Haberler
Batıl inançlar nereden geliyor
Yatağın solundan kalkarsak veya aynamızı kırarsak uğursuzluk olur mu? Merdivenin altından geçmek ya da önümüzden kara kedi geçmesi başımıza neler getirir? Ya evin içinde şemsiye açarsanız? Bugün inandığımız batıl inançlarımız aslında binlerce yıl öncesinden geliyor. İşte batıl inançların perde arkası...
02 Aralık 2015, Çarşamba
Niçin tahtaya vuruyoruz?
Çok eski zamanlarda meşe ağacının ileride başlarına gelebilecek tehlikelere ve şansızlıklara karşı Tanrı ile temasa geçtiklerine inanıyorlar ve ondan kendilerini korumasını istiyorlardı. Ortaçağda ise Hıristiyan din adamları bu inancı kendi devirlerine taşıdılar. Onlara göre bu inanışın temelinde Hz. İsa’nın tahta bir çarmıhta öldürülmesi yatıyordu. Hatta Avrupa’nın her katedralinde orijinal tahta haçın küçük bir parçasının bulunduğuna inanılıyordu. Bu tahtaya vurmak ise “Tanrım dua ve isteklerimi gerçekleştir” anlamına geliyordu. Bu bilgiler Tamer Korugan’ın “Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi-1” isimli kitabından derlenmiştir.
Niye yatağın sağ tarafı?
Hemen her kültürde ve ülkede yatağın sağ tarafında yatmanın veya sabah kalkmanın hayırlı olacağına ve o günün şanslı olacağına inanılır. Sağdan kalkılmalı ve sağ ayakla yere basılmalıdır yani ilk adım sağ ayakla atılmalıdır. Bir yere girerken sağ ayakla adım atılarak girmek iyidir, uçağa binerken de... Hatta yanlışlıkla sol ayakla girilmişse geri dönerek, sağ ayakla tekrar girilir.
Neden ? Roma mitolojisinde ve halk arasındaki kült inançlarında sol tarafın Satanik yani kötü olduğu inancı vardı. Roma vatandaşları evlerine muhakkak sağ ayaklarıyla adım atarak girerlerdi. İlginçtir işleri, sağlığı uzun zaman iyi giden insanlar, zor durumda olan evlere davet edilirler ve sağ ayaklarıyla içeri girmeleri istenirdi, böylece kaçan iyilik ve şans geri gelecekti.
Şemsiye inancı
Eğer oturma odanızda tv seyrederken şemsiyenizi açarsanız, başınız derde girebilir haberiniz olsun. Niye mi? Basit, şemsiye ilk kez Uzak Doğu´da MÖ 11.yy´da kullanılmaya başlandı.
Sadece ve sadece politik ve dinsel hiyerarşinin tepesinde bulunanlar şemsiye kullanabilirlerdi, onlar güneşin sıcak ve yakıcı ışınlarından korunma hakkına sahiptiler veya bu hak yanlız onlara verilmişti.
Sıradan kulların veya vatandaş makulesinin böyle bir anayasal pardon güneşyasal hakkı bulunmamaktaydı. Daha da ötesi şemsiyeler şimdikiler gibi standartize değildiler, kişinin ruhsal hakediş belgesine göre şemsiyenin çapı belirleniyordu.
Yani şapka gibi, kafana göre yani ruhsal çapına göre. Demek o zamanlarda kafana göre takıl yerine ruhunun çapı kadar konuş deniliyormuş.
Eyvah merdivenin altindan geçtim!
Eğer bir merdivenin altından geçerseniz yandınız, zira tanrıların gazabı üzerinizde olacaktır. Geçtinizse artık geri dönüş yok, sakın yine geçmeye kalkmayın, parmaklarınızı düğümleyin veya bildiğiniz hayır dualarını okumaya başlayın. Neden mi? Merdiven geometrik olarak duvarla veya dayandığı yüzeyle ve de tabanla bir üçgen oluşturur.
Bu üçgen Hıristiyan inancındaki “Teslis” in yani kutsal ruh´un veya üçlemenin simgesidir, öyleyse bu kutsal alanın içine girmek günahtır ve uğursuzluk getirir.
Kara büyüde de kullanılan içiçe iki üçgen koruma alanını oluştururlar.
Bu alanın dışına bilinçsizce veya hazırlıksız çıkarsanız şeytani güçler sizi ham yaparlar. Şaka bir yana, bunun ciddi kanıtları da yok değil.
Kara kedinin şerri var mı?
Yolunuza bir kara kedi çıktı diyelim, özellikle de evinize giderken, şimdi başınız ciddi olarak dertte, peki niye?
Eski Mısır´da kedi kutsal hayvandı ve bir kedinin ölümüne neden olmak kafanızı kaybetmeniz için çok yeterli bir nedendi. Orta çağlarda ise kara kedi özellikle engisizyon döneminde büyücülük ve satanizmle ilişkili olarak kabul gördü. Ruhunu şeytana satmış kişinin ruhu kara bir kediye geçiyordu ve kara kedi o andan sonra kötülükleri yapmaya başlıyordu. Buradan yola çıkarak görüyoruz ki, kara bir kedinin yolunuza çıkması sizin büyücü taifesi ile haşır neşir olarak telef olacağınızın ta kendisidir.
Ayna kırılırsa uğursuzluk getirir
Yandınız! 7 yıl her şey çok kötü gidecektir ya da yakınlarınızdan birisi öte tarafa geçiş yapacaktır. Evde ayna kırıldığında hemen kırıklar evden uzaklaştırılmalı ve olabildiğince çabuk toprağa gömülmelidir. Böylece kötülük geldiğinde ayna parçalarını evin dışında bulacağından, ev halkı paçayı kurtaracaktır.
Aynanın icat edilmediği bilinmediği çağlarda insanlar parlak yüzeylere, göllere, havuzlara bakarlar ve öte yandaki kendilerini hayretle izlerlerdi. Görüntülerinin dalgalanması veya titreşmesi kötüydü, felaket geliyor demekti. Eski Mısır ve Yunan´da salt bu nedenle kırılmaz metal aynalar yapılıyordu, böylece öte yandaki görüntülerinin bozulmamasını garantiye alıyorlardı. Roma´da ise camcılık ileri olduğundan ayna kırılmaları tabii ki daha çoktu ve kırık aynaların kötü talihin işareti olduğu kabul gördü.
Neden “çok yaşa” deriz...
“Çok yaşa”, “İyi ve uzun yaşa”, “Sağlıklı yaşa”, “God bless you”, “Gesundheit” ve diğerleri... Dünyanın her yerinde hapşıran insana söylenen bazı sözcükler.
Eski insanlar nefesin veya soluğun ruh olduğuna veya yaşamın özü olduğuna inanırlardı. Tanrı insanı yarattığında soluğunu insanlara üflemişti ve o soluk bedende bulunduğu sürece yaşam sürüyordu. Bu inancın doğrultusunda hapşırınca nefesin durması veya o kasılma hareketinin sonucunda soluğun dışarıya kaçıp gideceğinden korkuluyordu.
Bir başka Roma kaynağında ise hapşırma sırasında beyinde oluşan vakumun, içeriye kötü ruhların girmesine neden olacağına veya fırsat vereceğine inanıldığına rastlanıyor.