Bilim
HAARP NEDİR? YIKICI MI YOKSA YAPICI BİR TEKNOLOJİ Mİ?
Kaan Koçaker
Bu birinci sınıf araştırma tesisi, 22.168 m2’lik operasyon merkezine, 2.400 m2’lik bakım malzemesi depolama binasına, 12MW güç üretebilen elektrik santraline, 8 adet bilim alanı, 10 adet yarı taşınabilir arktik sınıf sığınak, optik sığınak ve tüm alanlarda iletişim alt yapısına ve güç kaynağına sahiptir.
Bu tesiste yapılan araştırmaların disiplin alanları; Plazma fiziği, radyo bilimi, mezosfer-termosfer teşhis, uzay havası, arktik deniz alanı farkındalığı, manyetosfer-radyasyon kuşağı, auroral fizik, plazma kanalı üretimi, ultra düşük frekanslı (ELF) dalga yayılımı, Dünya'daki boşlukların tespiti, ufuk ötesi radar (OTH), vatandaşlık bilimi ve amatör radyo, küresel değişimdeki eğilimleri içeren iyonosferik ve atmosferik koşul trendleri.
ALASKA ÜNİVERSİTESİ FAIRBANKS Jeofizik Enstitüsü HAARP bilim laboratuvarı, radyo ve uzay fiziği üzerinde çalışmalar ve incelemeler yapmak için sinerjistik enstrümantasyon uygulamaları yapmak açısından ideal bir konumdadır. Radyo alıcıları ve radar, lidar, optik görüntüleyiciler ve spektrometreler ve interferometreler dahil olmak üzere teşhis cihazlarını yerleştirmekle ilgilenen araştırmacılar için uygun çalışma koşulları sağlar.
BU BIRINCI SINIF ARAŞTIRMA TESISININ KURULUM AVANTAJI NEDIR?
- Amerika Birleşik Devletleri için Kuzey Kutup Dairesi bölgesinde sürekli erişimine sahip kalıcı, güvenli ve yıl boyunca hizmet veren bir tesis olması
- Araştırma merkezi, kutup enleminde belli bilim alanlarında büyük keşif potansiyaline sahip, çoklu alet ve araçlı koordineli gözlemler yapma imkanı
- Bilim adamları ve araştırmacılar için donanımlı bir hizmet merkezi; uzak istasyon kurulumu, özel amaca yönelik imalat, teknik destek/onarım ile malzeme ve ekipman seçimi, alternatif enerji ve nakliye ve teslim alma koşulları
- Uzun vadeli/küresel değişimler dahil atmosferik ve iyonosferik koşullardaki eğilimler izlemeye yönelik jeolojik gözlem araçları için altyapı, teknolojik testlerle desteklenmiş eğitim
YÜKSEK FREKANSLI ETKIN GÜNEŞSEL ARAŞTIRMA PROGRAMI’NIN FIKIR BABASI KIMDIR?
Projenin başlangıç noktası ise Sırp bilim insanı Nikola Tesla’nın iyonosfere radyo dalgası gönderilerek iletişimin mümkün olduğuna dair öncü fikirlerine dayanıyor.
Tesla’nın deprem makinası aslında titreşim üreten bir osilatördü. Osilatör makinasının dayandığı prensip ise, uyarıldığında her maddenin bir rezonans frekansına sahip olması ve eğer frekans tutturulup osilatör makinası gibi bir dış güç tarafından arttırılırsa her malzeme paramparça olabileceği düşüncesiydi.
Tesla’nın deneysel çalışmasının en önemli özelliği küçük enerji girişiyle birlikte yapı içerisinde büyük kütleli bobinlerin de kolayca hareket ettirebilmesi ve osilatörde bulunan pistonların kapalı bir şey içerisinde bir yay etkisiyle çarpıştırılmasıydı. Sıkışan havanın bir yay gibi davranması sonucunda çarpışan pistonlar büyük etkiyle birlikte ters yönde hareket etmesini sağladı.
Tesla, 1898′de büyüklüğü alarmlı saatten büyük olmayan ayarlanabilir frekanslı bir osilatör yaptığını iddaa etti. Ayrıca bu osilatörünü de inşaat halindeki bir binada denediğini notlarında belirtti. Daha sonraki günlerde Tesla yine makinayı çalıştırdığı söylenir, böylece o bölgede bir deprem hissedilir. Etkilenen insanlar bunu polise haber verirler ve polis Tesla’nın ofisine zorla girer ve kontrol dışına çıkmış makineyi çekiçle kırarak durdurmaya çalıştığını görürler. Bu olaydan sonra Tesla buna benzer bir deneysel çalışma yapmaya girişmemiştir.
