Haberler
Kimya laboratuvarında yapılan sanat; Parfüm
Bugün sizlere güzel kokulardan bu güzel kokuların oluşum aşamalarından ve Kimya Biliminin sanatsal yönünden kısaca bahsetmek istiyorum.
21 Haziran 2016, Salı
Prof. Dr. Nazan Apaydın DEMİR
“Güzel kokular; Kimya Biliminin kadına en güzel armağanıdır.”
Bugün sizlere güzel kokulardan bu güzel kokuların oluşum aşamalarından ve Kimya Biliminin sanatsal yönünden kısaca bahsetmek istiyorum. Bu arada bir detay ilave etmek istiyorum ki, bu da benimle ilgili.
Henüz küçük bir çocukken izlediğim, yaklaşık dört saat süren ve Hindistan’da geçen bir filmde parfüm yapımı ile ilgili bölümler olduğunu hatırlıyorum. Koskocaman laboratuvar benzeri bir mekân, tütsüler, rengârenk şişeler, sabaha karşı toplanan yaseminler, damıtılan çiçekler, baharatlar ve ölüm döşeğindeki kraliçeyi hayata döndürmek için, kehanet gereği büyüleyici bir koku arayışını anlatan inanılmaz mistik detaylar.
Sonuç da elde edilen kokunun mor kristal bir şişe içindeki sunumu ve sonrasında o kokunun insanlarda oluşturduğu baş döndürücü etki ve yeniden hayata dönen Kraliçe Yasmin. Sanırım o yüzden, kimyaya her zaman büyülü bir alan gibi baktım ve yine o yüzden parfüm geliştirmeye giden sürece büyük ilgi duyup yoğun çaba harcadım ve bilimsel yolculuğuma devam ediyorum.
Kokunun, insanlar üzerindeki etkisi herkes tarafından bilinen bir şeydir. Güzel kokular insanları daima pozitif etkilemiş, temizlik, ferahlık, güzellik, hatta güç ve zenginlik algısı oluşturmak amaçlı kullanılmıştır.
Bugün lüks bir sektör olmasına rağmen gücünden hiçbir şey kaybetmeden, yoluna devam eden, tamamen kimya temelli bu parfüm kavramına ve tarihsel süreçteki gelişimine bir göz atalım.
PARFÜM NEDİR?
Parfüm, tanım olarak kokulu yağlar, aromatik karışımlar ve çeşitli kimyasal maddelerden elde edilen, insan vücudu, çeşitli nesneler ve ortamlara güzel koku vermek amacıyla kullanılan karışımların genel adıdır.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde parfüm kelimesi “güzel koku” ve “şişelenmiş güzel koku” olarak tanımlanmıştır.
Parfüm, kozmetik endüstrisinde en büyük rekabetin ve prestij savaşlarının yaşandığı alanlardan biridir. Gizli formülleri, büyük Ar-Ge laboratuvarları, ünlü isimlerin yer aldığı reklam kampanyaları, özel tasarımlı şişeleri ve çok yüksek rakamlara çıkabilen ürün fiyatları ile kozmetik sektörü içerisinde ayrı bir yere sahiptir.
PARFÜMÜN TARİHÇESİ
Parfümün kavramı, tıpkı cennet hakkında konuşma gibidir ve insanlık tarihi kadar eskidir.
Çiçeklerle dolu, yemyeşil bir dünya düşleyin, böyle bir dünyada yaşayan insan için çiçek kokularından veya başka güzel kokulardan, ilk parfümün nasıl elde edildiğini tam olarak bilmek imkânsızdır.
O yüzden, parfüm kültürünün kökenini tam olarak bilmek mümkün değildir.
ÇEŞİTLİ RİVAYETLER VARDIR
Taş Devrinde insanlar ateşi keşfetmişler ve yanan odunun kokusundan etkilenmişlerdir. Bu yanan odunların kokusundan yola çıkılarak onlar kokuya ilahi bir anlam yükleyip, onu tanrılara adamışlardır. Parfüm kelimesi duman yoluyla, anlamına gelen Latince bir kelimeden türetilmiş olduğundan, bu öykü akılcı olabilir.
