Bilim
HAMİLELİK SÜRECİNDE SİGARA İÇMEK BEBEĞİN OBEZİTE OLMA RİSKİNİ ARTIRIYOR
Bilim insanları hamilelik süreci sırasında annesi sigara içen bebeklerin dokularında yüksek sayıda “chemarin” adlı proteinden buldular. Chemerin yağ dokuları tarafından üretilmekte ve yağ depolamada çok büyük bir role sahip. Bulgulara göre hamilelik sürecinde sigara içmek, fetal gen düzenlenmesi sırasında değişikliklere yol açıyor. Bu düzenlemeler de yağ hücrelerinin gelişimine etki etmekte. Bu da bir olasılıkla obeziteye neden oluyor.
Araştırmanın öncüsü Dr. Kevin Pearson; “Araştırma bize hamilelik sürecinde sigara içen kadınların bebeklerini obezite riskiyle yüz yüze bıraktığını kesin bir şekilde gösteriyor, ancak bu risklere neden olan mekanizmalar tam olarak anlaşılabilmiş değil. Bu bulgular, bu mekanizmaları anlamamız için atılan ilk adımdı. Bu araştırma, salgın niteliğindeki obezitenin nasıl önleneceği veya iyileştirileceği hakkında çok önemli. Hatta obezite ile ilişkilendirilen rahatsızlıkların nasıl tersine döndürüleceği hakkında ciddi öneme sahip” açıklamasında bulundu.
Araştırmanın yazarları, ABD’de bulunan yetişkinlerin yaklaşık yüzde 35’inin ve 6-19 yaş arasındaki çocukların ise yüzde 20’sinin obez olduğunu belirtiyor. Tahminlere göre obeziteyle ilişkilendirilen sağlık hizmetlerine yıllık harcanan para miktarı 200 milyar dolar.
Obezite birden çok faktör ile ilişkilendirildi. Araştırmacılar, metabolik bozukluklardan, rahim içindeki ortama kadar birçok faktörün buna etki edebileceğini düşünüyor. İşaret ettikleri ise; fetal gelişim sırasında tütün dumanına maruz kalınması, doğan çocuğun ileride obezite ve tip 2 diyabet olma riskini kesin olarak arttırmasıydı. Buna rağmen sadece ABD’de annelerin yüzde 15 ila 18’i hamilelik ve emzirme dönemlerinde sigara içmeye devam etmekte.
Tam olarak anlaşılamayan durum ise hamilelik döneminde içilen sigara ile bebeğin obeziteyle bağlantısı. Araştırmacıların tahminlerine göre bir tarafta potansiyel bir oyuncu olan chemerin bulunmakta. – İltihaplı adipokineler yağ hücrelerinin (adipositler) farklılaşmasında rol oynamakta- Obezite hastalarının kanlarından ve sigara dumanına maruz kalan farelerin akciğerlerindeki sıvılarda yüksek sayıda chemerinler bulundu. Bu örnekler alınırken anne ile bebeği arasındaki chemerin seviyeleri ile obezitenin bağlantılı olduğu bilinmemekteydi. Araştırmacılar açıklamalarında, “Bu özellikler chemerini biyobelirteç yapmaya yeterli. Rahimde sigaraya maruz kalan bebeklerin ileride obeziteyle karşılaşma riskleri de artıyor” ifadelerine yer verdiler. Araştırmacılar bu mekanizmaları daha iyi anlamak için rahimde sigaraya maruz kalan çocuklara özel olarak ilaç tedavisi geliştirilebileceğini işaret ettiler.
Pearson ve meslektaşları, iki gruba bölünen yenidoğan erkek çocuklarının sünnet derilerindeki dokuda bulunan DNA ve RNA düzeylerini analiz ettiler. Yeni anne olmuş 65 kadın, 46 anne birinci grupta (2012-2013) yer alırken; diğer 19 anne ikinci grupta (2015-2016) yer almaktaydı. Bebekler aynı yaşta sünnet edildiler. Annelerin yarısı hamilelikleri sırasında sigara içtiklerini belirtti.
Her iki gruptan alınan sonuçlar anne rahminde sigaraya maruz kalan yenidoğan bebeklerin ağırlıklarında ve boylarında farklılık olduğunu ortaya koydu. Anneleri sigara içen bebeklerin sünnet derilerindeki tüm dokuda yüksek seviye chemerin tespit edildi. Bu artışın en azından kısmen epigenetik düzenleme nedeniyle olabileceğine dair kanıtlar vardı.
Pearson; “Hamilelik sırasında sigara içen annelerden doğan bebeklerin tüm dokularında CpG3 bölgesinde chemerin DNA metilasyonunda azalma olduğunu gördük ” dedi. Hücre kültürü deneylerinin gösterdiklerine göre, anneleri sigara içen bebeklerin sünnet derilerinde bulunan chemerin mRNA seviyeleri dermal fibroblast kültüründe anneleri sigara içmeyen çocuklara kıyasla daha fazlaydı.
Pearson’ın söylediklerine göre, rahimde sigara dumanına yüksek oranda maruz kalmış yenidoğanlar yaşları ilerledikçe obezite ve tip 2 diyabet hastalığına daha yüksek bir olasılıkla yakalanabilirler. Anne rahminde sigara dumanına az da olsa maruz kalan bebeklerin ise obezite olma riskleri çok yüksek. Pearson, gelecekte bu olaya neden olan mekanizma hakkında kitap yazılabileceğini de dile getirdi.
Şimdiyse Pearson ve meslektaşları bu bulguların aynı şekilde yenidoğan kız çocuklarında olup olmadığını test edecekler. Ekip, test dokusu olarak göbek kordonunu kullanmayı planlıyor.
Araştırmanın sonuçları Experimental Physiology Dergisi’nde yayınlandı.
Kaynak: Genengnews