Ceren İnce
Gıda Takviyeleri ve Gıdanın Biyoaktiflerce Zenginleştirilmesi Üzerine Bir Değerlendirme
Gıda takviyeleri; bir ya da birden fazla besin ögeleri; vitamin, mineral, protein, bitkisel kaynaklı maddeler, amino asitler ve benzeri bileşikler ile bunların konsantresi ve/veya ekstraktlarından oluşan günlük alım dozu belirlenmiş ürünler olarak tanımlanmaktadır. FDA gıda destekleyicileri; destekleri, günlük diyetin yerine kullanılamayacağını, ancak günlük diyetle birlikte tüketileceğini yönergelerde tanımlamıştır.
Mevzuatta takviye edici gıdaların tedavi amaçlı kullanılmayacakları açıklıkla belirtilmesine rağmen tedavide de kullanılabileceği şeklinde bir tüketici algısının olması, doğaldır zararsızdır düşüncesi ve ilaca üstünlükleri olduğuna dair yanlış inanışın yol açtığı kötü kullanım bu ürünlerin güvenlik değerlendirmesindeki zorluklardır. Bitkisel olanın zararsız olduğu şeklinde yaygın-yanlış kanı bulunmakta, farkındalık eksikliği sorunu vahim boyutlara ulaşmaktadır. Toplumumuzda bir bileşenin sağlığa iyi geldiği öğrenildiğinde onun iyileştirici dozunun ne olduğu düşünülmeden fazla miktarda tüketilmektedir. Benzer durum alınan gıda takviyelerinde de mevcuttur. Fakat bilinmeyen veya önemsenmeyen bir durum vardır ve bu durumu Paracelsus çok güzel belirtmiştir: “İlaçla zehir arasındaki tek fark dozdur”.
Bitkisel gıda takviyeleri alanına ilişkin ülkemizdeki en önemli sorunlar, bilimsel yetkisi olmayan kişilerin yorumlarıyla insanları yanlış yönlendirmesi ve takviye edici gıda altında ruhsat alıp bitkisel tedavi edici şekliyle piyasaya sürülen ürünler diyebiliriz. Bitkisel ilaçları tehlikeli kılan unsur, hiçbir standardizasyona sahip olmayan ürünler, daha ziyade ehil olmayan ellerde denetimsizce hazırlanmış olmaları ve bireye özgü değerlendirme yapılmaksızın hastalara sunulmasıdır. Bu durum sağlık bakımından ciddi tehditler oluşturmaktadır.
Biyoaktif bileşenlerce zenginleştirilmiş gıdaya göre gıda takviyelerinin avantajlarına bakılacak olunursa, şöyle ki; gıdaların biyoaktif bileşenlerce zenginleştirilmesi ile meydana gelecek fonksiyonel gıdanın insanda sağlıklı olma halini direkt olarak kantitatif testlerle ölçmek mümkün değildir. Örneğin kanser hastası bir kimsenin bileşence zengin gıdanın hastalığı üzerinde olumlu etkisini saptamak için gerekli çalışmalar uzun vadede ve etik olmayabilir ya da uzun yıllardır beslenmesinde et ürünlerini almamış bu yetersizlik sebebiyle bilişsel ve mental fonksiyonlarında ciddi rahatsızlık oluşan kimse gıda takviyeleri ile iyileşme sürecini hızlandıracaktır. Bununla birlikte gıdanın zenginleştirileceği biyoaktif bileşen gıda matriksiyle uyumlu değilse ya da biyoyarayışlılığı yeterince sağlanamayacaksa o bileşenin tablet, toz, kapsül formunda belirtilen makul dozda alınması daha iyi olacaktır. Çünkü takviye edici gıdaların konsantre veya ekstrakt formu halinde alınacak besin ögesi, diyetle alınan gıdadan çok daha fazla miktarlarda bulunmaktadır.
Gıda takviyelerinin kullanımında dezavantaj oluşturacak sonuçlara yansıyanlar dikkate alındığında; takviye edici gıdaların diğer gıdalarla eşdeğer tutulamayacağı, yalnızca normal beslenmeyi takviye etme amaçlı vitamin ve mineralleri içerseler bile söz konusu ürünlerin ilaçlarla etkileşime girebilen, ilaçların etkisini artıran veya azaltan, konsantre nitelikte ürünler oldukları unutulmamalıdır. Bitkisel ürünler diğer ilaçlarla veya gıdalarla birlikte kullanılırken son derece dikkatli olunmalıdır. Örneğin, Ginkgo Bilabo yaprağından hazırlanmış kapsüllerle kan sulandırıcı olarak aldığı ilacı birlikte kullananlarda veya vitamin kombinasyonu ile sarımsağı beraber tüketen kişilerde kanama riski ortaya çıkabilmektedir.
Besin öğelerinin vücuda alınan miktarlarıyla vücutta kullanılan miktarları farklılık gösterir. Biyoyararlılık, herhangi bir besin öğesinin vücutta emilen ve hücrede kullanıma hazır halde olan düzeyidir. Örneğin L-karnitin gıda takviyesi olarak değil, diyetle vücuda alındığı zaman biyoyararlılığı daha yüksektir.
Sonuç olarak takviye edici gıdaların yalnızca normal beslenmeyi takviye etme amaçlı vitamin ve mineralleri içerseler bile söz konusu ürünlerin ilaçlarla etkileşime girebilen, ilaçların etkisini artıran veya azaltan, konsantre nitelikte ürünler oldukları unutulmamalıdır. Günlük performansın üzerinde bir çalışma, uzun süren hastalıklar, bağırsaktaki emilimi etkileyen patolojik durumlar, genetik özellikler, yöresel özellikler ve benzeri durumlarda olmadığı sürece, bilimsel verilerle tespit ve tavsiye edilen miktarlarda çeşitlilik içeren yeterli bir diyet, bireyin normal gelişimi ve sağlıklı bir yaşam süresi için gereken tüm temel besin maddelerini karşılamaktadır. Günlük diyette meyve sebzelerde, tam tahıllarda mineral, antioksidan gibi alınan değerli besin ögelerinin, bileşimi tam olarak bilinmeyen gıda takviyelerine oranla insan vücudundaki sistemlerin işleyişi için de elbette daha güvenlidir.
Kaynaklar:
Türk Gıda Kodeksi Takviye Edici Gıdalar Tebliği, Tebliğ No:2017/27, Resmi Gazete No: 30183
Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği, No:29960
Kurt, Ö., El, SN. (2011). Biyoaktif Bir Gıda Bileşeni L-Karnitin: Beslenme Ve Sağlık Açısından Önemi Ve Biyoyararlılığı. TÜBAV Bilim 4(2), 97-102.
Karasulu, E. (2016). Gıda Takviyeleri. Halk Sağlığı Kongresi, İzmir.