Parfümün yazılı tarihçesi yüzlerce yıllık bir geçmişe dayanır ve tarihçiler Mezopotamyalıların tütsü ile parfümeri işini ilk başlatan uygarlık olduğuna inanır.
Bazı kaynaklar ise, parfümeri veya parfüm yapma sanatının, eski Mısır’da başladığını, geliştirilmesinin ise Persler, Araplar ve Romalılar tarafından olduğunu ifade ederler.
Yaygın kanaat, Mısırlıların parfüm üretimini ilk yapan uygarlık oldukları şeklindedir.
Antik Mısırda, parfüm kutsal bir şey olarak kabul edildiğinden, üretimi için sadece rahiplere izin verilmiş, parfüm üretmek amaçlı tapınaklarda laboratuvar benzeri yapılara izin verilmiştir. Böylece parfümle ilgili ilk laboratuvarlar tapınaklarda düzenlenmiş oldu. Çok daha sonra, kraliçeler ve imparatorların parfüm kullanımı için de izin verilmiştir. Mısırlılar, Myrrhe ve Sinameki (bir tür tarçın) ile cesetleri mumyaladılar ve bu kokuları ölenlerin anısını yaşatmak için yapılan törenlerde de kullandılar.
Sadece çok önemli kişilerin kabirlerinde, ahiret de kullanabilmeleri için kokulu su koyarak onun değerine vurgu yaptılar. Kleopatra döneminde, Mısır’da parfüm kullanımı doruğa ulaşmıştır. Tarihsel süreçte, Mısırın ünlü Kraliçesi, güzelliğin ve kokunun etkisinin güç gösterilerinde ne kadar önemli olduğunu en iyi bilen kişiler arasındaki yerini almıştır. Mısırlılardan sonra, eski Çin, Hindu, İsrailoğulları, Kartacalılar, Araplar, Yunanlılar ve Romalılar tarafından da, parfüm kendi kültürlerine dahil edilmiştir. Parfüm şişelerinin ilk kullanımının, M.Ö. 1000 yıllında Mısır olduğu ifade edilir. Mısırlılar camı icat eden, camdan parfüm şişelerini ilk ve yaygın olarak kullanan uygarlık olarak bilinirler.
PARFÜMÜN İÇERİĞİ NEDİR?
Sıvı parfüm; oda sıcaklığında buharlaşan alkol, su ve uçucu koku moleküllerinden oluşan bir karışımıdır. Parfüm içerisinde yer alan inceltici, çözücü maddeler ile kokulu yağ oranı, yani parfümün “esans”ı, “eau de parfum”, “eau de toilette” ve “eau de cologne” olarak ayrılmış olan sınıfını belirler. Parfüm içeriği basitçe özetlenirse, aromatik uçucu yağ ve çözücüdür diyebiliriz. Doğadaki her molekülün kokusu yoktur; parfümün içeriğindeki moleküllerinse hem havada yüzebilecek kadar hafif hem de güzel kokulu olması istenir. Bu güzel kokular beynimizde bir algı oluşturur ve kokunun içeriğine göre farklı merkezleri harekete geçirirler.
PARFÜMDE NOTA KAVRAMI
Bir parfümün kokusunu yayma aşamalarına nota denir ve üç tanedir; üst nota, orta nota, alt nota.
Üst nota: tepe notası da denir. Parfüm sıkıldığında alınan ilk kokudur ve en uçucu esanslardan oluşur.
2 - 5 dakika içinde kaybolur.
Orta nota: en önemli bölümü anlamında kalp notası da denir. Parfümün “tema”sını / “karakter”ini belirleyen kısmıdır. En belirgin hali konunu cilde yerleşmesiyle ortaya çıkar ve kalıcılığı genellikle 20 dakika kadardır.
Alt nota: dip nota da denir. Bu kısım, parfümün gerçek kişiliğinin, kalıcılığının ve başarısının ifadesidir. Kalıcılığı kullanılan parfümün konsantrasyonuna göre değişir (yaklaşık 6-8 saat).
