri tersine çevirmemiş, bu durum da obezitenin önlenmesi ve kontrolünü dönüştürmek için yenilikçi yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Hastalığın tek bir nedenin olmaması, geniş kapsamlı etkileri ve çözümlerin başarısızlığı, doğrusal neden-sonuç ilişkileri basit bir problemin aksine bir sistem problemi olarak kabul edilmelidir.
Genetik, biyoloji (leptin duyarlılığı ve bireysel metabolizma gibi fizyolojik süreçler), bireysel davranışlar (diyet ve fiziksel aktivite seçimleri), sosyal yaşam (aile ve arkadaşlarla bağlantılar), çevre (yiyecek bulunabilirliği, fiziksel aktivite için yeşil alanlar) ve daha büyük toplumsal güçler (ekonomi, politika, eğitim, sağlık bilinci ve kültür) dahil olmak üzere farklı düzeylerde seyreden birçok faktör içeren obeziteyi ele almak için bir sistem yaklaşımının uygulanması önerilmektedir.
Enerji dengesi çerçevesinden bakmak, obeziteyi azaltmak için strateji fırsatları sağlamaktadır. Bu stratejiler, popülasyonlarda fiziksel aktivite düzeylerini artırmak, enerji dengesini yönetmek için içsel biyolojik mekanizmaları en üst düzeye çıkarmak ve gıda kısıtlamaları olmaksızın daha bilinçli yemeyi teşvik etmeye odaklanma üzerine olmalıdır. Enerjinin korunumuna meyilliyiz ve daha fazla enerji elde etmeye ve iyi bir sebep olmadan fiziksel veya bilişsel enerjiyi harcamamaya yatkınız. Bu nedenle, mevcut çevremizde, çoğu insan için sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak, enerji alımını enerji harcamasıyla eşleştirmeye yardımcı olmak için bilinçli çaba ve bilişsel beceriler kullanmayı gerektirir.
Sağlam beslenme, aktivite planları ve davranışsal dönüşümün uzun vadeli başarısında zihniyet ve motivasyonun kritik rolü göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda, obezitede davranış değişikliği (NASIL) ve motivasyon (NEDEN) bilimine, daha çok NE yapılması gerektiğine odaklanılmalıdır. Bireyde dönüşüm yaratmak için yeni davranışları ve her düzeyde yeni bir yaşam biçimini destekleyebilen NE, NASIL, NEDEN’i birleştirmenin gerekli olduğu bildirilmektedir ve burada NEDEN özellikle önemlidir. Günümüzde insanlara her gün göze çarpan davranış değişikliği için yeterince iyi bir neden verilmemiştir. Sosyal ve ekonomik çerçeve, iyi sağlık ve hastalıkların önlenmesinin gerçek değerini paradigmaya dahil etmemiştir. Sağlık yeterince zorlayıcı bir “NEDEN” sağlamayabilir. İş verimliliği/performansı, sosyal adalet küresel rekabetçilik, akademik ve iklim değişikliği dahil olmak üzere diğer motivasyon kaynakları belirlenmeye çalışılmalıdır.
Obeziteyi tersine çevirmek için, bir nedeni yönlendirebilecek zorlayıcı bir NEDEN belirlemeyi, biyoloji ile çalışmayı, bireysel ve kolektif amacı aynı noktaya getirmeyi ve davranışsal amaç ile motivasyonel bağlamı içeren yeni bir şekilde problem hakkında düşünmek gerektiği vurgulanmalıdır. Obezite oranlarını gerçekten düşürmek için yenilikçi düşünceye hem gıda hem de fiziksel aktivitenin önemli olduğunun farkına varmalı ve tüm toplumu değişiklik yapmaya nasıl dahil edeceğimiz konusunda açık fikirli olmamız gerekiyor.
Sonuç olarak, daha sağlıklı seçimlere yönelik tüketici davranışlarını değiştirmede üç faktör kritik öneme sahiptir: Mevcut ürünlerde daha sağlıklı reformulasyonlar sunarak tüketiciye daha sağlıklı alternatifler sunmak, insanlara gıda ve sağlık arasındaki karmaşık ilişki hakkında daha fazla bilgi sağlamak ve tüketicinin daha sağlıklı seçimler yapma motivasyonu. Nihayetinde, davranışsal bir değişikliğin meydana gelmesi için, üç faktörün de mevcut olması gerekir. İnsanlar seçimlerinin sonuçları hakkında çok iyi bilgilendirilebilirler, ancak sağlıklı seçimler yapmaya motive olmazlarsa, bu bilginin hiçbir etkisi olmayacaktır. Bu nedenle, ilk adım, tüketicilerin bilgi ve motivasyonunun mevcut seçim seçenekleri arasından seçimlerini nasıl yönlendirdiğini anlamaktır.
Kaynaklar
Besler, H. T., Uyar, M. Sabri Ulker Food Research Foundation Nutrition and Healthy Lifestyles 2017 Summit Proceedings May 4, 2017, Istanbul, Turkey.
Grunert, K. G. (2018). Drivers of Food Choice: A Cognitive Structure Approach To The Determinants of Food Choice And Implicatıons For Affecting Behavior Change. Nutrition, 55, S4.
Hill, J. O. (2018). Why Aren’t We Makıng Progress In Promotıng Healthy Lıfestyles?. Nutrition, 55, S2-S3.