Yaşam
AROMATERAPİ VE SAĞLIKLI YAŞAM
Tıbbi laboratuvar profesyoneli olarak yıllardır içinde olduğum genetik tanı testlerinin yanında epigenetik süreçlerle ilgili birçok yeni araştırma yapılıyor. Bu araştırma projelerini yakından takip ediyorum.
“Epigenetik, çevre ve genom ilişkisini araştırır”
Epigenetik; normal hücresel süreçlerin birçoğunda rol oynuyor ve hangi genlerin hangi dokularda protein oluşturacağını epigenetik süreçler belirliyor. Yani insan genom dizisini bilmek, otomatik olarak insan biyolojisini ve hastalığını tam olarak anlamak için gerekli bilgiye sahip olduğumuzu göstermez, yurtiçinde ve yurtdışında yapılan birçok bilimsel çalışma bu noktayı vurguluyor.
Bir aromaterapist olarak üyesi olduğu “National Associaton of Holistic Aromatherapy” (NAHA) derneğinin epigenetik ile ilgili detaylı bir makalesi yayınlandı. Epigenetik alanındaki çalışmaların bir kısmı; duygusal ve fiziksel durumumuzu, beslenme alışkanlıklarımızı ve yaşam tarzımızı da içeren çevresel faktörlerin gen ifademizi nasıl etkilediğini aydınlatmayı amaç edinmiştir. Tabi ki bu çalışmaların büyük çoğunluğunun ‘wellness’ açısından değil hücresel boyuttaki biyokimyasal olayları araştırmak için yapıldığını unutmayalım!
NAHA’nın yaptığı bu çalışma özellikle folat metobolizmasını teknik olarak detaylı bir şekilde anlatıyor ve bu metabolizmayı etkileyen genlerden ‘MTHFR’ üzerinde duruluyor. Bu gende ortaya çıkan mutasyon, seratonin ve dopamin hormonları üretimi gibi çeşitli biyokimyasal süreçlerde kilit önemi olan ‘SAMe’ bileşeninin bu mekanizmadaki yeri ve önemi anlatılmıştır. Seratonin ve dopaminin, iyi hissetme durumu üzerinde etkilerini hatırlatmak da isterim.
MTHFR gen mutasyonlarının genellikle merkezi sinir sistemi başta olmak üzere kardiovasküler sistem ve bağışıklık sistemi gibi mekanizmaları etkiliyor. Tıbbi genetik uzmanlarımız ve konu ile alakalı diğer sağlık profesyonelleri MTHFR mutasyonlarını taşımanın; düzgün bir yaşam tarzı ve sağlıklı beslenme olmadığı müddetçe çok daha tehlikeli olacağını bildiriyor. Yapılan birçok çalışma; düzenli egzersiz ve uyku, sağlıklı beslenme, çok stresli ortamlardan uzak durmak ve pozitif insanlarla yakın ilişkiler gibi faktörlerin iyilik halini destekleyici nitelikte olduğunu gösteriyor.
“Metilasyon problemi olanlarda oksidatif stres yüksek oluyor”
Daha önce hazırladığım bir makalede oksidatif stresin ne olduğunu; nasıl etki ettiğini belirttim ve antioksidan mekanizmalar hakkında bilgiler verdim. Çok güçlü bir antioksidan olan glutatyonun muhtemel metilasyon problemi olan insanlarda daha düşük oranda seyrettiğini ve buna paralel olarak da metilasyon problemi olan bireylerin aynı zamanda oksidatif stresinin de yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Epigenetik süreçlerdeki bu ahenk içerisinde ‘metil’ denilen bir molekülün kilit rolü vardır. Aktif bir metil grubunun bir molekülden diğerine aktarılması ile metilasyon denen biyokimyasal olay gerçekleşir. Metilasyon; detoksifikasyon, bağışıklık fonksiyonu, DNA yapımı ve onarımı, enerji üretimi, ruh hali dengesi gibi fiziksel süreçlerin temelidir.
Bitkiler yapı olarak oksidatif strese karşı savunmasızdır ve bu nedenle 1.8 sineol, mentol, citral, y-terpinene gibi moleküller ve önemli hücresel antioksidanları da düzenleyen antioksidan tepki elemanı ‘ARE’yi ihtiva eder. Biberiye, nane, kekik, okaliptüs çay ağacı gibi uçucu yağlar bu grupta yer alıyor. Ayrıca bergamut, papatya, limon, dill gibi bazı uçucu yağların da glutatyon üretimini situmule ettiğini ortaya koyan bazı çalışmalar var.
“Koku, etkili bir psikolojik tetikleyicidir”
Aromaterapi ve masajın stresi azaltmak, uykuyu desteklemek gibi sağlıklı yaşam için vazgeçilmez öğeleri harekete geçirmede oldukça etkili bir metot. Kokunun ne kadar etkili bir psikolojik tetikleyici olduğunu her ortamda dile getiriyorum. Tıbbi ve aromatik bitkiler, salgıladıkları koku molekülleri ile psikolojik açıdan iyi hissetmemizi sağlarken; içerdikleri aktif moleküller ile antioksidan, antiinflamatuar, antiviral, antibakteriyal özellikler de gösterebilirler. Aromaterapiye gönül vermemdeki en önemli sebeplerden biri, bu özlerin çoklu fayda sağlayarak sağlığımız üzerinde pozitif etki göstermeleridir.
MTHFR mutasyonlarını taşıyan bireylerin sayısı hiç de öyle azımsanacak düzeyde değildir. Bu noktadan yola çıkıp ‘genler kaderimizdir’ diye düşünmemek lazım. Yaşam tarzımıza dikkat ederek, birçok hastalıkla ilgili risklerimizi minimize edebileceğimiz unutulmamalıdır. Bu arada, aromatik özler de dahil olmak üzere hiçbir ürünü -herhangi bir sağlık probleminiz varsa- hekiminize danışmadan kullanmayınız!
Leyla ÇAKIR
Klinik Aromaterapist