Bilim ve Teknoloji
Yok Olan Türlerin DNA'sıyla Hayvanlar Yeniden Canlandırılabilir Mi?
Son yıllarda genetik ve biyoteknolojideki ilerlemeler sayesinde bilim insanları, bu türlerin DNA'sını kullanarak "eliminasyon", yani nesli tükenen türlerin geri dönmesi kavramını ciddi olarak düşünmeye başladılar. Bu girişim özellikle insan faaliyetleri nedeniyle nesli tükenen türleri hedef alıyor. Ancak bu yaklaşım, bunun bir koruma çözümü mü olduğu yoksa ek riskler mi taşıdığı sorusunu gündeme getiriyor.
Soyu tükenmiş türlerin yeniden doğaya kazandırılmasını savunanlar, sürecin biyolojik çeşitliliği yeniden canlandırabileceğini savunuyor. Örneğin kürklü mamutların yeniden üretilmesi, tundradaki biyolojik çeşitliliği artırarak iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olabilir. Çayırların daha fazla restorasyonu karbon emisyonlarını azaltabilir ve habitat sürdürülebilirliğini artırabilir. Üstelik bu tür olaylar bilimsel keşifleri teşvik ederek biyolojik çeşitlilik hakkında daha fazla bilgi edinmemize olanak sağlayabilir.
Öte yandan bu politikaların ciddi sorunlara yol açtığı söyleniyor. Birincisi, tanıtılan türün doğal yaşam ortamının artık mevcut olmayabileceği gerçeği. Örneğin, mamutlar için önemli olan tundranın ekolojisinin son binlerce yılda nasıl değiştiği. Bu türler yeni ortamlara uyum sağlayabilir mi? Yoksa öngörülemeyen ekolojik dengesizliklere mi yol açacak? Ayrıca nesli tükenmekte olan türlerin sınırlı hedeflenmesi, halihazırda nesli tükenmekte olan türlerin korunmasını engelleyebilir.
Diriliş teknolojisi aynı zamanda insanların doğayla olan ilişkisine dair etik soruları da gündeme getiriyor. İnsanoğlu yok olan türleri yeniden canlandırarak doğaya olan borcunu ödeyebilecek mi, yoksa bu çaba doğanın eşsizliğine müdahale etmek anlamına mı geliyor? Eleştirmenler, bu projelerin korumadan ziyade yalnızca ticari çıkarlara hizmet edebileceğini ve kamuoyunda "her şeyin onarılabileceği" algısını teşvik ederek koruma çabalarını baltalayabileceğini söylüyor.
Soyu tükenmiş türlerin restore edilmesi, biyoteknolojideki ilerlemelerin sınırlarını test eden heyecan verici bir bilimsel çabadır. Ancak bu teknolojilerin hayata geçirilmesinden önce ekolojik, etik ve ekonomik etkilerinin iyice değerlendirilmesi gerekiyor. Bu işlem önemli bir koruma aracı olabilir ancak mevcut sorunları onarmak yerine yeni sorunlar yaratabileceğini unutmamalıyız.
Yazar: Eylül Rüzgar Üzer
Referanslar
1. Dolly Jørgensen, Reintroduction and De-extinction, BioScience, Volume 63, Issue 9, September 2013, Pages 719–720, https://doi.org/10.1525/bio.2013.63.9.6
2. Odenbaugh J. Philosophy and ethics of de-extinction. Cambridge Prisms: Extinction. 2023;1:e7. doi:10.1017/ext.2023.4
4. https://www.britannica.com/science/de-extinction/Ethical-considerations