Gündem
Portakaldan covid-19
Küresel olarak çok sıkıntılı dönemlerden geçmekteyiz ve bu zamanlardaki sıkıntılarımızın nedeni olan virüsü mizahi bir şeye benzetmek istedim. Psikolojik Danışmanlık okumuş ve Psikoloji alanına ilgisi olan biri olarak, güncel sorunumuz olan COVİD-19 bulaşıcı hastalığının toplumlar üzerindeki psikolojik etkileri üzerine bir yazı yazmasam olmazdı.
COVİD-19 dediğimde ne geldi aklınıza? Çıkma yasakları, ölüm, korku, panik, bunalım, korku, endişe, panik, güçsüz hissetme, sinirli olma, kafa karışıklığı ve daha birçok ruhsal, psikolojik sorun…
Nedir bu COVİD-19 neyin nesi nereden çıktı? Hepimiz biliyoruz aslında bu virüsü ancak birde ben açıklayayım. COVİD-19 Çin’in Vuhan kentinde insanlara bulaştığı tespit edilen SARS-COV-2 virüsünün insanlarda yol açtığı hastalığın adı.
Genellikle akciğeri etkileyerek solunum güçlüğüne yol açıyor. Virüs ve hastalık adları arasındaki farkı, HIV virüsünün yol açtığı AIDS hastalığı gibi düşünebilirsiniz. COVİD-19 çok bulaşıcı bir hastalık olduğu için alınması gereken önlemlerde bir o kadar sert oldu. Evden çıkma yasakları, maske takma zorunluluğu, sosyal mekanların kapatılması çoğu insan yeni alınan önlemlere ayak uydurmak zorunda kaldı. Aslında bu durumu örnekle açıklamak istersek. Okyanusta yüzen bir balığı alalım ve bir akvaryuma koyalım. Düşünsenize bu balık hayatı boyunca serbest sularda sınırları olmadan yüzdü ve bu şekilde yaşamayı öğrendi. Sonra bir gün onu küçük ve sınırları olan bir eve koyduk. Artık bu camdan evde yaşamak zorunda tek başına dışarı çıkması yasak, görüşebileceği kişi yok. Balık yeni geldiği ortamda tıkılıp kaldı ve bir zaman sonra istemsizce öfkelendi, bunaldı, kafası karıştı ve yoruldu. Bu şekilde ne kadar kalacağı belirsiz ve bu durum onu daha çok kaygılandırıyor. Bu verdiğim örneği insanlara uyarlayalım. Sosyal bir varlık olan ve kendini sürekli sosyal ortamlarda geliştiren bir varlık. Ancak siz bu varlıktan sosyal imkanlarını alın, evde yaşamasını isteyin, sürekli maske takmasını sosyal mesafeyi korumasını isteyin. Gezmek yasak spor yapmak yasak rutin olarak günlük yaptığı tüm aktiviteler yasak. Ve bu yasaklar gerekli olmasına karşın kişiye verdiği fiziksel, ruhsal olumsuzluklar bir o kadar fazla. Gelin bu olumsuzlukların psikolojik taraflarını inceleyelim.
İnsanları en çok etkileyen belki de psikolojilerinin bozulmasında ki en büyük etken kaygı (anxiety). Virüsün nedeninin ve tedavisinin bir yılı geçkin süredir bulunamaması da insanların kaygı düzeyini artırıyor. Kaygılı bireyde hastalığın çözümünün belirsizliğinin sürmesinden dolayı kaygı yerini biraz daha fazla korkuya bırakıyor. Ve bireyin günlük hayatında elverişli yaşam standartlarını kaybetmesine neden oluyor.
Korona virüs sebebiyle oluşabilecek bir diğer psikolojik problem ise depresyondur. Kişinin kendisini eve kapatması ya da mutlu ve huzurlu hissettirecek aktivitelerden mahrum bırakması sonucunda depresif ruh haline bürünebilir. Bu durumun devamında ise kendini sosyal ortamdan soyutladığı için asosyallik ile kendini özdeşleştirebilir. Korona virüsünden kurtulsa dahi asosyallik ile ilgili büyük sıkıntılar boy gösterebilir.
Bunalımdan ve kaygı duyulmasından dolayı birey öfke patlamaları yaşamaya başlayabilir. Bunlar öfke patlamaları, öfke nöbetleri, kendine zarar verme bu şekilde sorunlar oluşabilir. Bu durumun ilerlemesi ise bireyi öfke kontrol sorunları olan asabi bir kişi haline getirebilir. Bireyler kendilerini kısıtlarken başka kişilerin umursamazlıkları kişilerin birbirleri ile şiddete varan temasları getireceği öngörülebilir bir durumdur.
