Kimya
Kimyada seramik
Almanya'nın Buching kentinde bulunan ve çevreden pek de dikkat çekmeyen bir binalar kompleksinde, teknoloji tarihine geçecek yeni bir başlık daha yazılıyordu. Kapalı kapılar ardında, grafit seramiğinden küçük silindir şeklinde bir piston üretildi. Gece kadar siyah ve 50-100 milimetrelik yarıçapa sahip bu küçük mucize, yeni kuşak otomobil motorlarında devrim yaratmaya hazırlanıyor.
Buching'deki Sintec Seramik GmbH şirketinin yöneticisi Ulrich Goetz, gelecekte bütün motorlu araçların karbon pistonlarla çalışacağını iddia ediyor. Şimdiye kadar kullanılan alüminyum örnekleriyle kıyaslandığında pek çok avantaj ssunuyor; çok daha güçlü yakıt ve yağ kullanımından tasarruf sağlıyor, daha hafif, zararlı emisyonlar daha düşük ve sıcağa karşı daha dayanıklı. Dirençli ve ucuz, doğaya saygılı ve sağlıklı. Araştırmacıların, mühendislerin ve endüstrinin düşleriyle isteklerini harekete geçiren bu madde, 21. yüzyılın kilit malzemelerinden biri olarak nitelendiriliyor.
Seramiğin sadece mutfaklara, banyolara döşenen fayans ve karoların üretiminde kullanıldığı dönemler çoktan geride kaldı. Yüksek teknoloji üretim teknikleri ve mükemmelleştirilmiş sentetik hammaddeler, o basit seramiği, sadece otomobillerde değil; hava, uzay ve raylı sistem araçlarında, bilgisayar ve makine üretiminde, tıpta, elektrik nakil sistemlerinde, üretim teknolojisinde, ev işlerinde de kullanılabilecek esnek bir yüksek teknoloji harikasına dönüştürdü.
Günümüzün en çağdaş ve teknolojik maddesi, ilginçtir ki, aynı zamanda insanların ürettiği ve kullandığı en eski sanatsal malzeme. Öyküsü 20 bin yıldan önceye, insanoğlunun su karıştırıldığında kilin yoğrulabilir ve şekil verilebilir olduğunu keşfettiği Eski Taş Devri'ne kadar uzanıyor. Kilden yapılan kırılgan formlar, ateşte bırakıldığı zaman sertleşiyor ve daha dayanıklı hale geliyordu. Bu, teknik gelişim tarihi açısından çok önemli bir andı.
El sanatları alanında ilk üretilenler, büyük olasılıkla ibadet amaçlı kullanılan ve insan ile hayvanları tasvir eden kil heykelciklerdi.
Neolitik Çağ'da (M.Ö. 6.-2. yüzyıllar) kilden heykellerin yanı sıra, günlük kullanım amacıyla kaplar da üretiliyordu. O zamana kadar su ve hamur tekneleri ağaçtan oyuluyor, keseler tabaklanmış hayvan derilerinden dikiliyor ve su kapları kurutulmuş kabaklardan yapılıyordu. Ama ateşte pişirilen kil kaplar ve tencereler yiyecekleri ve sıvıları daha iyi saklıyordu.
Bu, özellikle besin maddelerinin saklanmasında ve ticari faaliyetlerde eşsiz bir adım oldu. Şerit halinde süslemeleri olan kilden kaplar, bütün Avrupa'da ve Asya'da çok sevilerek üretilen, satılan eşyalardı. Arkeologlar, kısmen bu sanatsal süslemelerden yola çıkarak kapların anavatanını bulabiliyorlar.