Ta ki 1997 yılında faaliyetine başlayan, ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri tarafından yürütülen bir proje, 2015 yılından itibaren ALASKA ÜNİVERSİTESİ FAIRBANKS Jeofizik Enstitüsü çatısı altında birleştirildi ve araştırmalar halen burada sürdürülüyor. Komplo teorisyenleri 180 radyo anteninden oluşan HAARP’ın amacının nüfusu kontrol etmek için atmosferi silah olarak kullanmak olduğunu öne sürüyor. HAARP vericileri Dünya’nın 80 km ile 500 km yüksekliğindeki iyonosfere radyo dalgası yollayabiliyor. Buna göre sivil ve askeri kısa dalga uygulamalarında iyonosfer, radyo dalgalarını yansıtarak uzak bölgelerle haberleşmenin yapılabilmesini sağlayabiliyor.
BU ÜSTÜN TEKNOLOJI YAPICI MI YOKSA YIKICI MI?
Sanayi ve sanayi devri sonrası ülkelerin ulaştığı teknolojik gelişme düzeyleri göz önüne alındığında, insanoğlunun güvenli bir barınak inşa etmek gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacağına inanmak aslında oldukça zor. Ancak üçüncü binyılda bilgiye erişim, teknolojinin gelişmesiyle sonuçlanmış ve insan hayatını büyük ölçüde değiştirmiştir. Günümüzde uluslararası bir güç olmak, ülkelerin coğrafi çevrelerini kullanma yeteneklerinin bir sonucudur. Ülkelerin jeopolitik durumlarını istismar etme biçimleri, uluslararası platformda güçlü bir şekilde görünme fırsatı yaratıyor. Üstün teknoloji, ülkeleri saldırılara karşı korumada veya diğer ülkeler üzerinde savaş önleyici tehdit faktörü olarak kullanılmak açısından önemli bir faktördür.
ABD gibi süper güçler, HAARP gibi teknolojilere ve gelişmiş sistemlere sahiptir. HAARP, görünüşe göre iyonosfer tabakasını ve yer altı madenlerini (ELF/ULF/VLF radyo dalgalarını kullanarak) araştırmak ve keşfetmek için kullanılan bir araştırma projesidir. Ancak pek çok komplo teorisyenine göre gerçekte, yeni bir silah yapımını tamamlamak için "yıldız savaşı teknolojisine sahip bir proje" olarak yürütülmekte olabilir. Bazı komplo teorisyenleri yayınladıkları makalelerde betimleyici-analitik yöntemden faydalanmakta ve çeşitli kaynakları kullanarak çok farklı araştırmalarla HAARP sistemini incelemektedir. Komplo teorisyenlerinin yapmış olduğu çalışmalardan elde edilen sonuçlar, sistemin yapıcı amaçlar için kullanılmadığını göstermektedir. Bu iddiaların bazıları şöyledir;
- Tüm yeraltı madenlerinin yerleri tespit edilebilir ve diğer tüm ülkelerin yer altı kaynakları hakkında fikir sahibi olma
- New Orlans’taki Katrina Kasırgası ve Ummanda Gano fırtınası gibi Endonezya’da tusunami, Pakistanda sel baskını gibi kuraklık, volkan, sel ve fırtına oluşturabilme
- İyonosferden geri dönen titreşim dalgalarının derin denizlere girdikten sonra Basra Körfezinde ölü balıkların kıyıya vurması gibi başta balinalar ve yunuslar olmak üzere deniz canlılarının yaşamını tehdit etmesi veya yaralanmalarına neden olması
- Dünyadan elektrik iletimi ile alakalı uydulara müdahale
- İnsan beynindeki optik frekanslara müdahale ederek, insanları uzaktan kontrol etmek
- Savaş zamanı şehir elektrik akışında, uçaklarda, gemilerde, denizaltı ve bilgisayarların işleyişinde aksamalar
- Atom bombası gücünde büyük yeraltı patlamaları ile deprem oluşturmalar
- Dünyanın dönüşünü kontrol eden iyonosferin normal işlevini bozma, aralıklı manüpülasyondurumunda dünyanın dönüş hızında hızlanma veya yavaşlama etkileri
Sonuç olarak bu gibi büyük projelerin Birleşmiş Milletler gibi örgüt çatısı altında yürütülmesi, tek bir devlerin kontrolümde olmaması ve en önemlisi yapılan araştırmalar ile sonuçları hakkında tüm dünya halklarının şeffaf şekilde bilgilendirilmesi bu gibi komplo teorilerini ortadan kaldırmakla birlikte tüm dünya halklarının desteğini de projeler arkasına alarak daha etkin ve hızlı ilerleyecektir. Bu teknolojik ilerleme dünyamızı daha yaşanabilir kılma yönünde büyük bir gelişme ve ilerleme adımı olacaktır.
Kaynaklar
- https://haarp.gi.alaska.edu/
- ttps://www.forbes.com/sites/davidbressan/2020/01/07/nikola-teslas-earthquake-machine/?sh=793d3c6952c5
- http://www.sepehr.org/article_25674.html?lang=en