Korona virüsü hayatımıza girdiğinden beri toplumlar yeni bir düzene adapte olmak zorunda kaldılar. Uyum sağlamayan kişiler ise psikolojik rahatsızlıklara maruz kaldılar Bunlardan birkaçı;
Anksiyete (Kaygı durumu)
Bir kez olsun hayatınızın bir yerinde bu terimi duyduğunuzu düşünüyorum. Anksiyete birey hayatında olan önemli bir olay öncesi yaşadığı korku panik duyguları aslında son derece normaldir. Ancak bu durum önemli bir olay olmasa bile bireyin hayatını olumsuz yönde ve zamansız bir şekilde etkiliyorsa herhangi bir zamanda gerçekleşiyorsa anksiyeteden bahsedebiliriz. Daha anlaşılır bir dille bir olay sırasında korktunuz ve bir süre sonra bu korkunun geçmesi gerekirken devam ediyorsa bunun yanında ellerde titreme ve aşırı terleme, kalp atış hızının hızlanması, nefes almada güçlük gibi belirtiler anksiyeteye işaret eder.
Panik atak
Panik atak, ani ve düzenli olarak bir panik ya da korku hissinin etkisi altında kalınan bir anksiyete bozukluğudur. Aslında panik atak anksiyetenin içinde yer alır. Nedeni veya sebebi tam olarak bilinmemektedir. Ancak anksiyetenin biraz daha şiddetli ve nöbet halinde gerçekleşen hali diyebiliriz. Bu rahatsızlığında temeline bakarsak kaygı ve korku yer almaktadır.
Sosyal fobiler
Aslında özgün ifadelerimi kullanmaya çalışırım her zaman ama bu rahatsızlıkla ilgili verilen en gerçekçi ve net örnek sanırım bu. “Sadece bir saniye için gözlerinizi kapatın ve bir odaya girdiğinizi ve orada bazı arkadaşlarınızı ve meslektaşlarınızı gördüğünüzü düşünün, birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığının farkına varıyorsunuz.” Bu durumda ne hissedersiniz aşırı bir utanç ve kaygı hissedersiniz değil mi? İşte rahatsızlığın temelinde yatan durum budur. Birey toplum içindeyken sürekli böyle hisseder ve kendini sosyal ortamlara girmekten korur. Bu rahatsızlığın temelinde utançtan ve kabul edilmemekten dolayı yaşanılan kaygı ve korku vardır.
Depresyon
Bu rahatsızlık toplum içerisinde yaygın olarak bilinir. Hatta bilirsiniz “depresyondayım unutuldum” diye bir şarkı bile vardır. Buradan anlayın ne kadar iç içeyiz bu rahatsızlıkla. Gününde olmamak, kendini moralsiz hissetmek veya belli bir süreliğine “keyfin yerinde” olmaması. Anahtar kelimemiz bu olsun. Bu durum her birey için gerçekleşir. Ancak depresyondayken bu durum o kadar uzun süreli bir hal alır ki sanki hiç bitmeyecekmiş gibi bir duruma dönüşür. Bunalımda diyebiliriz aslında depresyona. Dönemlik olabilir bazen kısa sürede sona erebilir. Üç çeşidi vardır. Hafif, orta, ağır, bitme süreleri veya şiddetleri verdiğim üç kademeye göre farklılık göstermektedir.
Bipolar bozukluk (Duygu durum bozuklukları)
Sosyal aktiviteleri tamamlamada bozulmalar, duygularda ani iniş çıkışlar gibi. Bu rahatsızlığı anlaşılır olarak anlatmak istiyorum. Hepimiz burçları biliriz. Koç, Oğlak, Yengeç. İkizler burcu en çok kaçınılan en sevilmeyen en korkulan burçlardandır bir nevi. Nedeni ikizler burcunun iki uçlu bir direk gibi olması iki ucu da ayrı bir kişilik ve ayrı bir özellik gösterir. Mesela biran mutluysa bir an üzgündür. Ancak bu rahatsızlığın göründüğü kişilerde genetikten oluşma yüzdesi çok yüksektir.
Yeme bozuklukları
Yeme Bozuklukları anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve son yıllarda tanımlanan tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıkların üçe ayrılır. Bu hastalıklar ruhsal kaynaklıdır ve bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi ruhsal sorunlarla birliktedir.
Anoreksiya nervoza
Kilo almaktan korkma, aşırı zayıf görünme. Kilo almamak için gıda tüketimini aşırı azaltmak diyerek bu rahatsızlığı tanımlayabiliriz.
Bulimiya nevroza
Aşırı yeme atakları ve ardından gelen kusmaların ön planda olduğu bir yeme bozukluğudur. Temelinde yine zayıf görünme vardır. Ancak gıda tüketiminde azaltma olmaz bunun yerine yemek nöbetleri sonunda kusarak kalori alımını durdurma isteği vardır.
