Gündem
Türk doktorların yurt dışına göçü git gide büyüyor
Ülkemizde her geçen gün artmakta olan ekonomik kriz, işsizlik ve gelecek kaygısı genç beyinlerin yurt dışına göçmesine neden oluyor. Bunun anlamı geleceğimizi kaybetmekten başka bir şey değil. Beyin göçünün durdurulamaması ve git gide çığ gibi büyümesi de yabancı basının gündemine gelmiş durumda. Son bir yılda sadece Türkiye’den yurt dışına göçen doktor sayısı 1400’e yakın ve belki de bu sayıyı geçti... Peki, tek sorun sadece ekonomik kriz mi?
Sağlık uzmanı Sena Kerimoğlu, “Asistan doktordum. Acil bölümünde kuyrukta beklemeyi reddeden bir adam yanımda duran doktora saldırdığında saat 2 civarındaydı. Adam bana, ‘eğer bir erkek olsaydın senin de kafana vururdum’ diye bağırdı. Yerde kanaması olan doktoru gördüğümde çığlık attım. Hayatım güven altında değilken neden bu işi yapmaya devam etmeliyim ki?” dedi.
Kerimoğlu Türkiye’yi terk eden veya terk edip Avrupa’ya (özellikle de Almanya’ya) gitmeyi düşünen binlerce doktordan sadece biri. Ayda en az 36 saat çalışmanın yanı sıra fiziksel ve psikolojik şiddete, düşük ücrete ve uzak bölgelerde (özellikle de pandemi nedeniyle) artan zorunlu hizmet toplu göçü git gide artırmakta. Dahası bu kriz Türkiye’nin uzun süredir sağlık sektöründe başarılı olduğunu söylemesine ve Avrupa’dan hastaların gelmesini söylemesine rağmen ortaya çıkıyor.
Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından yayınlanan sayılara göre 2021 yılının ilk 11 ayında Türkiye’den ayrılan doktor sayısı 1,361 oldu. Bu sayı 2012’de 59 idi. Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi aradan geçen dönemde sayı her yıl artmaya devam etmiştir.
Türkiye'den ayrılanların büyük çoğunluğunu yeni mezun olan doktorlar oluşturuyor. Her yıl 15 bin kişinin tıp fakültelerinden mezun olduğu düşünüldüğünde, Türkiye şu anda doktorlarının yaklaşık yüzde 10'unu yurt dışındaki kuruluşlara kaybediyor.
MEE’ye konuşan TTB’den Şebnem Korur Fincancı, “Her geçen gün yurt dışına gitmek isteyen doktorların sayısı artmakta. Korkarım ki onları Türkiye’de tutmak için herhangi bir atılım olmazsa bu böyle devam edecek” dedi.
TTB’nin raporlarına göre devlette çalışan 8000 doktor pandeminin ilk yılında istifa etti (bu seçenek askıya alınmadan önce). Telegram'da artık sadece doktorların değil hemşirelerin ve diğer personellerin de dahil olduğu binlerce sağlık çalışanının, yurt dışındaki pozisyonlara nasıl başvurulacakları ve denklik nasıl alınacağı da dahil olmak üzere hangi belgelerin gerekli olduğu konusunda birbirlerine danıştıkları gruplar da bulunmakta.
“Olağanüstü Durum”
Rize’de bulunan bir devlet hastanesinde Asistan Doktor olan Elif Temiz, “Salgının başlangıcında bir felaketti. Psikiyatrist olmama rağmen Covid-19 hastalarını tedavi etmek zorunda kaldım. Olağanüstü bir durum olduğu için bunu kabul edebilirim. Ancak çalışma koşulları korkunç ve sağlıksız. Ayrıca vardiyalar o kadar uzun ve sıktı ki sağlığımızı zar zor koruyorduk. Birçoğumuzun koronaya yakalanmasının nedeni de bu” dedi.
TTB’nin Haziran 2021 raporuna göre 403 sağlık çalışanı koronvirüs yüzünden hayatını kaybetti. Buna rağmen bu sayının daha yüksek olduğu düşünülmekte.
