Biyoloji
Yediğimiz Besinler Genetiğimizi Değiştirir mi?
Lin Zhang ve arkadaşları 20 Eylül 2011’de Nature dergisine ait Cell Research’de çok önemli bir makale yayınladılar. Bu makaleye göre pirinç yiyen insanlar pirinçten MIR168a adlı bir mikro RNA’yı almaktadır.
MIR168a da, LDL Reseptör Adaptör Proteininin (LDLRAP1) genine ait promoter bölgesine bağlanarak LDLRAP1 adı verilen bir proteinin üretilmesini durdurmaktadır. LDLRAP1’in yapılamaması da LDL reseptörünün çalışmasını engelleyerek karaciğerin LDL’yi içeri almasını önlemektedir. Bunun sonucunda da LDL kolesterol kanda yükselerek kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini arttırmaktadır.Bu çok heyecan verici buluş yediğimiz gıdaların doğrudan doğruya vücudumuzun genlerine müdahale ettiğini göstermektedir.
Zhang ve arkadaşları 31 sağlıklı bireyle çalışmış ve onların kanında bitkilere ait 40 farklı tipte mikro RNA’nın dolaştığını ve bunların birçoğunun insanın kendi ürettiği mikro RNA ile hemen aynı miktarlarda bulunduğunu göstermiştir.
Bunlardan MIR156a pirinçte ve buğdayda bol miktarda bulunurken, MIR168a hem pirinç hem de kabakta çok miktarda bulunmaktaymış. Patateste de MIR166a.
Benzer bitkilerle beslenen farelerin dokuları ile de çalışılmış ve bu bitki mikro RNA’larının farelerin kanında, akciğerlerinde, ince bağırsak ve karaciğerlerinde bulunduğu görülmüştür.
Aynı çalışmacılar bu mikro RNA’lardan MIR168a ve MIR156a’nın yapılarının memelilere ait 50 farklı gen ile benzerlik gösterdiği ve birbirine uyduklarını göstermiştir. Uyuşum gösteren bu dizilerden biri de yukarıda belirtilen LDL Reseptör Adaptör Proteininin ekzon4’ünde bulunmuştur. Karaciğerde bol miktarda yapılan bu protein kötü kolestrol olarak bilinen LDL-kolestrolün kandan temizlenmesini sağlamaktadır.
Araştırmacılar gıda olarak yenilen bitkilere ait mikro RNA’ların bağırsakların epitel hücreleri tarafından alındığı bunların ekzozom adı verilen minik keselerin içerisine konularak paketlendiği ve bu ekzozomlarla kana verildiğini göstermiştir. Ekzozomların özelliği dokulara ait hücrelerle kaynaşarak onların içerisine girebiliyor oluşlarıdır.
Gene aynı araştırmacılar MIR168a nakledilmiş insan epitel hücre kültürlerinin MIR168a’yı paketleyerek dışarı verdiklerini görmüş ve ekzozom adı verilen bu paketcikleri toplayarak HepG2 adı verilen karaciğer hücre kültürleri ile karşı karşıya getirdiklerinde karaciğer hücrelerinin bu mikroRNA’ları içerisine alarak LDL Reseptör Adaptör Proteinini daha az yapmaya başladığını deneysel olarak da göstermişlerdir.
Tabii yukarıda da belirtildiği gibi MIR168a içeren pirinçlerle beslenen ya da doğrudan bu mikro RNA’nın enjekte edildiği farelerde 3 ila 7 gün sonra LDL kolesterolün net bir şekilde arttığı, mikro RNA’ların karşıt sırası ile bloke edildğinde de LDL kolesterollerinin yeniden normale döndüğü gösterilmiştir.
Buradan çıkarılan sonuçlar şunlardır:
Bir gıdanın içerisinde kolesterolün bulunmaması o gıdanın kolesterolü arttırmayacağı anlamına gelmemektedir.
Gıdalara sadece kalorileri, içerdikleri yağ, şeker, tuz ve protein yönünden değil bize hangi genetik enformasyonu taşıdığı gözü ile de bakmalıyız. Amerika Birleşik Devletleri Berkley Üniversitesinden Mehmet Somel insan beyninin evriminin mikro RNA’lar ile gerçekleştiğine dair çok önemli buluşlarını bir ay önce Plos dergisnde yayınlamıştır.
Bu mikro RNA’ların bloke eden yeni ilaçların tasarlanması ile yeni tedavi usulleri gelişecektir.
Bu zararlı mikro RNA’lardın temizlenmesi için gıda mühendisleri özellikle bebek mamalarında ve günlük besinlerimizde yeni gıda işleme, pişirme ve paketleme yöntemlerini geliştirecektir.
Kanda bu mikro RNA’ların klinik kimya laboratuarlarında tespiti ile bireye özgü gıdalar ve pişirme usullerinin gelişmesi mümkün olacak. Birey, bu yolla da kalp ve damar hastalıklarından korunacaktır.
Nezih Hekim
Kaynak
The Scientist ve L. Zhang, et. al.ın orijinal makalesi; “Exogenous plant MIR168a specifically targets mammalian LDLRAP1: evidence of cross-kingdom regulation by microRNA,” Cell Research, doi:10.1038/cr.2011.158, 2011.