Başarılı bir ürün elde etmek için; parfüm piramidi denilen bütün içinde bu katmanların sıraları geldikçe birbirlerine yol vermeleri, yani notalar arasında uyumlu bir geçiş yapılıyor olması gerekir.
Bu “başarı” tanımı, tamamen parfüm tekniği ile ilgili bir kavramdır ve “ticari başarı” ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.
PARFÜMLERİN SINIFLANDIRILMASI
Parfümler, kokular da aroma gruplar içinde sınıflandırılır. Herkesin üzerinde hemfikir olduğu gruplandırmalar vardır. Bazı sınıflandırmalar aşağıda verilmiştir.
Kokunun elde edildiği kaynağa göre;
Çiçek: çiçekler gibi kokuyor
Meyveli: narenciye dahil olmak üzere, meyve gibi kokuyor
Yeşil: Taze ot veya yaprak
Otsu: çeşitli otlar gibi
Woody: ahşap farklı türleri gibi
Amber: ağaç reçinesi gibi
Hayvansal: bedensel kokuyor
Musk: Misk geyiği tarafından yapılan bir madde gibi
Oryantal: kehribar ve baharat
Bazen de parfüm; içeriğindeki güzel kokulu moleküllerin birinin yapısına göre kategorize edilir:
Aldehidik: Yağlı ama diğer kokuların yayılmasında etkili
Lactonic: kremalı ve meyveli
Fenolik: katran gibi kokuyor
Parfüm kimyasında belirsizlikler ve tabi ki gizli maddelerde bulunmaktadır.
PARFÜM YAPIMI
Parfüm gerçeğinin en zor kısmı; aromatik uçucu yağların ve esansların elde edilmesi işlemidir ki, bu hem çok zahmetli hem de çok pahalı bir işlemdir.
Esanslar doğal, doğala özdeş ve sentetik hammaddelerin karışımı sonucu oluşturulan ve ürünlere koku veren kombinasyonlar olarak tanımlanabilir.
Uçucu yağlar ise; oda sıcaklığında sıvı veya yarı-katı halde bulunabilen, suyla karışmayan, uçucu özellikte, kokulu, aromatik madde veya karışımlarıdır.
Dünyada her organizmanın gözle görülemeyen ve ölçülemeyen bir enerjisi olduğunu düşünürsek, çiçeklerin, meyve, ağaç, reçine ve baharat gibi ürünlerde bu enerji onların uçucu yağlarında saklıdır diyebiliriz. Bunlar adeta ait olduğu çiçeğin ruhu gibidir.
Bitkisel uçucu yağlar çok yoğun, aktif ve kimyasal yapısı çok zengin uçucu sıvılar olması nedeniyle her zaman ilgi çekmişlerdir.
Bir bitkinin özel bir kısmından elde edilen bir uçucu yağın kimyasal ve tıbbi özellikleri, bitkinin ait olduğu kısmına göre farklılıklar gösterebilir. Bunların izolasyonu ve karakterizasyonu son derece zor ve zahmetlidir.
Uçucu yağlar sadece parfümeride kullanılmazlar. Bu yağların insan sağlığında verdiği sonuçlar, kısmi olmaktan çok bütüne yöneliktir. Tıbbi müdahaleyi gerektirmeyen bir dizi problemleri gidermek veya tamamlayıcı etki yaratmak için çok yönlü iyileştirici etkileri de vardır. Bu amaçla Aromaterapide kullanılırlar.
Uçucu yağların notaları, bitkinin hangi bölgesine ait olduğuna bağlı olarak, farklı koku karakterleri gösterirler.
Parfüm endüstrisinin en çok kullanılan çiçeklerinden biri olan gül için; dört ton gülden yaklaşık 1 kg gül yağı elde edilmektedir.