“Üstlerden Küfür”
Kötüleşen ekonomik durum da hayal kırıklığına neden oluyor. İstanbul’da bir devlet hastanesinde çalışan Asistan Doktor Ahmet Yücel, “Şu anda bir uzman doktor ayda 12 bin TL (1,050$). İstanbul’da ortalama ev kirası en az 4000 TL. Marketteki fiyatlar sürekli artıyor. Her gün süt, peynir, ekmek veya yağ gibi temel gıdaların fiyatı artmakta. Dahası haftada 40 saat çalışıyorum ve buna gece nöbetleri dahil değil. Her gün sadece hastalardan değil aynı zamanda üstlerimden de küfür işitiyorum. Bir asistan doktorun maruz kaldığı aşağılanmayı anlatamam. Bana burada kalmak için bir gerekçe verin! Doktor olabilmek için yıllarımı harcadım. Üniversite sınavında ilk 100 öğrenciden biriydim. Ödülümse aşağılanma, şiddet ve hayatta kalmaya çalışmak!” dedi. Yücel 20’lerinin ortasında genç bir doktor.
“Ne kadar süre daha bu koşullara katlanmalıyız?”
Baskılara rağmen tıp, Türk üniversitelerinin en iyi fakültelerinden biri olmaya devam ediyor. Bu bölümü kazanabilmek için öğrencilerin yaklaşık 2,5 milyon kişinin girdiği üniversite sınavlarında ilk yüzde 0,5'e ulaşmaları gerektiriyor. İstanbul Üniversitesi Çapa fakültesi gibi Türkiye'nin en iyi ve en eski tıp fakülteleri için bu oran yüzde 0,01'e kadar çıkıyor.
Altı yıllık eğitimden sonra, öğrenciler zorunlu hizmet için atanırlar. Mezunlar daha sonra belirli bir alanda uzmanlaşmak için eğitimlerine başlamak üzere başka bir sınava, TUS'a (Tıbbi Uzmanlık Sınavı), girerler. Bunu takiben doktorlar, devletin belirlediği bir hastanede bir süre daha zorunlu hizmet yapmakla yükümlüdürler. Bir yan dalda öğrenimlerine devam etmek isterlerse üçüncü bir zorunlu hizmete gitmeleri gerekir. Doktorların daha çok gelişmemiş ve uzak bölgelere gönderilmeleri ve üç zorunlu hizmeti yerine getirmek zorunda olmaları, çoğu zaman hem sosyal hem de aile yaşantılarına zarar vermekte ve yerleşik hayata geçmelerini zorlaştırmaktadır.
Kerimoğlu, “bütün bu çabaların ardından, özel hayat olmaksızın, ne kadar süre daha bu koşullara sabretmeliyim? 1,5 günümü hastanede sürekli hastalarla ilgilenerek geçiriyorum ve bunu ayda 10 defa yapmak zorundayım. Bu ne sürdürülebilir bir şey ne de sağlıklı. Üstelik bir doktorun her gün yüzlerce hastayla ilgilenmesi gerekirken iyi bir tedavi sağlamak mümkün değil.
“Talepkar Hastalar”
TTB’ye göre 2020 yılında Türkiye’de 164,594 doktor vardı. Bunun anlamı doktor başına düşen hasta sayısı 498, yani 30 üyesi bulunan OECD’deki doktor başına düşen hasta sayısından (341) yüzde 50 daha fazla. Türkiye’nin bir OECD ülkesi olduğunu da unutmayalım…
Doktorlar yüksek hasta sayısında şikayetçiler ve bunda sistemin de suçu var. Birçok hasta, bir devlet hastanesinde online randevu alamadıklarını, bu nedenle zaten meşgul bir uzmana gönderilme umuduyla acile gittiklerini söylüyorlar. Çoğu zaman bu tür insanlar hastanelere gitmek yerine, her durumda ilk tedavileri için birinci basamak sağlık kliniklerine başvurmalıdır.
