Haberler
Herhangi bir bağımlılıktan nasıl kurtulunur?
Uzun süre boyunca, hayattaki mutluluğun kaynağı tek bir şey olarak görülür. Aslında bir bakıma bu doğrudur da; bağımlı olan kişiyi iyi hissettiren tek şey, bağımlı olduğu maddenin seçimidir. Alkol veya uyuşturucu gibi madde bağımlısı da olsanız veya anoreksia, blumia, yiyecek bağımlılığı, yeme bozukluğu, kumar veya seks gibi bir sürece de bağımlı olsanız, kendinizi aynı kısır döngünün içinde bulabilirsiniz.
Peki neden böyle oluyor? Neden bağımlı olan kişiler mutluluğun kaynağı olarak tek bir şeyi görüyor? Neden önceden keyif aldıkları şeylerden artık mutluluk duymuyorlar? Daha da önemlisi, bu kısır döngüden nasıl çıkılabilir? Bağımlılık aslında kişisel bir başarısızlık değil, beynin kimyasıyla ilgili bir durum. Sorunun kökeninde de dopamin yatıyor. Bu madde aynı zamanda çözümün de ta kendisi!
Bir bağımlılıktan kurtulmak zaman alır.
İnsanın kendi zihnini, bağımlılıktan kurtulmaya hazırlaması bile büyük bir adım. Birçok bağımlı, bağımlılığı bıraktıktan sonra ne olacağından korkuyor, hatta sırf bu nedenle bağımlılıktan kurtulmak için çabalamayanlar bile var.
Nöroloji alanında yapılan bilimsel çalışmalara göre her türlü bağımlılığın ardından beklenen bir döngü yaşanıyor.
Bağımlılık yapan madde kullanıldığında, beyin dopamin salgılıyor ve keyif duygusu yaşanıyor. Kişi aynı zamanda bu keyif duygusunu maddeyle veya davranışla ilişkilendiriyor, bu madde veya davranış ileride daha fazla keyif almak için bir ipucu görevi görüyor. Hatta söz konusu maddeye veya davranışa dair beklenti oluşması bile dopamin salgılanmasına neden olabiliyor.
Bağımlılığı bıraktığınız zaman, bedeniniz ve beyniniz mutsuz olmaya başlar.
Zaman geçtikçe de yürüyüşe çıkmak, arkadaşlarla görüşmek, aileyle vakit geçirmek gibi sıradan ama keyif veren şeyler, keyif vermemeye başlıyor. Bunun sebebi ise bu tür eylemlerin sonunda gerçekleşen dopamin salgısının, bağımlılıkla kıyaslandığında çok düşük kalması.
Bu noktadaki en büyük ironilerden biri de şu; bağımlılık yapan madde veya davranış zaman geçtikçe daha az dopamin salgılanmasına neden oluyor ve hiçbir zaman öncekiler kadar etkileyici olmuyor. Daha da kötüsü, beyinin buna yanıtı, kişinin kendini daha depresif veya daha stresli hissetmesi şeklinde oluyor. Bu yüzden kişi kendini daha iyi hissetmek için bağımlılık yapan madde veya davranıştan bir vuruş daha almak istiyor.
İşte bu noktada beynin karar verme merkezinde işler karışmaya başlıyor. Kişi, neyin daha önemli olduğuna karar vermekte ve güçlü uyarılara karşı koymakta zorlanmaya başlıyor. İşte bağımlılıktan kurtulmak bu yüzden bu kadar zorlaşıyor. Siz kendinize söz vermiş de olsanız, beyin tek bir şeyi düşünüyor; o da bu şiddetli arzuyu tatmin etmek.
Eğer siz de kendinizi böyle bir kısır döngünün içinde buluyorsanız, evet bu oldukça zor bir durum ama çıkışı olmayan bir şey değil. Bir çıkış yolu var ve bu yol yine dopaminden geçiyor. Buradaki kilit öneme sahip olan şey; sıradan mutluluklar.
Bağımlılığı bıraktığınız zaman, bedeniniz ve beyniniz mutsuz olmaya başlar. İlk başlarda kendinizi bir süre hasta gibi hissedebilir ve bağımlılığa karşı çok güçlü dürtüleriniz olabilir.
Mutluluk veya ödül duygusunu harekete geçiren herhangi bir etkinlik veya eylem, beyinde dopamin salgılanmasını sağlayabilir. Bağımlılık, sizin başka şeylerden aldığınız keyfi azaltmış olabilir. Ancak siz bilinçli olarak bu gündelik ve sıradan mutlulukların peşinden giderek bunu tersine çevirebilirsiniz.
Zamanla pratik ederek, beyninizin sıradan mutluluklardan gerçek tatmini elde etmesini yeniden sağlayabilirsiniz.
Peki bu nasıl mümkün olacak? Aslında bunun yöntemi herkes için farklı olabiliyor.
Bazıları ailesiyle veya arkadaşlarıyla vakit geçirmekten, bazıları bir bardak kahve içmekten, bazıları sanattan, bazıları bahçeyle uğraşmaktan, bazıları doğada vakit geçirmekten keyif alabilir. Bunlar size sadece kendinizi iyi hissettirebilir.
Bir bağımlılıktan kurtulmak, sadece bağımlılık yaratan davranıştan vazgeçmek değil, aynı zamanda beyninizi iyileştirmekten geçiyor. Bunun için doğal pozitif güçlerden yararlanın ve öncelikle kendi zihninize, ruhunuza odaklanın.
Kaynaklar: EasyRead, Psychology Today