KOKUYU ALGILAMA VE YENİ KOKULAR GELİŞTİRME
Bir parfümün elde edilmesi zor ve zahmetli bir süreç gerektirir. Ama asıl zor kısmı, bunun alıcı bulabilmesi ve ilk kullanıldığı anda, kişide oluşturduğu algıdır. Bu algı kişiden kişiye değişse de, yine de ortak bir beğeni oluşturması beklenir.
Kısaca kokuyu nasıl algıladığımıza bakarsak; koklama duyumuzla, havada dağılmış birbirinden farklı binlerce molekülü hatasız ve anında ayırt edebiliriz. Uygun şekilde eğitilen bir uzman, bir pekmezin hangi bölgede yetişen üzümlerden yapıldığını veya bir parfümün ne kadar süre gün ışığına maruz bırakıldığını anlayabilmektedir. Yaygın kanaatin aksine, meşrubat tatma ve parfüm koklama uzmanlarının diğer insanlardan daha güçlü duyu organları yoktur. Tek farklılıkları, kokuların çeşit ve karakterlerini mükemmelen ayırt edebilecek şekilde eğitim almış olmalarıdır.
Burnun bir spektroskop gibi çalıştığı iddiası birçok sahada genel kabul görmektedir.
Koku hakkındaki en önemli problem, beyinde algılanan kokunun karakteri ile kokusu alınan maddenin molekül yapısı arasındaki münasebetin mahiyetidir.
Bu problemin çözümü, koklamanın nasıl gerçekleştiğini anlamamızı kolaylaştıracak ve aynı zamanda da yeni kokulu moleküllerin sentezlenmesinde kullanılacak metotları değiştirebilecektir.
Koku, burundaki reseptörler ve beyin arasındaki ilişki ağı henüz tam olarak çözümlenebilmiş değildir. Koku ile hafıza arasındaki bağıntı ise muhteşemdir. İlk defa duyduğumuz bir koku bir şekilde hafızamıza kaydedilir ve o koku yeniden duyulduğunda hafızanın ilgili bölümü harekete geçer.
Özetle; elde edilen parfümün başarılı olabilmesi, o kokunun insanlar üzerinde pozitif bir algı oluşturması gerçeğine bağlıdır.
SONUÇLAR
Koku geliştirme, çok masraflı bir iştir. Yeni koku geliştiren firmalar onlarca uzman kimyager istihdam ederler ve her yıl 2000’e yakın yeni molekül sentezlemelerine rağmen bunlardan ancak bir veya birkaçı piyasaya sürülür.
Rasgele geliştirilen ürünlerin bir kısmı zehirli maddelerden, büyük çoğunluğu ise karakteri, çeşidi ve etkisi uygun olmayan kokulardan oluşmaktadır.
Öte yandan, dünyanın doğal kaynakları gün geçtikçe azaldığından, doğal kaynaklı parfüm yapımı gittikçe daha zor ve masraflı olmaya başlamış ve araştırmalar daha çok laboratuvar koşullarında geliştirilen sentetik ürünlere yönelmiştir.
Parfümeride yaygın olarak kullanılan maddeler meyveler, çiçekler, yağlar, ahşap, reçine ve çeşitli bitkilerdir. Gül, parfümeride kullanılan en yaygın hammaddedir.
Bir parfüm; Kimya Bilimin güzel kokulardan yola çıkarak geliştirdiği, sezgisel ve sanatsal bir kombinasyondur. İşin kesinlikle sanatsal bir yanı da vardır. Bir kişinin kullandığı koku onun karakter anlamında ruhu gibi düşünülebilir.
Kullanılan koku ile kullanan kişi arasında mutlaka bir uyum olması gerekir.
Parfümeride çalışan kişilerin parfüm yaparken, rutin yöntemlerin yanı sıra, sezgisel olarak da olayı anlaması ve o bilimsel karmaşıklığın içindeki doğru kombinasyonu yakalaması gerekir.
Parfümeri: yüzyıllardır sanatın laboratuvarda yapıldığı bir alan olarak bilinir ve büyük olasılıkla gelecek zamanlarda da böyle bilinmeye devam edecektir.
Hayatınızda daima, güzel kokuların olması dileğiyle.