İstanbul’da bir devlet hastanesinde çalışan Ahmet Kulfallı, “İlk aşamada hastayı birinci basamak sağlık ocağında kabul edip gerektiğinde sadece devlet hastanesine sevk etmeyi hedefleyen kademeli sağlık sistemi Türkiye'de çalışmıyor. Aslında bir profesöre bu kadar kolay erişilmemelidir. Düşünün, her gün çok basit şikayetlerle ünlü bir profesör tarafından tedavi edilmeyi talep eden hastalar görüyoruz. Birincil tıbbi kliniklere gitmeyi reddediyorlar. Avrupa'da, bir hastanın birinci basamak hekimi tarafından onaylanmadan bir uzmandan randevu alması mümkün değildir” dedi.
“Şiddet”
20'li yaşlarının sonlarında olan Kulfallı ne hükümetin ne de hastane yönetiminin doktorları şiddet eylemlerine veya asılsız şikayetlere karşı desteklemediğine inanıyor. Doktorlar hem hastalara hem de yönetime karşı savunmasız.
Bir gün saat 17:00 civarı mesai bitmek üzereydi, yani hasta almıyorduk. Adamın biri geldi ve kendisini tedavi etmemizi istedi. Biz de reddettik, böyle olunca doğrudan baş hekime gitti ve kendisinin valinin akrabası olduğunu söyledi. Baş hekim beni çağırdı ve bağırmaya başladı. Daha sonra da hastayı hemen tedavi etmemi emretti. Aynı şeyin Almanya’da olabileceğini düşünemiyorum bile” dedi.
2020 yılında doktorlara karşı 11 bin 942 şiddet vakası raporlandı, TTB’ye göre bu sayı raporlanandan daha fazla.
“Yetersiz hastane yönetimi”
30’larının başlarında olan Asistan Doktor Gülseren Yenice’nin söylediklerine göre, geçen yıl hastanesindeki 150 stajyer doktordan sadece biri Türkiye'de tıpta uzmanlık sınavına çalışıyordu.
Yenice, “Abartmıyorum, bulunduğum hastanedeki 149 stajyer Amerika ya da Almanya için sınavlara çalışıyordu. Hatta profesörler bile Almanya ya da İsviçre’ye gitmek için bir yol arıyorlar” dedi. Yenice’nin kendisi de şu anda Almanca çalışmakta.
“Almanya Doktorları Çekiyor”
Almanya’da yaşayan Umut Karapınar Telegram gruplarındaki doktorlara vize ve diğer gereken belgeler konusunda önerilerde bulunuyor. Karapınar, “Bürokratik işlemler çok uzun zaman alıyor. 12 ila 18 ay gibi bir süreç, ayrıca 10 bin eurodan fazla tutuyor. Şu anda bu para TL ele alındığında ciddi bir para” dedi.
Karapınar’ın söylediğine göre Türk doktorlar Almanya’ya göç edebilirler, çünkü Almanya şu anda ciddi anlamda doktora ihtiyaç duyuyor. Karapınar, “Almanya’da doktorlar haftada 40 saate yakın çalışıyorlar, bu süre 20 saate kadar da düşürülebilir. Yani burada sosyal bir hayata sahipler” dedi.
Almanya, tıp da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde yurt dışından vasıflı ve kalifiye insanların göçünü kolaylaştırdı. 2020'de Almanya'daki doktor pozisyonlarının neredeyse yüzde 6’sı boş kaldı. Bu süreç pandemi tarafından daha da hızlandı. 2010’dan önce 20 binden az olan yabancı eğitimli doktor istihdamı 2020’de 56 bini geçti.
Not: Umut Karapınar ve Şebnem Korur Fincancı dışında görüşülen kişilerin, adları veya soyadları, devlet memuru olarak sözlerinin başlarını belaya sokabileceğinden korktukları için yazar tarafından talepleri üzerine değiştirilmiştir.
Bu haber Middle East Eye’dan çevirilmiştir: https://www.middleeasteye.net/news/turkey-doctors-abandon-posts-abroad-violence-low-pay-covid?utm