Yeme bozukluklarının nedeni tam olarak hala bilinemese de kadınlarda görülme oranı erkeklere göre daha çok olduğu için şöyle bir ayrımda bulunabiliriz. Toplumsal yargılar ve bakış açıları bu hastalığı tetikleyebilir. COVİD-19 zamanları da ne kadar asosyal bir hayata bizi zorlasa da ev yaşamı ve düzenli yeme alışkanlıklarının bozulması da bazı takıntılı(obsesif) kişilerde bu rahatsızlıkları tetikleyebilir.
Bağımlılıklar (oyun, internet...)
Bağımlılık deyince aklınıza hemen kötü madde kullanımı, içki geldi değil mi? Bu bahsettiklerim de bağımlılık yapan zararlı maddeler ancak bunların yanı sıra her şeyin fazlası bir süre sonra insan üzerinde bağımlılık yapma potansiyeline sahiptir. Örneğin oyun bağımlılığı günümüzde çok yaygın bir sorundur. Ancak üzerinde durulmayan önemli görülmeyen bireyi asosyal bir karakter haline sokan bir durumdur. Bunun gibi birçok bağımlılık yapan etken var hayatımızda. Sosyal bağımlılık, telefon bağımlılığı, kafein bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı gibi bunları artırmamız mümkün. Günümüz koşullarında yani yazının amacı olan COVİD virüsünün bizi evlerimize hapsettiği günlerde bu bağımlılıklardan çoğuna yakalanmamız kaçınılmazdır.
Yukarıda psikolojik olarak en yaygın ve en bilinen rahatsızlıklardan bahsetmek istedim. Bunların yanı sıra bazı toplumlar yaşadıkları coğrafya, siyasal ve ekonomik etmenlerin yarattığı baskılar sonucunda aşağılık kompleksi gibi tedavisi zor ve ağır rahatsızlıklara da uğradılar.
Aşağılık kompleksi aslında bu konudan bahsetmeye kalksam birkaç sayfa daha konuşmamız gerekir. Bu Komplekse o kadar çok insan sahip ki şu anda bile hayatınızda olan ya da patronunuz belki de sevgiliniz de bile olabilen ve çoğu zaman insan egosuyla ifade edilen çok yaygın bir rahatsızlıktır.
“Aşağılık kompleksi, bireysel psikoloji ekolünün kurucusu Alfred Adler tarafından ortaya atılan ve kişinin bazı yönlerden kendini diğerlerinden aşağı hissetmesine neden olan karmaşasına verilen addır.”
Yetersizlik duygusunun ön planda olduğu ve kişiyi toplum içerisinde sürekli kendini ispat etme çabası içerisine sokan ve bu kişide davranış bozuklukları oluşmasına neden olan psikolojik bir durumdur. Bu durumun devam etmesi kişide psikonevrozlara neden olur ve bu nöbetler sonucunda birey bunalımda gibi görünür aslında bunun nedeni geçirdiği nevrozlardır. Sonuç olarak birey toplum içerisinde ki rolünü, statüsünü yaşadığı aşağılık kompleksinin sonuçlarını çıkarmak için çalışanından ya da sevdiği insandan intikam duygusu şeklinde alması ile devam eder.
Toplumsal ve küresel olarak çok zor zamanlardan geçmekteyiz. İster istemez psikolojik olarak yıpranıyoruz. Ve bazı kişilerde bu yıpranma belli psikolojik rahatsızlıklara neden oluyor. Bu rahatsızlıklar hakkında bilgi sahibi olarak, belirtilerini kendimizde çevremizde ki insanlarda gözlemleyerek tetik halinde olmamız ve gerektiği zaman yardım etmekten ve almaktan kaçınmamalıyız. COVİD-19 ciddi bir virüs salgınıdır. Önce kendimizi sonra etrafımızdakileri düşünerek kurallara uyarak hayatımızı devam ettirmeliyiz. Kendimizi ve zihnimize çok fazla yük bindirmemeli ve kaygı seviyemizi düşük seviyelerde tutmalıyız. COVİD-19 küresel bir sorundur ve çözümü de olacaktır. Her yokuşun bir inişi olduğu gibi.
Kaynaklar:
• https://www.bizsiziz.com/portakaldan-covid-19/ Doğuş Mert EREN
• https://www.psikologofisi.com/psikolojik-rahatsizliklar/anksiyete-kaygi
• https://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/26/sosyal-fobi
• https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/panik-atak/
• https://www.psychenet.de/tr/ruhsal-saglik/bilgiler/depresyon.html
• https://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/32/yeme-bozukluklari
• https://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/22/bipolar-bozukluk-ikiuclu-bozukluk-manik-depresif-hastalik
• https://npistanbul.com/amatem/bagimlilik-turleri
• https://tr.wikipedia.org/wiki/A%C5%9Fa%C4%9F%C4%B1l%C4%B1k_kompleksi
Doğuş Mert EREN