Haberler
Aşk ve Ruh
PSYKHE kendi sarayına acılar içine dönmüş. Tüm tanrılara ve tanrıçalara EROS ‘u bulmasına yardım etmeleri için yalvarmış. AFRODİT eline düşen PSYKHE den intikam almak için türlü testlerden geçirmiş (sonuçta kaynana ) Tüm olanları izleyen EROS, ZEUS‘ u da dinleyerek PSYKHE ‘yi affetmiş.
02 Aralık 2015, Çarşamba
Sizinle bugün paylaşmak istediğim AŞK VE RUH’un bütünlüğünü anlatan efsane.
Efendim ismi kulağımıza aşina olan güzellik tanrıçası AFRODİT’in oğlu EROS’la ruh bilimi “psikiyatriye” adını veren PSYKHE’nin sonsuzluğa uzanan aşkını anlatmak istiyorum.
M.Ö. 2. yüzyılda yaşandığına rivayet edilir efsanenin. Malumunuz EROS annesi AFRODİT gibi dünyaya güzellik ve neşe katarak insanların kalplerinde aşk ateşini yakar mutluluklarını hazırlarmış. Sırtındaki beyaz kanatlarla gökyüzünde uçarak, elindeki oklarla insanları birbirine aşık edermiş.
Bu arada bölgedeki krallardan birinin PSYKHE isimli bir kızı varmış. Öyle güzel bir kızmış ki, halk yaşlanan AFR
ODİT’e değil bu güzel prensese ilgi gösterir, hediyeler ve adaklar artık PSYKHE sunulur olmuş.
Halkın b
u tutumu PSYKHE’nin kral olan babasını da huzursuz ediyormuş. Çünkü tanrıları ve tanrıçaları kızdırmak istemiyormuş.
AFRODİT’te bu durumu hazmedemez olmuş. Oğlu EROS’dan PSYKHE’yi çirkin bir erkeğe aşık ederek cezalandırmasını ve de ortadan bu şekilde yok edilmesini istemiş. EROS, güzelliğinin kibri ile kimseye aşık olmamakla övünen bu kızı annesinin sözünü dinleyip dünyanın en çirkin ve kötü adamına aşık etmek için okunu kalbine nişan aldığı an PSYKHE’nin büyüleyici güzelliği aklını başından almış ve aşık olmuş. Ne var ki AFRODTİ’in oğlu olduğunu da PSYKHE’nin bilmesini de istemiyormuş.
Tüm bunlar yaşanırken de PSYKHE’nin babası kızının başına bela olan güzelliğinden kurtulmak için bi
r kahine danışmış. Kahin onu ülkenin en yüksek dağına çıkarmasını ve kızını buradan bir ejderhanın alacağını ve onu eşine ulaştıracağını söylemiş.
Kral çaresizce söyleneni yapmış. Eros olanların hepsine tanık olmuş. Gece karanlığında kendini göstermeden bu dağdan PSYKHE’yi almış ve ormandaki sihirli sarayına götürmüş.
PSYKHE hiç görmediği kocasıyla yalnızca geceleri bir araya gelmeye ve gün doğmadan kaybolmasına alışmış. Yalnızca dokunarak ve hissederek aşık olmuş EROS’a. Sarayda mum ya da ateş yakılmasını da yasak etmiş EROS. PSYKHE ne kadar yalvardıysa da EROS “Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın. Kim ya da kimin oğlu olduğumu öğrenmeden sev beni. Gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma şansını yitirme. Acele etme” dermiş.
Onu tamamen kaybetmektense aşkını bu şekilde yaşamayı kabullenmiş PSYKHE. Aylar ayları kovalamış. Ailesine özlemi artmış. Gizemli kocasından ailesini görmek için izin istemiş.
Heyecanla gitmiş babasının sarayına ve başına gelenleri ablarına ve babasına bir bir anlatmış.
Ablaları kocasının çok çirkin, kötü yürekli bir canavar olduğu için kendini gizlediğini, ormanda bir gün onu öldüreceğini ve kendisini korumasını gerektiğini söylemişler. Bunun içinde PSYKHE evine dönerken bir mum ve kendisini koruması içi hançer vermişler. Ablalarının söylediklerinin etkisinden kurtulamayan PSYKHE bir gece mum ışığında kocasına bakmak istemiş. Diğer elinde ise canavardan korunmak için hançer varmış. Fakat yatakta dünyanın en yakışıklı erkeğini görüp bir kez daha ona aşık olmuş. Bu esnada mumdan bir damla EROSUN kanatlarına düşüvermiş. Damlanın sıcaklığı ile uyanan EROS kendisine güvenmesini istediği PSYKHE karşısında görünce hayal kırıklığına uğramış. “Güvenin olmadığı yerde aşk yaşanmaz” diyerek pencereden uçup gitmiş.
PSYKHE kendi sarayına acılar içine dönmüş. Tüm tanrılara ve tanrıçalara EROS’u bulmasına yardım etmeleri için yalvarmış. AFRODİT eline düşen PSYKHE’den intikam almak için türlü testlerden geçirmiş. (sonuçta kaynana ) Tüm olanları izleyen EROS, ZEUS’u da dinleyerek PSYKHE’yi affetmiş.
İşte aşk ve ruhun birbirlerini bulması mitolojide böyle anlatılır. Siz siz olun aşkın efsununu şüphe, güvensizlik ve kıskançlık yüzünden bozmayın. Aşk bazen kör bazen sağır olmaktır sanırım. Karanlıkta sevdiğinin yüzünü hissederek görmektir. Bağımlı olmadan ama bağlı ve sadık olmaktır.